Proteinler: Pahalı yapıtaşları

Proteinler için kullanılabilecek en basit tanım "vücudun yapıtaşları" olmalıdır.

Bu sade ve doğru tanıma bazı eklemeler yapmak mümkün elbette; ancak kafanızı daha fazla karıştırmamak belki de en iyisi.

İlköğretim yıllarında belleğimize yerleştirilen protein kavramı, herhalde ilk duyuşta çoğumuza et, süt ve yumurtayı anımsatmaktadır. Yanlış olmayan bu üçlemeyi hayvansal kaynaklı ürünler, deniz ürünleri, yumurta, bakliyat ve süt ürünleri şeklinde genişletebiliriz.

Proteinler besin öğeleri içinde en değerli olanlardır. Ne yazık ki "değerli" kelimesi iki anlama da gelmektedir. İnsan için en değerli temel yapıtaşı olan proteinler, aynı zamanda parasal anlamda da en değerli, yani en pahalı, başka bir deyişle satın alması en zor öğelerdir.

Doğru beslenmenin ilk adımı, bireyin günlük protein gereksiniminin hesaplanmasıdır. Bir insan, günlük protein gereksiniminden ne az ne de çok protein tüketmelidir; her ikisi de ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

DİYETLERE DİKKAT!

Protein içeren besinlerin yetersiz tüketimine bağlı bir klinik tablo olarak tanımladığımız "protein malnutrisyonu", sadece açlık sorunu olan ülkelere ve sosyoekonomik düzeyi düşük ailelere özgü bir durum değildir. Bugün, gelişmiş batı ülkelerinde ve gelir düzeyi yüksek kitlelerde de aynı soruna sahip bireylere rastlamak mümkündür.

BÜYÜME VE GELİŞME İÇİN ŞART

Bunun önemli bir nedeni de yanlış hazırlanan zayıflama diyetleridir. Zira, bu tip diyetlerde yağların yanında yağ içeren protein kaynakları da kısıtlanmaktadır. Bu sağlıksız diyetlere uymaya çalışanlar sadece kilo vermekle kalmazlar. Kaslarını da eritip aynı zamanda protein malnutrisyonu ile tanışırlar.

Hücrenin önemli bir parçası olan protein, büyüme ve gelişme için esastır. Bazı proteinler kas, kemik ve deri gibi bedenimizin bazı bölümlerinde depolanır. Diğerleri de enfeksiyonla savaşan bağışıklık cisimlerinde, bazı maddeleri ihtiyaç duyulan yerlere taşıyan vücut sıvılarında bulunur.

Vücudumuzdaki protein blokları, yediğimiz besinlerden sağlanıyor. Besinlerden alınan proteinler, aynı zamanda enerji kaynağıdır. Et, balık, kuru baklagil ve süt ürünleri, zengin protein kaynaklarıdır. Vejetaryenlerin yeterli miktardaki proteini kuru baklagil, bezelye, mercimek, tüm tahıllar, yumurta ve süt ürünlerinden alma olanağı bulunuyor. Aslında insanların çoğu, ihtiyaçlarından fazla protein tüketiyor.

Prensip olarak gereğinden az veya fazla protein tüketimi tehlikelidir. Doğru olanı vücudun üretemediği zorunlu temel aminoasitlerden zengin, biyolojik değeri yüksek proteinleri ölçülü miktarda tüketmektir. Proteinlerin yapıtaşları olan aminoasitler bedenimizde bir günden daha fazla kaldıklarından, herhangi bir kaliteli proteini (balık, süt ürünleri) herhangi bir öğünde bile almak yeterlidir.

Kiloyu korumak, vermekten daha zordur

Kilo-kaybı programlarını bitiren kişilerin bir yıl sonra kaybettikleri kilonun üçte ikisini, beş yıl sonra ise hemen hemen verdikleri kiloların tümünü geri aldıklarını biliyoruz.

Aşırı kilolular veya obez kişilerin, ideal kilolarına ulaşmalarında ve bu kiloda bir ömür boyu kalmalarında yardımcı olabilecek tek bir kilo kaybı metodu yoktur.

