Sigara bırakma toplantısı notları

BUNDAN iki sene kadar önce, Sigarayla Savaşanlar Vakfı bizim gazetede küçük bir uygulamayla 10-15 kişiye sigarayı bıraktırmıştı.

Aralarında sıkı tiryakilerin de bulunduğu bu gruptan hiç kimse bir daha sigaraya el sürmeyince, uygulamanın tekrarlanması için ufaktan kulis çalışmaları başlatıldı.

Başlarda ‘‘Hadi kardeşim, adam sigarayı kendi bırakırsa bırakır işte. Bunun tedavisi mi olurmuş, yemeyin bizi peynir ekmek gibi’’ diyenler de öncü grubun sigarayı bırakması karşısında ikna oldu.

Bunun üzerine Sigarayla Savaşanlar Vakfı, ikinci kez gazetemizi ziyaret etme kararı aldı.

Çetin Emeç Konferans Salonu'nda bir toplantı yapılacağı, sigarayı bırakmak isteyenlerin bu toplantıya katılması gerektiği duyuruldu.

Ben de katılmaya karar verdim. Bu konuda başarısız girişimlerim olmuştu daha önce. Belki bu sefer bırakırım ümidiyle salonun önüne gittiğimde, az sonra toplantıya katılacak olan ekibin önemli bir bölümü dışarıda sigara içerek sohbet ediyordu.

Ben ayıp olmasın diye paketi odada bırakmıştım. Teknik Servis'ten pırlanta kalpli Sedat Sungur kardeşim, ‘‘Yakacak mısın Kanatçım?’’ diye sigara uzattığında, ‘‘Heceleyerek söyleyeyim abi, o ve de ha!’’ dedim.

Uzatmayalım, toplantıya girdik. Vakfın kurucusu Ubeyd Korbey, bizi sigaranın zararları konusunda bilgilendirecek, tedavi yöntemini anlatacak vesaire.

Kurulduk koltuklara, başladık dinlemeye. Ubeyd Bey, bildiğimiz şeyleri de anlatıyor, bilmediklerimizi de.

Bir noktada, sigaranın içinde neler olduğunu sıralamaya başladı. ‘‘Tüpgaz’’ diyor, ‘‘Böcek öldürücü’’ diyor, ‘‘Tuvalet temizleme malzemesi’’ diyor, ‘‘Asfalt’’ diyor, ‘‘Fare zehiri’’ diyor, ‘‘Gaz odalarında kullanılan zehir’’ diyor, yani fena şekilde ağır konuşuyor, biz de panik halde dinliyoruz.

Liste uzayıp giderken Ubeyd Bey ‘‘Füze yakıtı da var içtiğiniz bu merette sayın arkadaşlar!’’ deyince, arka sıralardan bir ‘‘Vay şerefsiz izmarit!’’ sesi yükseldi.

Döndüm baktım, eleman tanıdık. Gözünü öyle bir nefret bürümüş ki sigaraya karşı, kapıdan o dakika çıksa, binanın arkasındaki büfeyi basıp sigaraları paralayacak, ‘‘Utanmıyor musun bu zehri satmaya bre hain!’’ diyerek büfecinin marizine kayacak...

Ama bu kendini böyle gaza getirmiş vaziyetteyken, gömlek cebindeki sigara da pırıl pırıl duruyordu.

Neyse efendim. Ubeyd Bey, daha sonra sigaranın temel malzemesi olan tütünün ipliğini pazara çıkarmaya başladı.

Yalnız bunu yaparken kullandığı ifadeler, sigara tiryakilerini hafiften kıllandırdı. Kötü niyetle söylemiyor ve tabii ki hakikati konuşuyor ama tütün anlatmaya da ‘‘Efendim, bu tütünü ayılar, öküzler bile yemez tarladayken. Böcek bile konmaz bunun üstüne. O kadar rezil bir şeydir bu tütün saygıdeğer tiryakiler!’’ diye girilmez ki...

Dış Haberler Servisi'nden Hüseyin, ‘‘Usta, hakaret ediyor ama...’’ dedi kulağıma. ‘‘Doğruyu söylüyor adam, yalan mı?’’ dedim ben de.

Ubeyd Bey, hakiki manada etkileyici konuşmasını, birtakım görüntülerle güçlendiriyor bir yandan. Beklenen görüntünün perdeye yansıması gecikmedi: Sigara içen şahsın ciğeriyle, sigara içmeyen şahsın ciğeri.

Biri pırıl pırıl, bembeyaz... Diğeriyle sanki kış hazırlıkları kapsamında baca temizlemişsin...

Bu görüntüye toplantıya katılanların genel tepkisi -daha önce görmüş olsalar da- ‘‘Hiiiii!’’ şeklinde olurken, anladığım kadarıyla aklı hálá şampiyonluk kutlamalarında olan bir arkadaş, ‘‘Beşiktaş forması gibi be!’’ yorumunu yaptı. Gerçek taraftar budur işte, bir Galatasaraylı olarak ayrıca tebrik ettim kendisini...

Toplantının sonunda hepimiz, bir tek sigara göstermek suretiyle korkutulup, cüzdanını teslim edecek hale gelmiştik. Öyle doldurdu bizi Ubeyd Bey...

Fakat, toplantı sonrasında yemek, yemek sonrasında kahve faslına gelince bir sigara yaktık utana sıkıla.

Talep çok olduğundan, sırayla tedavi olacağız. Benim sıram henüz gelmedi. Üç seansta, vücuda ışın veriliyor. Bu ışınla endorfin salgısı artırılıyor ve sigara bırakmanın en zor günleri daha rahat atlatılıyor.

Ama 10 gün kadar, kahve, alkol gibi sigarayı hatırlatacak şeylerden uzak duruluyor.

Şimdi aranızda soranlar çıkacaktır. Ben nasıl ulaşabilirim bu hizmete diye. 400 milyon liranızı hazırlayıp (Ki bu birkaç aylık sigara parası olarak hesaplanıyor), 216 26 26 no'lu telefondan vakfa ulaşabilirsiniz.

Haydi hayırlısı bakalım...

Kullanmadığınız eşyayı bağışlayın

KADIN Emeğini Değerlendirme Vakfı'nın (KEDV), yoksul kadınların ekonomik girişimlerini görünür kılmak ve daha da güçlendirmek amacıyla düzenlediği Nahıl Pazar Yeri, 15 Haziran’da Okmeydanı'nda açılacak. KEDV İktisadi İşletme Sorumlusu Semra Sepet, Türkiye'nin her yerinden kadın emeği için bağışlanacak her şeyin Express Cargo aracılığıyla ücretsiz olarak kendilerine ulaştırılacağını belirtti. Sepet, büyük ev eşyaları için vakfın 0212 292 26 72 telefonuna ya da ‘‘kedv@turk.net’’ e-mail adresine başvurulmasını istedi.
Yazarın Tüm Yazıları