Rodop’ta neler oluyor

BATI Trakyalı Türkler 80 yıldan beri egemenliğe özlem duydular ama... Atina'ya karşı bir baskı grubu oluşturamadılar ancak temsil edilebildiler. Çünkü seçim sistemine göre barajın % 3 olması buna olanak tanımıyor. Azınlıkların politik temsili engellenmiş oluyor böylece...

Zaten Türk azınlığı, Yunanlılarla hiçbir zaman değil iç içe, yan yana yaşamadı bugüne kadar... Doğal olarak da siyasal güçsüzlük ekonomik güçsüzlüğü getirdi.

Sorduk; gençler Yunanlılarla ne flört ediyor, ne evleniyor.

Belki de dünyada örneği pek görülmemiş bir sosyal yapı meydana gelmiş...

Asimilasyon ile entegrasyon arasında kalan Batı Trakya Türkleri nerede peki?

Şimdi Türk toplumu içindeki temel sorulardan biri bu... Türk toplumu şimdi kendi içinde bunu tartışıyor.

GURURLU BİR TOPLUM

Bizim uzaktan izlediğimiz kadarıyla Türkler saf ve dürüst halleriyle hep gururlu oldular, her zaman Türkiye'ye karşı güvenlerini korudular.

Ancak Yunanistan AB'ye girince her iki tarafın bakış acıları değişmiş. Kapalıçarşı'dan bilezik, çeyiz almak, Türkiye'de üniversitede okumak için Meriç'i yüzerek geçmek isteyenler doğallıkla kalmamış...

Gerçi ekonomik, siyasal ve hukuksal anlamlarda kazanımların sağlanmasıyla her iki toplum da eskisi gibi birbirine nefret duymuyor artık.

Yani azınlık 'kabuğunu' kırıyor bir anlamda.

Eski kuşakların anlayışı, azınlık gençlerinin modern, laik ve dünyaya açık söylemleri karşısında geriliyor.

Türkiye'de yaşayan pek çok genç ve orta kuşak azınlık insanı, biraz da krizin etkisiyle Türkiye'den geri dönüyor. Bu ters göçün olgusunu son iki yılda daha çok gözleyebiliyorsunuz.

Neden?

RAHATLAMA VAR AMA

Çünkü uzun süredir eczacı, doktor, hukukçu vs. gibi işlerde çalışabiliyorlar. Bir öğretmen 1500 Euro kazanabiliyor. Ziyaret ettiğimiz İskeçe Valiliği'nde iki Türk kızı sözleşmeli olarak çalışıyor.

Aileler çocuklarının geleceğini güvence altında gördüklerini söyleyebiliyorlar. Türkiye'nin iyi yönetilmediğine ise çok üzülüyorlar.

Bütün bunlar, AB'nin Yunanistan'a yönelik baskıları ve gelişmeleri izlemesi sonunda olan şeyler.

Aynı şekilde sekiz yıl öncesine kadar yasak olan mülk alım-satımı yapılabiliyor. Özel ve vakıf yapıları onarılabiliyor. Eskiden mezbelelik olan Türk mahalleleri büyük bir değişim geçiriyor. Tek katlı Türk evlerinin yerini beş-altı katlı modern apartmanlar alıyor.

Bir de şu gerçek var; Türkler hálá vakıf ve derneklerine Türk adını koyamıyorlar... Seçim sisteminde temsil kabiliyeti çeşitli oyunlarla engelleniyor (İskeçe'deki milletvekilliği böyle yitirilmiş.) Hálá kendi dini liderini resmen seçemiyor.

38 köyün genç lideri; gazeteci


RODOP Dağları'nda Türk köylerine gideceğimiz söylendiğinde heyecanlanmamak mümkün değil. Sanki Tunceli'nin Munzur Vadisi'nin eteklerinden yükseliyorsunuz... Rodoplar'ın yüksekliği 1500 metreyi aşıyor ama yerleşim yerleri 900-1000 metrelerde... Dik yamaçların arasında insan eliyle kazanılmış 500-1000 m2'lik setlerde 'basma tütün' adıyla bilinen kaliteli tütün yetiştiriliyor. Halbuki biz tütünü düz arazilerde yetiştirilir bilirdik. AB desteği kaldırmak istediğinden ekimin yasaklanması gündeme gelince İskeçe yönetimince karşı çıkılmış... Bu baskılar karşısında ekimin 2018'e kadar süreceği bildiriliyor, ondan sonra yerine ya alternatif ürün ya da yeni iş sahaları bulunacak.

