Teke tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Hani bunlar Refah'ın şirketiydi!

Refahyol iktidarı döneminin boy hedefi iki şirket vardı:

Kombassan ve Yimpaş.

Bu iki şirkete dikkat çeken de yine bendim.

Aylar önce yazdığım bir yazıda, ‘‘Refah Partisi, bir holding gibi yapılanıyor. Güçlenmesinin nedeni de bu. İnanılmaz para kaynakları var. Yalnızca kamuoyunun konuştuğu dış kaynaklar değil bunlar... İki büyük kuruluş var: Kombassan ve Yimpaş. Refah'ın gücü buradan geliyor'' demiştim.

Yazı, kelimesi kelimesine değilse de mealen böyleydi.

Bu yazıdan bir süre sonra bu iki şirketle ilgili çeşitli girişimler yapıldı.

Bunlar haklı ve yasal girişimlerdi.

Öncelikle Sermaye Piyasası Kurulu, bunları yakın takibe aldı ve yasadışı faaliyetleri nedeniyle bu şirketlere para cezası yağdırdı.

Ancak her şeye rağmen, bu şirketler Refahyol döneminde iyiden iyiye palazlandılar.

Şimdi bakıyorum da, bu palazlanma işi aynı hızla sürüyor.

Geçen hafta Milliyet Gazetesi'nin ekonomi sayfasında yer alan bir habere göre, bu iki şirket yine büyük bir yatırım teşviki almışlar.

Ankara'dan bana ulaşan dedikodulara göre, hükümetin ekonomi yönetimi ile görüşen Kombassan Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Bayram, Refah Partisi ile ilişkilerini kesecekleri sözünü vererek, bu teşviğin onaylanmasını sağlamış.

Bu konuda bilgisini almak istediğim Devlet Bakanı Güneş Taner'e ulaşamadım.

Ancak bu şirketlerin Refah'la ilişkisini kesmesi, iyi bir evladın anne- babasını reddetmesi kadar güç.

O yüzden de Güneş Taner'e ulaştığım zaman, alacağım yanıtı merakla bekliyorum.

Kumar hastalıksa, at yarışı kanser...

Kumarhanelerin kapatılmasının doğru bir karar olmadığını anlattığım yazıma pek çok tepki geldi.

Büyük bölümü olumlu... Yani benimle benzer kanıda olanlar. İlginçtir, Turizm Bakanı İbrahim Gürdal da bunlardan biri.

Sayın Bakan, yazımda değindiğim hususların doğru olduğunu, ancak yasanın Bahattin Yücel zamanında hazırlanan yasa olduğunu ve Cumhurbaşkanı geri gönderdikten sonra, komisyondan tek oy farkla aynen geçerek Meclis'e geldiğini ve onaylandığını söyledi.

Zaten benim de ‘‘Aynı imzayla birkaç ay arayla iki farklı karar'' diye eleştirdiğim bakan da Bahattin Yücel'di...

Gerçi ben, Bahattin Yücel'in de yasanın bu şeklini pek içine sindiremediğini, bu yasanın Çiller'in kaprisleriyle hazırlandığını biliyorum ya, neyse...

Turizm Bakanı Gürdal, yasadan dolayı mağdur olanların, hak kayıplarını yargı yoluyla aramaları gerektiğini de söyledi.

Bence, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, daha önce Anayasa'ya aykırı diye Meclis'e geri yolladığı bu yasayı, bu kez Anayasa Mahkemesi'ne yollamalı.

Bu arada en ilginç faksı bir sade vatandaş çekmiş. Şöyle diyor:

‘‘Fatih Bey, hayatımda casinoya gidip kumar oynamadım. Ama ben de bir kumar mağduruyum. Benimkisi at yarışı. At yarışlarında bütün servetimi, hayatımı, ailemi kaybettim. Üstelik de öyle gece şık giysiler giyip, kartla girilen bir kumarhanede değil... İşyerime elli metre mesafedeki ganyan bayiinde. Üstelik de bu at yarışı denen illet, neredeyse teşvik ediliyor. Gazetelerde tahminler yayınlanıyor.. Casinolar naklen yayın yapmıyorlar, ama bu illet, televizyonlardan naklen yayınlanıyor. Üstelik limiti de yok. Canın ne kadar istiyorsa oyna. Kumar eğer bir toplumsal hastalık ise, at yarışı bunların kanseridir. Niye onu da yasaklamıyorlar?''

Vatandaşın sorusu bu sayın milletvekilleri...

Benden aktarması!

Bakireler nerede?

Kocaeli Milletvekili Hayrettin Uzun aradı. Emlakbank'la ilgili son yazımda ruhumdaki umutsuzluğu sezmiş...

‘‘Bezmek yok. Yılmak yok. Dayanacağız. dayanacaksınız'' dedi.

Daha önceki bir röportajında Türkiye'de bir temiz eller operasyonu olup olmayacağı sorulduğunda, Uzun, bir temiz eller operasyonunun Türkiye'yi kapalı bir cezaevine çevireceğini söylemişti.

Kendisine bunu hatırlattım...

Güldü ve bürokrasi ile ilgili bir şey anlattı:

‘‘Fatih Bey, eğlenilecek ve evlenilecek kızlar ayrılır. Bürokraside de bu böyledir. Biz ne yazık ki, tersini yapıyoruz'' dedi ve kenarda köşede şerefli bürokratların iş beklediğini belirterek, bunların bakan kapılarında dolaşmadığı için göze çarpmadığını, kimilerinin ise giyecek doğru düzgün bir elbisesi olmadığı için kokteyllerde çevre edinemediğini söyledi.

Ortadakiler içinde namuslu olanlar yok mu diye sorunca, şu yanıtı verdi:

‘‘Genelevde bakire kız aranmaz!''

Türkiye'de nelerin değişeceği konusunda pek bir yorum yapmadı Hayrettin Uzun...

Ama şu ilginç sözü söyledi:

‘‘Hırsızın dini-imanı olmaz... Bunların kimi Müslüman adı altında hırsızlık yaparlar, kimileri laik... Hıristiyan olsalar ne olur, Musevi olsalar ne olur... Hırsız her yerde hırsızdır...''

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Yollara ve köprülere, üç gün sonra pişman olmayacağımız isimler verdiğimiz zaman...

Yazarın Tüm Yazıları