Şeriatın kestiği parmak acımaz

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Doyumsuz Türkçemiz'in en güzel özdeyişlerinden biri şudur: ‘‘Rüzgâr eken, fırtına biçer.’’

Kaderin garip cilvesidir, başka amaçlarla ekilen rüzgârın getirdiği fırtına da hemen her zaman onu biçmeye kalkanları siler süpürür.

Bugün Türkiye'de yaşanan olayları bu açıdan değerlendirmek gerekir.

Rüzgâr ekenler biçmeye hazırlandıkları fırtınanın önünde sürüklenmeye başladılar.

Bugün artık ağlayıp sızlanmalarının bir anlamı yok.

Zamanında akıllarını başlarına toplasalardı.

Sağduyu sahiplerinin kendilerine yaptıkları uyarıları biraz olsun dikkate alsalardı bugünkü duruma düşmezlerdi.

Siz halkın büyük çoğunluğunun karşı olduğu bir anlayışı bütün uyarılara aldırmadan iktidara oturtacaksınız.

İnanılmaz bir cüretkârlıkla toplumu, kurumları, gelenekleri, görenekleri, değerleri hiçe sayıp ülkede gerginlik yaratacaksınız.

Şımardıkça şımarıp rejime meydan okuma gösterileriyle laik cumhuriyetin kalelerini fethe kalkışacaksınız.

Koltuğunuzu korumak, yolsuzluk iddialarını örtbas ettirmek ve ülkeyi kendi çiftliğiniz gibi yönetmek için her şeyi yapacaksınız.

Kişisel çıkarlarınız uğruna ülkeyi, rejimi tehlikeye atmaktan zerre kadar çekinmeyeceksiniz.

Sonra da milyonlarca insanın, yaptıklarınızı gıkını çıkarmadan izlemesini isteyeceksiniz.

Hangi ülke böyle bir iktidara tahammül edebilirdi?

* * *

Nitekim Türkiye de edemedi.

Halk ayağa kalktı.

Milyonlarca insan bu hükümetin gitmesi için aylarca ışıkları söndürüp yaktı, teneke tava tıngırdattı.

Ama bu soylu demokratik başkaldırıyı anlamadılar.

‘‘Glu glu dansı’’, ‘‘Mum söndü oyunu’’ diye pespayece bir değerlendirme yaptılar.

Sonra işçi-memur-işveren-esnaf kuruluşları bir araya gelip bildiriler yayınladılar.

Çeşitli eylemler ortaya koydular.

Bu çok anlamlı kader birliğini de anlamadılar, ‘‘İt ürür, kervan yürür’’ diye tanımladılar.

Sonunda işler sarpa sarınca bu kez oturup bir plan yaptılar.

Aralarında anlaşarak başbakanlığı değişmek için istifa ettiler.

* * *

Ama evdeki hesaplar çarşıya uymadı ve parlamentoda oluşan bir refleksle Türkiye bu hükümetten kurtuldu.

İktidarı yitirince bu kez seslerini yükseltip demokrasi kahramanlığına soyundular.

Ama çok geçmeden ektikleri rüzgârlar fırtınalara dönüştü.

Refah Partisi gibi 6 milyon oy almış bir parti, sorumsuz yöneticileri ve milletvekilleri yüzünden en büyük mahkeme tarafından kapatıldı.

Oy almak uğruna örtülü ödeneği kullanmaktan çekinmeyen eski başbakan için ise Yüce Divan yolu açıldı.

‘‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’’ derler.

Ülkemiz olağanüstü günler yaşıyor.

Başta Refah Partililer olmak üzere bütün vatandaşlarımıza, politikacılarımıza düşen çok önemli görevler var.

Herkes, ama herkes yargının kararlarını saygıyla karşılamalı.

Kimse tahriklere kapılmamalı.

Provokatörlerin oyunlarına gelmemeli.

Olayları soğukkanlılıkla karşılamalıyız.

Ülkemiz, her şeyin üstündedir.














Yazarın Tüm Yazıları