Şenol Bey, Washington'da Boeing'e üretim yapacak

ŞENOL YEĞİN ile Almanya gezisi sırasında, Münster'deki şık lokantada aynı masaya düştük.

Münster İkinci Dünya Savaşı sırasında tamamiyle yıkılmış, sonra eski haliyle yeniden inşa edilmiş şipşirin bir şehir.

1200 yıllık tarihiyle ve Avrupa'da biyoteknolojinin önemli merkezlerinden biri olmakla övünüyor.

‘‘Geleceğin tarihi vardır’’ sloganını benimseyen iddialı bir şehir anlayacağınız.

Yeğin ile bu şehirde karşılaşmak bu yüzden ayrı bir anlam kazanıyor. Çünkü Şenol Yeğin'de ‘‘geleceğin tarihi vardır’’ sloganından hareketle İstanbul Manifaturacılar Çarşısı'nda başladığı serüvenine Washington*da devam etmeye hazırlanıyor.

Şenol Yeğin'in Washington'a kadar nasıl uzandığına geçmeden önce Almanya'daki faaliyetleriyle ilgili bilgi vermekte yarar var.

Polar markasıyla soğuk iklim giysileri üreten Şenol Yeğin, Doğu Almanya'nın şirketlerini özelleştirmeye başlamasıyla burada 1994 yılında Spekon adında bir firmayı satın alıyor.

Çekoslovakya-Polonya sınırında Seifheinnersdort'ta ihracata yönelik askeri malzemeler üreten şirketin yıllık zararı 3 milyon mark.

Yeğin burayı satın alıp, teknolojisini modernleştirmesinden üç yıl sonra kára geçiyor.

Askeri paraşütten itfaiyeci giysisine kadar geniş bir yelpazede çalışan Spekon'ün önü Airbus'ın izolasyon konfeksiyonu talebiyle hızla açıyor.

Bugün Airbus izolasyonlarının yüzde 70'ini karşılayan Spekon, Yeğin'in tabiriyle ‘‘uçak izolasyon sanayide Avrupa'da bir numara.’’

Airbus Spekon'a Fransa'da bir fabrika açmasını öneriyor.

Toulouse yakınlarında Graulhet kasabasında üretime başlayan Türk-Alman-Fransız ortaklığındaki fabrikanın da resmi açılışı önümüzdeki günlerde.

Airbus başarısı Spekon'a müthiş bir prestij kazandırıyor.

Neticede, Amerikan Boeing şirketi de izolasyon malzemesi için kendilerine başvuruda bulunuyor. Aynı işi halen Meksika'ya yaptıran Boeing, Spekon'a deneme siparişi vermiş bile.

‘‘Siparişleri şubat ayının ilk haftasında ABD'ye ulaştıracağız’’ diyen Şenol Yeğin çok yakın bir tarihte Boeing ile anlaşma imzalamaya hazırlanıyor. Anlaşma imzalanır, imzalanmaz Boeing'in talebiyle Washington DC'de Spekon USA fabrikası kurulacak.

Şenol Yeğin'e soruyorum: ‘‘Türkiye'de kalsaydınız Washington DC'ye kadar uzanabilir miydiniz.’’

Cevabı kısa ve net: ‘‘Maalesef hayır.’’



Afganistan'a bizim paraşütle indiler



Spekon fabrikası uçak izolasyon malzemesinin yanısıra paraşütte de iddialı.

Şenol Yeğin ‘‘Biliyormusunuz’’ diyor ‘‘Afganistan'daki Alman askerlerinin paraşütleri yüzde yüz bizim üretimimiz.’’

Birleşik Arap Cumhuriyetleri'nde geçenlerde girdikleri 8.5 milyon marklık paraşüt ihalesini de kazanmışlar. Hem İngiliz ve Amerikan rakiplerini geride bırakarak.

Uluslararası başarısı devam etse de Şenol Yeğin'in gönlü Türkiye'de. Mesela Silahlı Kuvvetlerden kazandığı 112 bin 500 adetlik askeri uyku tulumu ihalesi onu herşeyden fazla sevindirmiş.

‘‘En büyük hedefim TAİ (Türk Uzay ve Havcılık Sanayi) ile işbirliği’’ diyor.



Türk Hava Kurumu'na şeffaflık çağrısı




MEĞER deri sektörünün sorunları ne kadar çokmuş..

Geçen haftaki ‘‘Deride iç pazar nasıl canlanacak’’ yazısından sonra DESA'nın kurucularından Melih Çelet ile konuşuyoruz.

DESA deri sektöründe 2001'de en yüksek ciroyu kaydeden firma.

Toplam cirosunun yüzde 55'ini Marks&Spencer ile gerçekleştirmiş.

Çelet, dericilerin ihracata endeksli olduğunu, iç piyasaya gereken önemin verilmediğini kabul ediyor. ‘‘DESA iç piyasaya ağırlık vermeye hazır. Şimdi sayıları 23 olan perakende mağazalarımızın sayısını 2002'de 35'e çıkartacağız’’ diyor.

DESA 2 milyon adet kuzu derisi kullanıyor ancak unun yüzde 10'nunu Türkiye pazarından karşılıyor.

‘‘Peki kurban derileri’’ deyince Melih Çelet'in yarasına parmak basıyoruz.

Çünkü önümüzdeki hafta kurban derileri için ihaleler açan Türk Hava Kurumu ile deri sektörünün önde gelen isimleri arasında hiçbir diyalog yok.

‘‘Türk Hava Kurumu'nun ihale sistemini bugüne kadar anlamış değilim’’ diyor Çelet.

İhaleler aynı gün içersinde Türkiye'nin birbirinden kilometre uzak şehirlerinde açılıyor. Mesela 7 Ocak günü hem Edirne'de, hem Hatay'da ihale var. Yani bir deri tüccarının her iki yerde olması imkansız.

Ya ihalelerde müteahhitlerin ödediği fiyat?

İşte burası tam bir bilmece.

Çünkü yurt dışından tanesi 5 ila 6 dolara satın alınan derilere ihalelerde 10-12 dolar ödeniyor. Çelet'e göre, yüksek paralara satın alınan bu deriler sektöre girdiğinde yine 5-6 dolar oluyor.

Türk Hava Kurumu'ndan iki misli fiyata deri alan müteahhitin kár etmesi mümkün değil. O halde ihalelerde dönen dolap ne?

Çelet Türk Hava Kurumu'na durumu bizzat anlatmak istiyor ama Başkan Erdoğan Karakuş'a ulaşmak mümkün olmuyor. Zaten Türk Hava Kurumu'nun çağdışı uygulamalarından bezmiş olan ve sistemi değiştiremeyen Karakuş'un önümüzdeki günlerde görevinden ayrılacağı söyleniyor. Yine iddialara göre, kurumda 30 yıldan beri aynı görevi yapan saymanlar var. Mehil Çelet ‘‘Türk Hava Kurumu ihalelerine şeffaflık getirmesi şart. Bilançosunu açıklasın’’ diyor.

5 dolarlık malı 12 dolara satan kurumun birşeyler açıklaması gerekmiyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları