Sanki bir edebiyat matinesi

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Sevgililer Günü'nde Beykoz Konakları'nda sevdiğimiz şairlerden şiirler okuduk. O gün, ‘‘Çocuklar gibi şendik’’.

Benim kuşağımdan bir çok kişi için o gün, bir edebiyat matinesinin nostaljisi gibiydi. Gençlik günlerimizin şiir âyinlerine katılmış gibiydik.

Yağmura, soğuğa meydan okuyorduk, şiirin sıcaklığı bizi çekmişti.

Ellili yılların edebiyat matinelerinde hayran olduğumuz edebiyat ustaları kendine özgü tavırlarıyla, eserlerini okuyuş tarzlarıyla kitapların ötesine götürürlerdi bizi.

Edebiyatın o eşsiz güzellikteki büyülü dünyasına.

Deniz Adanalı, günün programını söyleyince, şiirin çağrısına kim hayır diyebilirdi ki? Türk edebiyatının en seçkin şairlerini bir kez daha anacaktık.

Şiir okuyacaktık, şiir dinleyecektik.

Hangi şairler, bizim şiir defterimizin silinmez adlarıydı? Kişisel antolojilerin, en hatırlı konukları kimlerdi?

Bugün belli olacaktı.

Deniz Adanalı, mikrofonu eline alıp, şiir kim okuyacak diye sorduğunda, hepimiz sınav heyecanı taşıyan bir öğrenci gibi hissettik kendimizi.

* * *

Adalet Ağaoğlu, Behçet Necatigil'in kendi seçtiği 'Sevgilerde' kitabından bir şiir okudu.

Saatlerce sürecek bir şiir şatosunun ilk harcı sağlamdı.

O kitabı hazırladığım günleri düşündüm. Behçet Necatgil, kitabın yayınlanması dolayısıyla evinde bir yemek vermiş, Fethi Naci'den Rauf Mutluay'a kadar bizi mısralarında tavsif ve tasvir etti.

Portrelerimiz bir dörtlükte çizilmişti.

Uzun bir hastalıktan sonra, yürüyebilen, şiir okuyan bir Adalet Ağaoğlu'yu yanımızda şiir okurken görmek ayrı bir yaşama sevinci veriyor.

Ahmet Oktay, kendi şiirini okudu, bir kuşak sonrasının şiir lezzetini duyurdu oradaki şiir severlere.

Hilmi Yavuz, şiirini okurken, bunca kişiyi bir araya getiren edebiyatın gücüne memnuniyetle bakıyordu.

Şiir, herkesi heyecanlandırır, herkese bir başka dünyanın ürpertisini üfler.

Birlikte oturduğumuz Ayten Gökçer ve Cüneyt Gökçer, ilk kez seyirci önüne çıkacak yeni mezun bir konservatuar öğrencisi gibiydiler.

Ayten Gökçer, Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun şiirini okurken, türküye duyduğu sevginin etkisiyle şiiri daha da güzelleştiriyordu.

Nâzım Hikmet'ten, Ahmet Muhip Dıranas'tan şiirler, Cüneyt Gökçer'in sesiyle yeniden şiir dünyamızın içine giriverdiler.

Ayağa kalktığımda, benim durumum da belli olmuştu. Başkalarından aldığım şiir zevkine ben de katkıda bulunacaktım. Şiirimi Adalet Ağaoğlu seçti. 'Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca'.

Sevgililer Günü'nde verilen güllerin çağrıştırdığı ne güzel ve ne buruk bir şiir.

Her masa şiir bekliyor, herkes bir şairin özlemini bu toplulukta gidermek için gelmiş.

Füsun Akatlı'nın masasına gittiğimde, Metin Altıok'un kitaplarını gördüm. Kızı Zeynep Altıok, Sivas Katliamı'nda kaybettiğimiz babasının şiirlerini çok güzel okudu.

Genç şiiri Haydar Ergülen temsil etti. Şiirin kuşaktan kuşağa geçişinin başarılı örneğiydi.

Füsun Akatlı, Cemal Süreya'yı unutamazdı.

Kırgınlıkların, kızgınlıkların mütareke anıdır şiir.

* * *

BİZ bu yıl Sevgililer Gününü'nü, sevdiğimiz şairler ve onların şiirleri sayesinde toplu bir sevgi ayinine dönüştürdük. Yüzyılın son Sevgililer Günü bundan daha anlamlı nasıl kutlanabilirdi?



Yazarın Tüm Yazıları