Şostakoviç İstanbul’dan ne aldı?

SEVGİLİ dostum Şefik Büyükyüksel’den müzik tarihine not düşülecek bir e-posta aldım.

Haberin Devamı

Bakın ne yazmış?
“Değerli Doğan Bey,
Evvelki gün, İdil’in konseri ve piyano yarışması jüri üyeliği nedeniyle geldiğimiz İskoçya’da Maestro Gennadi Rozhdestvensky ve eşi piyanist Viktoria Postnikova ile yaptığı mız bir tren gezisi esnasında maestro bize çok ilginç bir şey anlattı. 1930’lu yıllarda Rusya’da nota kâğıdı bulmak çok zormuş.
Shostakovich 1936 yılında bir grup Sovyet müzisyen ile Türkiye’ye geldiğinde (Oistrakh da var bu grupta) İstanbul’dan nota kâğıdı almış. Sonra Leningrad Alman ordularının muhasarası altında iken 7. Senfoni’yi bu nota kâğıtları üzerinde bestelemiş (1941/1942). Kâğıtlar üzerinde Türkiye’den geldiğini gösteren bir damga varmış.
Bu arada Maestro Rozhdestvenski’nin aralık ayında Ankaraya gelip Bilkent Senfoni Orkestrası ile konser vereceğini de öğrendik. Bu vesile ile anlattığı bu çok önemli hikâyenin Ankara’da iken kendisi ile bir video söyleşi yapılarak kayda aldırılması için çalışıyoruz. Bu tarihi önemi olan bir olay.
Shostakovich’in 7. (Leningrad) Senfonisi Türkiye’den alınan nota kâğıtları üzerine yazılıyor. İşte Cumhuriyet müzik devrimlerinin yapıldığı, Hindemith, Bartok, Shostakovich’in geldiği sırada Türkiye! Gökdelenler, AVM’ler yok ama nota kâğıdı var.”
Şefik Büyükyüksel’in bu bilgisini Bilkent Müzik Fakültesi Dekanı Işın Metin’den notlar zenginleştiriyor:
“Değerli Şefik Bey,
Konservatuvar matbaası (Cebeci) kâğıdı basmış olmalı diye düşünüyorum. Saygun elyazmaları için o kâğıtlardan kullanmış bazı eserlerinde, diğer kâğıtlar Paris’ten, fakat büyük orkestra için olan 32 porteli kâğıtlar bu matbaadan. Aynı damga olduğunu tahmin ediyorum. Bir diğer ihtimal de İstanbul matbaası, Manas elyazmaları da o kâğıt üzerine yazılmış.
Bildiğim, bir de futbol maçı izlemiş Ankara’da iken. Futbol hayattaki tek zevki Shostakovich’in. Hatıralarında bu maçı anlatır. Çölün ortasında bir şehirden, geniş caddelerden ve modern binalardan ve yine toz bulutu içinden çıkan bir stadyumdan bahseder.
7. Senfoni tamamlandıktan sonra, Toscanini ile Stokowski New York’ta rekabete giriyorlar bu eseri getirtip seslendirmek için. Politik olarak da Ruslara Amerikan yardımının pürüzlere rağmen yapıldığı yıllar. Eserin partitürü mikrofilme alınıp, yine Türkiye üzerinden İran’a geçirilip Amerika’ya ulaştırılmış. Almanlar resmi olarak protesto etmişler.”
* * *
BEN de bu e-postalara biyografik notlar ve 7. Senfoni hakkında kısa bilgiler ekleyeceğim:
Dimitri Şostakoviç (1906-1975) Leningrad adını verdiği 7. Senfoni’sini 27 Aralık 1941’de tamamladı. Senfoniyi 900 gün kuşatma altında tutulan Leningrad’a ithaf etti. Senfoni yalnız Rusya’da değil Batı’da da popülerlik kazandı.
Çünkü beste, Nazi totaliterliğine, militarizmine karşı direncin ve savunmanın simgesi olarak karşılandı. İkinci Dünya Savaşı’nı, kurbanlarını yansıtan önemli bir beste sayıldı. Yarım milyon kurbanın gömüldüğü Leningrad Mezarlığı’nda da çalındı.
Şef Gennady Rozhdestvensky, 1931’de Moskova’da doğdu. Babası orkestra şefi Nikolay Anasov’du, o annesinin soyadını aldı. Şefin, Sibelius’un Senfonileri’ni (1-7) yönettiği kaydın yeni baskısı yapıldı.
BBC Music’te(*) bu konuda bir değerlendirme yayımlandı.
* * *
TÜRKİYE’DE cumhuriyetin müziğe, müzikçiye gösterdiği sevginin, saygının bir örneği.

Haberin Devamı

(*) From the Finnish forests to France, Rozhdestvensky’s sensational Sibelius symphonies, Rob Cowan, BBC Music, October, s. 114

Yazarın Tüm Yazıları