Telefonda adını vermeyen biri var. Aaa, Baba bu

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Bayramın üçüncü günü, Cumhurbaşkanı Demirel'in bayramını kutlamak için Köşk'ü aradım. İstanbul'da olduğunu söylediler. Not bıraktım.

Aradan iki saat geçti, geçmedi.. Hürriyet Ankara Bürosu'nun emektarı olan santral görevlimiz Hayati uyardı:

‘‘İsmet Abi, sen birini aramışsın. Çok ısrar ettim, ama adını vermiyor. 'O beni aradı, bağla’’ diyor. Ne dersin abi, bağlayayam mı?''

Şakacı bir arkadaşım olduğunu sandım:

- Bağla Hayati, bağla.. Mutlaka bir tanıdıktır.

Hattı bağladı. 'Alo' demeden, ses karşıdan geldi:

‘‘İsmeet!’’

Ses tanıdıktı. Ama ahize sanki biraz uzaktı.. Bir dosta benzettim:

- Baki, sen misin?

‘‘Biraz daha dikkat et bakalım.. Eyice dinle hele..’’

Hayretim şaşkınlığa dönüştü, bu Demirel'di:

- Aaa.. Sayın Cumhurbaşkanım vallahi özür dilerim. Efendim, birden böyle karşımda sizin olacağınızı hiç tahmin etmedim.. Sekreteriniz falan bağlar diye düşündüğüm için doğrudan sizin bağlanacağınızı tahmin etmiyordum..

Cumhurbaşkanı o şakacı üslubuyla güldü:

‘‘Tahmin etmeyeceksin.. Adamların da etmedi zaten.’’

Özür dilerken taşı gediğe koydu:

‘‘Yahu sana ulaşmak, bana ulaşmaktan zor be!’’

Büronun santral telefonunu bırakmıştım. Doğrudan kendi çevirince, bizim Hayati'nin beton barikatına takılmıştı.. Kahkahayı bastı:

‘‘Bayramın kutlu olsun.. Nasıl geçti bayram?

Van gezisinden dönerken, Bayram'da Kırklareli'ne gideceğimi söylemiştim:

- Üç gün Kırklareli'nde idim. İhtiyarların elini öpüp Kürkçü dükkanına döndüm. Şu an gazetedeyim. Ben de sizi bayramınızı kutlamak için aramıştım.

‘‘Eyi etmişsin’’ dedi.

Gazeteciliğin doğası gözlemdi. Trakya'da da boş durmamıştım:

- İlginç siyasi gözlemlerim oldu. Siz nasılsınız Sayın Cumhurbaşkanım?’’

‘‘Eyi işte, biz de bayram geçsin diye bekliyoruz.’’

Bayram sessizdi, çok güzeldi. Ankara bomboştu. İstanbul'u sordum:

‘‘Evet çok güzel, sakin bir bayram. Aşağı yukarı İstanbul da öyle. Burda da sokaklar bomboş diye şikayet var. Biz dün akşam üzeri geldik. (Bayramın ikinci günü) Eş dost, gelen giden oldu. Bugün siyasi hareket yok burada.’’

- Peki özel mesajlarınız oldu mu? Demeç verdiniz mi?

‘‘Hiç birşey vermedim. Gazeteci arkadaşlarınız kapıda bekliyor. Hiç kimseye açık değilim bugün. Halk hizmeti yapıyorum.. Oldu mu?

İşimiz haber bizim.. Hemen zemin yokladım:

- Peki bana mesajınız nedir efendim?

‘‘Sana mesajım, bayramın kutlu olsun.. Halkımıza da çok selam. Bugün bu gadar, bugün bu gadar..’’

Bayram gerçekten çok sakin geçti. Ya sonrası? Hafta başından itibaren meclis gündemi çok yoğun.. Asıl Mesut Yılmaz ile Deniz Baykal arasındaki gönüşme önem taşıyor. Deniz Bey erken seçimde ısrarlı. Peki bu yol olur mu?

ANAP'lı Ahmet Neidim'in seçim takvimi gerçeğe çok yakın:

‘‘Önce ablamın ifadesini alalım, sonra seçim kararını..’’

İş galiba oraya gidiyor!













Yazarın Tüm Yazıları