Saklıkent Kanyonu, bir doğa harikası ama aynı zamanda ölüm tuzağı

Yüzlerce, binlerce kişinin ziyaret ettiği Fethiye-Saklıkent Kanyonu’nda sağlık açısından hiçbir önlem yok.

Haberin Devamı

Sevgili Güzin Abla, şu turizm mevsiminde eşim ve birkaç arkadaşımızla çok methini duyduğumuz Fethiye-Saklıkent Kanyonu’nu ziyaret etmek istedik.
Burada başımıza gelenleri, sizin bu konularda ne kadar hassas olduğunuzun bilincinde olarak, çok okunduğunu bildiğimiz köşeniz sayesinde duyurmak istedik.
Saklıkent Kanyonu, içinde Bey Dağları’nın kaynak suyunu bulunduran eşine az rastlanır bir doğa harikası.
Ama akıntı çok fazla ve gerçekten çok soğuk bir su şiddetle akıyor.
200 bin yıl önce meydana gelen bir çökmeden oluşan ve çok etkileyici bir görüntüye sahip olan Saklıkent Kanyonu, 17 km uzunluğuyla Türkiye’nin en uzun kanyonu.
Gerçekten muhteşem bir yer...
İşletmesi Fethiye Turizm Altyapı Birliği’ne (FETAB) verilen kanyonun giriş ücreti, 5.5 TL.
Buraya kadar verdiğim bu turistik bilgiler çok iyi görünüyor.
Ama işin bir de sağlık açısından ele alınması gereken çok ciddi bir yönü var.
Burası güzelliğinin yanı sıra çok tehlikeli bir yer.
Yerli ve yabancı turistlerin çok ilgi duyduğu kanyonda, en ufak bir sağlık kurumu yok. İnanılmaz ama ne bir ambulans, ne bir doktor ne de hemşire bulunuyor.
Eşimin burada ayağı kaydı, yosun tutmuş kayalardan aşağıya düştü. Bütün vücudu ve özellikle de başı yaralandı.
Allah’ıma çok şükür ki, bir yeri kırılmadı. Yine de başından ciddi bir yara aldı.
Her yeri kan revan içinde kaldı ama kanyonda tentürdiyot ve oksijen dışında hiçbir şey yok. Bunları sürmeye çalışan eleman ise bilgisiz ve oksijenle pamuğu sarf etmeye eli titriyor.
Saklıkent Kanyonu’nun bulunduğu köyde adına ‘sağlık ocağı’ denen ama hiçbir donanımı olmayan bir bina var. Orada bizi hiç müdahale etmeden Fethiye’ye yönlendirdiler.
1.5 saatlik telaşlı bir yolculuk sonrası, neyse ki Lokman Hekim Esnaf Hastanesi’nin acil servis doktorlarının yakın ilgisi sayesinde eşimin röntgeni çekildi, pansumanları yapıldı, başına bir plastik cerrah tarafından dikiş atıldı. Tetanos aşısı yapıldı, diğer ilaçlar verildi ve bir nöroloji uzmanı muayene ederek bizi rahatlattı.
Söylediklerine göre, hemen her gün Saklıkent Kanyonu’ndan buraya yaralılar geliyormuş. Pek çoğu düşme ya da başına kaya düşmesi gibi nedenlerle yaralı, hatta kırıklarla getiriliyormuş.
Bu hastane, Saklıkent’e 1.5 saat mesafede ve bu tehlikeli yerde bir ambulans bile yok.
Biz sanırım çok şanslıydık. Ama ya eşim beyin kanaması geçirseydi ya da vücudunda çoklu kırık meydana gelseydi, ne olacaktı?
Bize geçtiğimiz günlerde bir gencin kayalardan düşerek öldüğünü söylediler.
Düşünün ki, yüzlerce, binlerce kişinin ziyaret ettiği bir turistik işletmede sağlık açısından hiçbir önlem yok.
Lütfen Sağlık Bakanlığı’na sesimizi duyurun sevgili Güzin Hanım.
Bizim ülkemizde insanların hayatı maalesef hiçe sayılıyor.
M.B.
Bir Saklıkent kurbanı

Haberin Devamı

Sevgili okurum, çok geçmiş olsun. Umarım Sağlık Bakanlığı da, o kanyonun işletmecileri de bu çağrınıza kulak verir ve bu sorumsuzluk bir an önce giderilir.
Üstelik bu kanyon, turistik açıdan çok ilgi gören bir yer. Ya turistlerin başına bir şey gelse? Bizim için ne düşünürler?

Yazarın Tüm Yazıları