Somon metabolizmayı hızlandırmaz ananas yağ yakmaz

Kilo sorunuyla uğraşanların en büyük hayalleri, aynı şeyleri yiyerek (ya da bazı hapları yutarak) zayıflamaktır.

Çoğu diyet yapmayı da, egzersize başlamayı da pek istemez. Bazıları bu iki noktayı aklından bile geçirmez. “Bir hap yutayım ya da bazı besinleri yiyip içeyim, bir yandan da yiyip içip yan gelip yatmaya devam edeyim, bu arada fazla kilolarıma da veda edeyim” diye hayaller kurarlar.

Peki, yiyerek zayıflatan herhangi bir besin var mı? Maalesef yok!

Zaten bu işin sırrını çözen, böyle bir besini, hapı bulan ya da üreten biri köşeyi dönmekle kalmayacak, birkaç ay içinde dünyanın en zengin adamı olacak! Muhtemelen tarih de onu “kilo baronu” diye anımsayacak...

şaka bir yana, yapılan bunca araştırma, inceleme, gözlem, deney, üfürükçü tavsiyeleri, alternatif tıp uygulamaları, teknolojik girişimler ve simyacı düşüncelere rağmen yiyip içerek zayıflatmanın yolunu kimse bulamadı.

PALAVRALARA İNANMAYIN

Bazıları birilerini zayıflattığı, 3-5 kilo verdirdiğinde, bu işin yalnız ve yalnız “yiyip içecekleri kısarak ve aktiviteyi artırarak başarıldığını” söylemek yerine, “üfürükten tayyare” veya “abdülmecit kes biçer” bazı önermelere başlar.

Amaç biraz kendinden bahsettirmek, azıcık müşteri çekmek, fırsat bulursa bir miktar da şöhret olmaktır. Öyle ki, bu “şöhretli zayıflatıcılar”ın şöhretleri bazen zayıflattıkları şöhretlerin bile önüne geçer. Oysa kural hiç değişmez ve muhtemelen bir süre değişmemeye devam edecek: Yediklerinizi yarıya indirip yaptıklarınızı iki katına çıkarmadan kilo vermeyi hayal etmeyin.

Her beslenme uzmanının önünüze koyduğu beslenme reçetesi yalnızca kalori kısıtlaması yaptığı zaman size kilo verdirebilir.

Beslenme uzmanının marifeti seçtiği yiyeceklerde değil, sizi iyi motive etmesinde, kilo kaybına rağmen doğru, dengeli ve çeşitli beslemesindedir. Kilo verme sürecinde sizi yanlışlardan kurtarır, doğruları öğretir ve bunları bir yaşam tarzı haline getirip, iyi bir beslenme koçu gibi davranabilirse diyetisyenin başarısı daha da artar.

BİLİMSEL VERİLERDEN ŞAŞMAYIN

Karnitin, krom, yeşil çay, CLA, bromelin, hipnoz, uyku, somon, ananas, yeşil çay, mate, guarana suları ve tere tohumu asla ve asla kilo sorununa çözüm olamaz!

Çözüm bilimseldir, davranışsaldır. Yaptığınız yeme hatalarından vazgeçecek doğru, dengeli, çeşitli ve sadece ihtiyacınız kadar yemeyi kural haline getirecek, aktif bir hayat sürmeyi keyifli bir yaşam alışkanlığı kabul edecek ve fazla kilolarınızı verdiğiniz sürede az biraz aç kalmaya, birazcık daha fazla aktif olmaya özen göstereceksiniz. Ve tabii ki arka planda yatan genetik-metabolik-endokrin veya psikolojik bir sorun varsa onlara da çözüm üreteceksiniz.
Gerisi hikâyedir, hayaldir, hoş bir haberdir.

Metabolik sendrom meme kanseri riskini artırıyor

Metabolik sendrom dediğimiz durum, birkaç bulgunun bir arada görülmesiyle karakterize olur. Bunlar karında yağlanma, yüksek kan şekeri, bozulmuş glukoz toleransı, anormal lipid seviyeleri ve yüksek tansiyondur.

