Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Yılmaz içte kötü, dışta iyi...

Mesut Yılmaz'ı iç politika işlerinde ne denli eleştiriyorsak, dış politika konusunda da o denli alkışa şayan olduğu inancındayım.

Avrupa Birliği'nin Türkiye karşıtı tutumu sonrasında attığı kararlı adımda, köşeye sıkışan ve nasıl çıkacağını düşünen konumundan kurtulup, karşı tarafı düşünmeye iten adımı o gün de haklı ve doğru bulmuştum.

Fransa'nın sözde Ermeni soykırımı ile ilgili meclis kararı sonrasında, Fransa Başbakanı'na yazdığı mektup ve Fransa'yı ekonomik ilişkilerde kırmızı listeye alma yönünde yolladığı sinyal de Yılmaz'ın dış politikadaki kararlı ve etkili tavrının alkışlanacak unsurlarından biri olarak tarihe geçti.

Yılmaz'ın Fransa'ya aba altından gösterdiği sopa, tavrındaki evrensel doğruluk ve güçlü devlet tavrı, haklı bir nedenden de kaynaklandığı için karşı tarafta yankı buldu.

Fransa Dışişleri Bakanı Hubert Vedrine ‘‘Türkiye'ye karşı politikamızda hiçbir değişiklik yok’’ diyor ve ekliyor:

‘‘Geçmişi yargılamada tarihçilerin rolü belirleyicidir.’’

Bu cümle hiç yabancı bir cümle değil.

Çünkü bizim Başbakanımız'ın Fransız meslektaşına yazdığı mektupta bu cümle aynen yer alıyor. Kelimesi kelimesine..

Bir ülke siyasetçisinin, kendi tezini karşı tarafa kelimesi kelimesine kabul ettirmesi az buz bir iş değildir.

Yılmaz, Türkiye adına söylediği bir cümleyi eğer Fransa Dışişleri Bakanı'na aynı kelimelerle tekrar ettirerek kabul ettirebiliyorsa, bu ciddi bir diplomatik başarıdır.

Yılmaz'ın bu tavrının, yıllardan beri kokmaz bulaşmaz politikalarla kişiliğini yitirmiş Türk Dışişleri açısından örnek olması, uzun vadede son derece yararlı olacaktır gibime geliyor.

Tuluyhan Uğurlu'dan özür

Tuluyan Uğurlu aradı..

Hülya Avşar'ı örnek gösterip, şu sanatçıdır, bu sanatçı değildir diye bir kategorizasyon yaptığı için sertçe eleştirdiğim Tuluyhan Uğurlu.

Sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyledi ve:

‘‘Mozart kötüdür diye bir laf etmedim. Sadece onun da kötü besteleri vardır dedim. Orkestra şefi gereksizdir demedim. Orkestra kötü olursa şef ne yapsın. Orkestra iyi olursa şef iyi olur, hatta bazen gereksiz olur dedim.

Mesela Moskova Senfoni Orkestrası Karajan yönetiminde çalışırken, bir ara Karajan salondan çıkmış. Orkestra hiç bozmadan devam edince Karajan küplere binip konseri iptal etmiş. Ben bunu kastettim. Yoksa ne Mozart'a kötü demek haddim, ne şeflere lüzumsuz demek’’ diye anlattı derdini.

Hülya Avşar konusunda ise son derece samimi konuştu:

‘‘Haklısınız. Böyle bir şey söylememem gerekiyordu. Sadece sanatçı ile şöhret arasındaki farkı göstermek için Hülya Avşar'ı örnek olarak verdim, simgeseldi. Yazınızı okuyunca size hak verdim. Hülya Avşar'a gelinceye kadar Türkiye'de kimler var. Ama yine de isimlendirerek yapmamam gerekirdi. Dediğiniz gibi Hülya Avşar iyi bir sinema oyuncusu. Kırdığım herkesten, başta Hülya Avşar'dan ve sanatseverlerden özür diliyorum.’’

Bu sözleri duyunca Tuluyhan Uğurlu'ya saygı duydum. Böyle bir özür bile başlıbaşına bir erdem göstergesiydi.

Sanatçı dediğin de, şımarık olabilirdi, küstah olabilirdi, deli olabilirdi, her şey olabilirdi. Bunlar sanatçının, toplumu dürtmek için gereksinim duyduğu haklardı belki ama temelinde bir erdemi olmalıydı.

Tuluyhan Uğurlu'da o erdem vardı.

AK TV'den, Hıristiyan vatandaşlara hakaret

Bir grup Hıristiyan vatandaşımız, haklı bir şikâyetlerini ilettiler.

AK TV adındaki ne olduğunu ve kimin olduğunu bilmediğim bir televizyon kanalında Esad Coşan isimli bir zat program yapıyor.

Bu zat her akşam programlarında Hıristiyanlar aleyhine konuşmalar yapıyor, bu vatandaşlarımızı rencide ediyor.

Hatta rencide etmenin ötesinde Hıristiyanlara küfrediyor. Bir seneye yakın bir süredir devam eden bu durum, Hıristiyan vatandaşlarımızı tedirgin ettiği için RTÜK'e şikâyet edelim demişler ve RTÜK'ün İstanbul'daki Bölge Müdürlüğü'nü aramışlar.

Durumu, yetkili olduğunu söyleyen bir adama sözlü olarak iletmişler.

Yanıt ise Coşan'ın sözlerinden daha ağır olmuş.. Yetkili, ‘‘Müslüman olun, rahatsız olmayın’’ diyerek kestirip atmış.

ALO RTÜK hattını aramışlar, oradan da sonuç alamamışlar.

‘‘Ne yapalım?’’ diye bana soruyorlar.

Tek bir söyleceğim var.

Banda alın dava edin.

Her biriniz, birer birer.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Dindarlık adına, başka dinlere sövülmediği zaman.













Yazarın Tüm Yazıları