Takıldık Yahya'ya bakıyoruz Mahya'ya fatura çıkar Kahya'ya

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

İlginç bir yılbaşı geçirdim. Siyaset konuşmadım. Dinlemekle, dinlenmekle, dünyevi meselelerden uzak durmakla yetindim.

Eşimle beraber, sessiz-sözsüz-sazsız yemek yedim, eve döndüm, pijamalarımla şıpıdık terliklerimi giydim, televizyonun karşısına oturdum.

Ooohhhh be! Hayat varmış...

Bir satır siyaset yok...

Hande Ataizi'ni izledim. Canlı mı, banttan mı, bilmem...

Kıvandım, gururlandım, Necef Uğurlu'nun canlı yayınlanan deyimiyle, ‘‘Türk kadınının önünü açmış kişidir...’’

Elimde İbrahim Tatlıses'in kasetleri vardı.

‘‘Haydi Söyle!’’

‘‘Mega Aşk’’

‘‘Ah Keşkem!’’

‘‘Tombul Tombul Memeler’’

Onları da dinledim. Kıvandım, gururlandım.

Izdırab (TDK. ıstırap) müziğinin klasikleri vardır.

‘‘Tango’’ Arjantinli çulsuzların feryat-figánıdır.

‘‘Caz’’ beyazların pamuk tarlalarında inleyen zenci köle ve yanaşmaların sızlanmasıdır.

‘‘Arabesk’’ Fırat-Dicle hattının doğusundan yükselen seslerdir.

Sözün özü, ‘‘protest müziği’’ sayılır.

* * *

Tam eğlenmeye ve ‘‘pasif protest etmeye’’ koyulmuştum, telefon çaldı.

‘‘Hükümet ne olacak?’’ diye sordu karşıdaki dostum... Yeni yıla güleryüzle girmeye hazırlanırken, bu soruyla karşılaşmak canımı sıktı.

‘‘Hükümeti bozarken bana mı sordunuz?’’ dedim.

Susmadı, üsteledi. ‘‘Yahya durumları var mı?’’

Duraladım.

Üç ‘‘Yahya’’ var benim kitabımda... Biri ‘‘Yahya Han’’, öbürü ‘‘Yahya Demirel’’, sonuncusu Prof.Dr. Yahya Sezai Tezel...

Birincisinden söz ettiğini söyledi. İlk ikisinin aynı kapıya çıkar gibi olduğunu anlatmaya çalıştım, dinlemedi.

* * *

Bunca yıl aradan sonra, çeyrek yüzyıl sonra, ‘‘Yahya’’ ismini duyacağımı tahmin etmezdim. Oldu işte... Ben de, hafızamı tazelemek için, Bıçakçı-Aslandaş ekürisinin ‘‘Popüler Siyasi Deyimler Sözlüğü’’ne baktım.

* * *

Türkiye'nin bir siyasi bunalım içinde bulunduğu 12 Mart 1971 öncesinde gündeme gelen, iktidarın orduya bırakılması formülüdür.

Pakistan devlet başkanı Eyüp Han, halkın artan hoşnutsuzluğu karşısında, 1969 yılında çekilmek zorunda kalmış ve yerini Genelkurmay Başkanı Yahya Han'a bırakmıştı. Huzursuzluğu bastıran Yahya Han 1970'de yapılan seçimler sonrasında iktidarı sivillere devretti. Kimi sağ çevreler, Türkiye'de de istikrarın ancak, sivil hükümetin iktidarı, geçici bir süre için Silahlı Kuvvetler'e bırakmasıyla sağlanabileceğini ileri sürüyordu.

Basında, siyasi parti liderleriyle görüşen Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın onlara ‘‘Yahya Han formülü’’nü kabul ettirmeye çalıştığı yolunda haberler çıktı. Sol kesim, ‘‘Yahya Han formülü’’nü, ‘‘faşist bir yönetim kurma özlemi’’ olarak nitelerken, Başbakan Süleyman Demirel de demokratik rejimin karşısında böyle bir alternatif çıkarılmasını eleştirerek, ‘‘demokratik bir rejimde, ordu sivil idarenin kontrolü altına girmek zorundadır’’ diye konuştu.

Silahlı Kuvvetler'in 12 Mart 1971'de verdiği muhtırayla Adalet Partisi hükümetini istifaya zorlaması ve ordu güdümünde ‘‘partilerüstü hükümet’’ler döneminin açılmasıyla ‘‘Yahya Han formülü’’ kısmen gerçekleşmiş oldu.

* * *

Kapattım telefonu... Ne getireceği belli olmayan yeni yılımı kimsenin zehir etmesine izin vermem...

Tam uyumak üzereydim, Dördüncü Yahya geldi aklıma...

Yahya Kahya...

Mustafa Suphi ve arkadaşlarını, 1921'in 28 Ocak'ını 29 Ocak'a bağlayan gecede, kayık gezintisine çıkartıp, Karadeniz açıklarında boğdurtmuştu.



Yazarın Tüm Yazıları