Sarıkamış’tan 11 yaşındaki Halim’in ’kayak’ dünyası

KAYAK hocası Muzaffer Ergöz, Sarıkamış’tan telefon ederek "Size birisini vereceğim" dedi.

İlköğretim öğrencisi, 11 yaşındaki Halim Uzgaş çıktı karşımıza. Biraz sohbet ettik. "Amca, bütün arkadaşlarım kayak biliyor, ben de kaymayı öğrenmek istiyorum. Ama bana kimse yardım etmiyor" dedi.

Babasını bir yaşında kaybetmiş; 12 ve 15 yaşlarında iki abisi var. Annesi Şükran Hanım; subay evlerinde temizlik yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor. Akşam da evinde ne kaynatacağını bilmiyor.

Sarıkamış’ta kar 50 santimi bulmuş. Hali vakti yerinde olanlara dahi 4 ton kömür verilirken, kendilerinin kapısını çalan olmamış bugüne kadar. Halim’e "Ne olmak istiyorsun?" diye sorduk, /"Astsubay", /"Neden?", /"Vatanımı kurtarmak için". Annesi araya giriyor: "Bir akrabamız Van’da şehit oldu da... Bu ölüm onu çok etkiledi" dedi.

Şükran Hanım devam ediyor: "Efendim, herkes cebini doldurma peşinde. Allah’tan korkan da kalmamış. Erkek gene kazanıyor, hayvancılık yapıyor. Kadının hali çok kötü. Fabrika, atölye olmadığından hizmetçilikten başka yapacak iş yok. Bu yokluk içinde devlete hayırlı evlat yetiştirmeye çalışıyorum, ama çok zor. Halim kayak öğrenmek istiyorum diye tutturunca kendisini Muzaffer Hoca’ya getirdim." Halim’i istedik; "Kayak öğrenince ne olacak?" /"Milli takımda yarışacağım" /"Kaymak için takımı nereden bulacaksın?" /"Bilmem."

Söz Muzaffer Ergöz’de: "Halim gibi okumak ve kayak öğrenmek isteyen yüzlerce çocuk var burada. Geçen sene başvuran 1000 öğrenciden 600’üne öğretebildim. Halim zeki bir çocuk, şiirde Sarıkamış birincisi olmuş. Ayağında terlik var. Bu kadar öğrenciyle ilgilenebilmek için sponsor olması gerekiyor. Halim de ’Beni geçen sene kursa almamıştın’ diye hesap sormaya gelmiş aslında. Bir öğrencinin malzemeleri ve lift parası 1000 dolar tutuyor. Yılların kayak hocası olarak kendimi sorumlu hissediyorum, ama..." Peki engel var mı? Ergöz anlatıyor: "Valilikten kiraladığımız yer bu sene verilmedi." Bazı yerel idarecilerden destek göremiyoruz. Kayağa dönük turizm yatırımı yapmak istendiğinde engelle karşılaşıyorsunuz. Köşeyi tutan bir kesim, çocuklar uyanmasın istiyor sanki; ilgisiz, duyarsız ve sevgisiz... Ama yöre halkının ülkelerine ve bayraklarına bağlılığı gayet üstün durumda. Ancak mideleri gibi sosyal etkinliklere karşı da açlar!"

Erzurum’da 2012’deki Üniversite Kış Oyunları’nı bu kafa ile yapacağız? Yoksa harcanacak 250 trilyona yazık olur.

5 yılın bilançosu türban ve Kürtler

TÜRBAN ve Kürt sorunu... Bu ülkenin başka sorunu yok mu? Bu ülkede başka insanlar yaşamıyor mu?

AKP’nin beş yıl içinde Türkiye’yi getirdiği tablo bu. Daha doğrusu kazanımları bunlar.

Türban Köşk’e; PKK’nın yandaşı oldukları söylenenler de Meclis’e girdi.

’Cumhuriyet’ bu işe deva olmadı dediler.

’Dinciliği’ de sos yaptılar.

Demokrasi, borsa, döviz, faiz, özelleştirme, imar rantı ve AB, ABD derken, Türkiye’nin geldiği yere bakın; bir de bunlara konuşan bazı emekli paşaları düşünün!