WHI çalışması sırasında 50-80 yaş arası 5 bine yakın kadın sekiz yıl boyunca incelendiğinde, meme kanseri olmadan önce üç ila beş yıldan beri metabolik sendrom hastası olanlarda, meme kanserine yakalanma olasılığı iki kat artmış bulunmuştur.
Amerikan Kanser Araştırma Birliği’ne göre sadece küçük tansiyonun yüksek olması, riski iki kattan da fazla artırmakta, yüksek trigliserid ve şeker ise 1.7 kat artırmaktadır. Bu bulgulara göre metabolik sendromun kendisi veya içerdiği bulgulardan bazıları, bir kadının menopoz sonrası meme kanserine yakalanma riskini artırmaktadır.
DR. ERHAN CANKAT

Arı poleni saçı besler mi?


Defalarca belirttik ama bir defa daha yazmakta hiç sakınca yok: Saç sorunlarının çözümü dışarıdan kullanılan ürünlerde değil, vücuttaki problemi yani altta yatan gerçek nedeni çözmede aranmalıdır.

Saç sorunları ciddiye alındıkça, üreticiler şampuan ve benzeri ürünlerin içine koydukları değişik maddelerle bu soruna çözüm bulduklarını ileri sürmeye başladılar. Ama ne dermatologlar ne de saçla ilgilenen diğer uzmanlar saçı dışarıdan tedavi edecek herhangi bir doğal molekülün bulunduğu düşüncesindeler.

Kullanılan ilaçlar, hormonal problemler, vitamin ve mineral eksiklikleri, stres, depresyon, mantar hastalıkları ya da bağışıklık bozuklukları gibi farklı sebeplerle ortaya çıkan saç dökülmesi problemlerini dışarıdan kullanacağınız şampuanlarla ya da bazı ürünlerle çözmeniz mümkün değil.

Eğer sorun beslenme eksikliği ise onun da çaresi saça dışarıdan bir şeyler sürmek değil, eksik olan maddeleri yerine koymak olarak gösteriliyor. Örneğin demir eksikliğine bağlı bir saç azalması sorununu, içine demir eklenmiş şampuanlarla çözmek mümkün görülmüyor.

Piyasada satılan ve her gün şu veya bu şekilde size hatırlatılan saç ürünlerinin çoğunun etkili olmayabileceğini aklınızda tutun. Eğer kalıcı ve ciddi bir saç dökülmesi sorununuz varsa, problemin çözümü için bir dermatoloji uzmanından yardım isteyin.

Sırası gelmişken, “saç uzmanlığı” diye bir uzmanlık alanının olmadığını, bu sözde uzmanların önerilerinin sadece bazı ürünleri satmakla sınırlı kaldığını da belirtelim. Unutmayın, saç ve kaşlar, tırnaklar, derinizin bir parçası gibidir. Bilimsel tıp bu nedenle saç ve tırnak sorunlarının çözümünü dermatologlara vermiştir. Dermatoloji uzmanları ile görüşmeden bu ürünleri kullanmamanızda fayda var.

Dövmeler nasıl silinir?

Günümüzde dövme silme tedavisi, Q switch lazerler ile yapılmaktadır. Q switch lazer dışındaki diğer yöntemler genellikle iz bıraktıkları için tercih edilmez.

Dövme boyası, hücrelerin atamayacağı kadar büyük boyutta deri altına yerleştirilir. Bu yüzden dövme kalıcı bir işlemdir. Q switch lazerler, deriye zarar vermeden dövme boyasını küçük parçalara ayırır. Böylece dövme boyası hücrelerin yakalayıp atabileceği kadar küçük boyuta gelir.

Dövme silme tedavileri, genellikle 6-8 hafta aralıklarla yapılır. Amatör dövmelerde ortalama 4-6 seans, profesyonel dövmede 6 seans üzerinde tedavi gerekebilir.
DERMATOLOG DR. GÜNEŞ ERTÜRK
Yazarın Tüm Yazıları