İlk durağımız Dolaphan nahiyesi... Köy nüfusu 1500 dolayında ama nahiye nüfusu 20 bini buluyor. Aslında 38 köyün yönetildiği merkez demek lazım Dolaphan'a...

Bu kadar yükseklikte insanlar bu kadar güzel olabilir. Hepsi uzun boylu ve güleryüzlü... Bu arada bazı dostlarımızca Rodoplar'a çıkarken 'Pomak' sözcüğünü telaffuz etmememizin tembihlendiğini kaydedelim.

Belediye Meclis üyeleriyle karşıladı bizi Mücahit Dükkancı... Başkan Yardımcısı da Bilkent mezunu; köylerde Türkiye'de okumuş çok sayıda doktor ve hukukçu ile karşılaştık. Gençlerin desteğini alarak, azınlığın 'seçilmiş' dini lideri Mehmet Emin Ağa'nın oğlunu devirerek bu makama oturan Mücahit Dükkancı, Ege Ü. İletişim Fakültesi'ni bitirmiş. Almanya, Avusturya, Hollanda ve Fransa'da çalışmış (3 bin Rodoplu, Almanya'nın Kiel kentinde gemi boyama sektöründe çalışıyor); Atina'da gazetecilik yapması engellenince gelmiş köyüne başkan olmuş. Eşi Sofya da Bulgaristan ulusal radyosu Türkçe yayınlar bölümünde çalışıyor. Çok girişken bir genç; Rodoplar için AB kaynaklı 2 milyon Euro'ya bir Türk okulu yaptırmış... ‘‘Amacımız, Batı Trakyalı Türk olarak bu fonları sonuna kadar kullanmak’’ diyor.

KEÇİ ÇEVİRME

Türkler
lokum gibi ağızda dağılan keçi çevirme hazırlamışlar heyete... Mısır ekmeğiyle doyamadık yemeğe... Yassıören'deki bir dükkanın mal zenginliğine şaşırdık; ne yazık ki sadece şekerleme ile sebze vardı Türk malı olarak... Cemaatin özeni nedeniyle camiler çok bakımlı. 1360'lı yıllarda bölgeyi fetheden Lala Şahin Paşa tarafından kurulan Şahin ile Elmalı köylerinde bu kadar fanatik GS taraftarı göreceğimizi tahmin edemezdik. Osmanlı döneminde padişaha götürülen, hazmı kolay Koparan suyunun çıktığı Ketenli'de ise FB'liler daha ağırlıktaydı.

ÜÇ SINIR KAPISI

Önümüzdeki aylarda Türkiye açısından çok önemli olan AB Selanik Zirvesi'ne ve bir yıl sonra yapılacak Olimpiyatlara dikkat çekerken, ‘‘Türkiye'yi dikkatle izliyoruz’’ diyor. Bulgaristan ile Yunanistan arasındaki düşmanlıkların artık sona erdiğini anlatırken önemli bir haber veriyor:

‘‘İki ülke arasında sınır kapısı vardı; önümüzdeki beş yıl içinde Drama-Nevrokop; İskece-Smolyan ve Gümülcine-Kırcaali sınır kapıları açılacak; aşılmaz sanılan Rodoplar iki ülkeye dostluk elini uzatacak.’’

20. EMİR


‘‘Osmanlı ile Cumhuriyet arasına sıkışmışsın. Ona buna yem oluyorsun! Deli'nin hatıra defterini oynuyorsun. Uçurumdan yuvarlanıyorsun, aklını başına topla!..

(Nazmi KAVASOĞLU BERLİN)
Yazarın Tüm Yazıları