Peki bu ülkenin ’asli unsurları’ ne yapacak?

Türban ve Kürtçülük üzerinden siyaset yapanlara karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin temel felsefesi olan laiklik ve Anayasal yurttaşlık kimliği ile bütünleşenler ne yapacak? 10 Kasım’da siren çalmayan, bayrak çekmeyen, çelenk koymayan ve saygı göstermeyenlerle Türkiye nereye gidiyor?S.Ö.

DTP’liler, HÖH’lülere bir sorsunlar bakalım

DTP kongresinde dile getirilen "Bulgaristan gibi çözelim" diyenler neyi biliyor ki...

"Bulgaristan göçmeni bir Türk vatandaşı olarak tepki gösteriyorum" diyor Ankara’dan bir holdingin işletme müdürü Salih Şen.... Türkiye’deki Kürt vatandaşlarımızın sahip olduğu hakların, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin hakları ile kıyaslanmasının ne kadar komik olduğunu söylüyor:

"Bulgaristan nüfusunun % 15-20’sinin Türk olduğunu düşünürsek, oradaki ’Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin (HÖH) bu kadar milletvekili (34) çıkarması sürpriz değildir. Ayrıca HÖH’ün milletvekillerinin yarısı da Bulgar ve Rumen asıllı Bulgar vatandaşıdır.

Bulgaristan’daki seçim propagandalarının hiçbir şekilde Bulgar dili dışında yapılmaması zorunluluğu mevcuttur. Türk adaylar, Türkçe propaganda yapamazlar ve oy isteyemezler. Seçim kampanyalarında ve kongrelerde Bulgaristan ve parti bayrağı önünde konuşulur. (Türkiye’nin Güneydoğu’sunda böyle midir?)

Türkler, Bulgar vatandaşları ile aynı haklara sahiptir. Devletten özel yardım beklemezler. (Türk bölgelerinin fakirliğini bilen var mıdır?) Devlet malına zarar vermezler. Jivkov’un yıllarca kendilerine karşı yürütülen ’asimilasyon’ politikalarına rağmen, şiddeti ve bölücülüğü anımsatacak hiçbir eylemde bulunmamış ve desteklememişlerdir.

Okullarda haftada 1 saat seçmeli ders görmektedirler. Bu da dört yabancı dilden biridir.

AB’ye giren Bulgaristan’da ’özerk Türk bölgesi’ diye bir şey yoktur. Böyle bir talepleri de yoktur.

Türk asıllı siyasetçiler hiçbir zaman Bulgaristan’ı aşağılamamışlardır. Bulgaristan’ı bölecek iç ve dış siyaset hareketleri ve terör yoktur. Türklerin, DTP Başkan Yardımcısı Selma Irmak gibi ’Tek bayrak, tek vatan, tek dil olgusu bizi karşı karşıya getirdi, sorunu çözemedi’ gibi konuşmak akıllarına hiç gelmemiştir Türklerin."

DTP, konuyu bilerek saptırıyorsa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yazık etmektedir.

Tesadüfe bak

DÜNYADA Müslüman çoğunluğun bulunduğu iki ülke var; Türkiye ve S.Arabistan... Laik Türkiye, demokrasi rejimiyle yönetiliyor; S.Arabistan ise şeriat hükümleriyle... Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, adaşı S.Arabistan Kralı Abdullah’ın ayağına giderek otelde ziyaret etti. Ve bu ’görüşme’ Atatürk’ün ölümünün yıldönümünde yapıldı. Ne tesadüf!

ÖZÜR

Atatürk’
ün Gençliğe Hitabı ile ilgili dünkü yazımızın başlığı bir teknik hata sonucu olarak ’Bugünün dahili ve harici bedbahtlar!’ olarak çıkmıştır. Doğrusu ’bedhah’ olacaktır. Bedhah, ’başkalarının kötülüğünü isteyen, kötü yürekli; bedbaht da ’beklediği, umduğu mutluluğu bulamayan, bahtı kara’ anlamındadır. (Bedhah’ın tersi ise ’hayırhah’tır.)

Düzeltir, özür dileriz.
Yazarın Tüm Yazıları