Sergen muzaffer komutan gibi

DAHA birkaç hafta önce "Bu yeteneği futbolseverlerden esirgediği için Sergen’i hapse atmak lazım" türü bir yazı yazmıştım bu sütunda.

Sergen, benim gibi Sergen hayranlarına saç baş yoldurtacak bir maç oynadı. "Adam harika maç oynadı, niye saç baş yoluyorsun, ruh hastası mısın?" diyenler çıkabilir. Açıklayayım...

Birincisi, ben hırslı bir Sergen seyretmemiştim uzun süredir. Maç kazanmak istediğinde, iyi oynamak istediğinde, gol atmak istediğinde bunların hepsini yapabilen bir futbolcu Sergen.

Maç öncesinde "Gollü maç olur, berabere biter" demiş bir futbolcu, maçı aynen dediği noktaya nederedyse tek başına getirebiliyorsa şapka çıkartmak lazım. Sergen maçtan sonra beraberliğe de sevinmediğini söyledi, onu da belirteyim, güme gitmesin.

Fenerbahçe maçındaki Sergen’i, bildik Sergen’den ayıran başka bir özellik de liderlik özelliğiydi. Maçtan sonra Appiah’tan aldığı formayı, Romalı muzaffer bir komutan edasıyla üstüne saran Sergen, maç sonralarında pek rastlamadığımız düzgünlükte konuştu.

Taraftara karşı takımını korudu ama bu sırada taraftara da "Kötü oyunumuzu eleştirmekte haklısınız" mesajını verdi.

Tümer’le yan yana oynar mı oynamaz mı sorusuna gereken cevabı verdi, hocasını yüceltti, camiasının hakeme yönelik tepkisini çok net bir şekilde dile getirdi ama Fenerbahçeli futbolcuları da layıkıyla övdü.

Şimdi, şu Sergen’i yılda bir kez, bilemediniz iki kez böyle seyretmekten dolayı üzülür mü üzülmez mi insan.

Kendi adıma Sergen’i seyrettikçe sevineceğine üzülüyorum. Bize ve kendine kaçırttığı güzel maçlar için...

Eski maçlar, tanıdık yüzler

F.BAHÇE-Beşiktaş derbisi nedeniyle LİG TV gündüz saatlerinden itibaren bazı özel programlar hazırlamıştı. Bunların içinde en dikkat çekici olan eski derbilerin görüntülerinden derlenendi.

Öğle saatlerinde maçın havasına erken girmek amacıyla televizyon karşısına kuruldum. Kimini çok net hatırladığım, kimini "Böyle mi olmuştu bu maç, vaaaaay! Diyerek seyrettiğim maçlar sırasında, günümüzde artık televizyon yıldızı olan veya teknik direktörlük yapan pek ok ünlü simanın eski günlerdeki hallerini görmüş olduk.

Ziya Şengül kulübede oturuyor, Rıza Çalımbay ortalıyor Ali Gültiken gol atıyor, Rıdvan yine milleti ipe diziyor... Müjdat, Aykut, Oğuz, Samet, Ziya derken epeyce nostalji yapmış oldum televizyon başında. Bu arada Erman Hoca’nın da bıyıklı halini tamamen unutmuştum, onu da görmüş oldum. Bıyıksız takılmak daha iyi fikirmiş hakikaten...

Bebe’nin günahı ne?..

D.BAKIRSPOR-Konya maçında çıkan olaylar için tuğla gibi kitap da yazılabilir belki ama kaşınmasında fayda görmüyorum.

Diyarbakırspor kulübesinden çıkıp Bebe’yi tekmeleyen şahısın alacağı cezayla da ilgilenmiyorum. Sadece aynaya bakıp "Ben bu güzel oyunun, milyarların gözdesi futbolun içinde ne yapmak için yola çıkmıştım?" diye kendisine bir sormasını isterdim. O da pişmandır belki ama pişmanlıkla çözülecek iş değil. Zaten her haltı yedikten sonra "Bir anlık hataydı, pişmanım" demeyi de hiç anlamam.

Neyse, asıl mesele Bebe’nin durumu. Kamerun’dan kalkıp Konya’ya futbol oynamaya, ekmek parası kazanmaya gelmiş. Golünü atıyor, bir taşkınlık da yapmıyor fakat hem kendi arkadaşları, hem de rakip takım üstüne yürüyor.

Bu arada hakemden sarı kart, takım elbiseli kravatlı birinden de tekme yiyor. Bebe acaba Pazar akşamı neler düşünmüştür. Tahminimce "Bir gol attım, saha karıştı, tribün karıştı, hem arkadaşlarım hem rakipler üstüme yürüdü. Sarı kart gördüm bir de tekme yedim. Hatta bütün şehir karışmış... Bir daha gol atmasam mı acaba?" bile demiştir kendi kendine!

Fener susmamalıydı

DERBİ maç sonrasında Fenerbahçe cephesi konuşmama kararı almıştı. Şansal Büyüka’nın Maraton’da bu kararı hafiften (Aslında hafif sayılmazdı ya) eleştirdiği dakikalarda CNN Türk’e döndüm.

Ömer Çavuşoğlu veryansın ediyordu: " Beşiktaşlı futbolcularla, idarecilerle konuşuyorsunuz. Beşiktaşlı muhabir yollamışsınız. Fenerli muhabir yok, Fenerliler ondan konuşmuyor..."

Oysa Fenerbahçe’nin konuşmama kararı aldığı o dakikalarda biliniyordu. Futbolmania’nın diğer yorumcuları durumu açıklamaya çalışsalar da Çavuşoğlu’nu pek ikna edemediler .

F.Bbahçe, utanacağı veya sıkılacağı bir maç oynamadı. Bu sezonun en heyecanlı, sürükleyici maçıydı. Fenerbahçe susmamalıydı maç sonrasında.Bana her iki takımı da Pazar gecemizi renklendirdikleri için kutlamak düşer...
Yazarın Tüm Yazıları