Kilo kaybı, metabolizmanın yavaşlaması anlamına da gelir. Bunun temelinde küçük bir bedenin büyük bir bedenden daha az kaloriye ihtiyaç duyması yatar. Kilo verme sürecinde alınan kısıtlı kaloriler metabolizmanın az da olsa yavaşlamasına neden olur.

Bazı tıbbi durumların ve tedavilerin de verilen kiloları korumayı zorlaştırdığı doğrudur. Tiroid bezinin yavaş çalışması (hipotiroidi) metabolizmayı ve kalori yakımını yavaşlatır. Bazı hastalıkların tedavisi için kullanılan steroidler, depresyon ve buna benzer birçok ilaç ve diyabet ilaçları iştahı uyarabilir.

Çevremizde kalorilerle yüklü, lezzetli besinler bulunmaktadır ve bunların sürekli reklamı yapılmaktadır. Çok lezzetli besinler ve çok az hareketin sonucunda kilo kaybının devamlılığının sağlanması zorlaşmaktadır.

Unutmayın! Kiloları korumak vermekten daha zor bir şeydir.


KahvaltI, Çocuklarda öğrenmeyi kolaylaştırıyor

Çocuklar ve gençlerde kahvaltı alışkanlığı, okul başarısını etkilemektedir. Düzenli kahvaltı yapan çocuklarda okula devam ve ders başarısı daha yüksektir.

Uzmanlar kahvaltının problem çözmeyi, dikkati ve öğrenmeyi desteklediğini belirtmektedir. Kahvaltı yapmayan çocuklarda okuma-yazma, problem çözme becerileri bozulmakta, öğrenme güçleşmektedir. Düzenli kahvaltı yapan çocuklar daha hızlı boy atmakta ve gelişmektedir. Kahvaltı yapan çocuklarda ileri yaşlarda kilo sorunu, kolesterol yüksekliği ve şeker hastalığı daha seyrek görülmektedir. Çocuğunuzun güne enerji dolu bir başlangıç yapmasını istiyorsanız, ona iyi bir kahvaltı yapma alışkanlığını mutlaka kazandırın.

Protein: Nereden, ne kadar?

Günlük protein ihtiyacı ortalama 50-60 gr’dır. Kırmızı ve beyaz et iyi birer protein kaynağıdır. Alımınızı günlük 180 gr. yağsız et düzeyinden daha az tutun. Bir iskambil destesi kadar tavuk etinde 25 gr, kırmızı ette 28 gr, bir bardak (240 gr) yağsız sütte ve bir kase yoğurtta 8 gr. protein vardır. Buna göre günlük olarak 2-3 kibrit kutusu kadar beyaz peynir, bir bardak süt, bir kase yoğurt ve bir iskambil destesi kadar et tükettiğinizde günlük protein ihtiyacınızı karşılamış olursunuz.

BİR SORU

Yıllardır diyetle uğraşıyorum. Çok zor olmakla beraber 10 kg. verdim. Şu andaki kilomda kalmak istiyorum. Fakat en küçük bir kaçamakta hemen verdiğim kiloyu geri almaya başlıyorum. Tartıya çıkmaktan çok korkuyorum. Ne öneririsiniz?

Tartı fobisi

Anlaşılan şu ki bu süre zarfında günde onlarca kez tartının üzerine çıkmışsınız. Tartı takıntısıyla başlayan bu sorun sizde fobi haline dönüşmüş. Ve ne yapacağınızı bilmez bir hale gelmişsiniz. Bir yandan da kilonuzu çok merak ediyorsunuz; acaba arttı mı, azaldı mı diye.

Kilo vermenizin başarısı verdiğiniz kiloları korumakla devam eder. En önemli şey kilo verirken bunu kendi sağlığınız için yaptığınızı düşünmenizdir. Yani yediğiniz besinlerin sağlıklı olmasına ve miktarına dikkat ediyor olmanızın tek nedeni biraz daha zayıf olmak değil, sağlığınızı tehdit eden yağ fazlalıklarını üzerinizden atmaktır.

Egzersize bakışınız da bu yönde olmalıdır ki yaptığınız yürüyüşler sizin yaşam tarzınız haline gelebilsin. Ve zayıflama dönemi bittiğinde koruma döneminin keyfi "Ben sağlıklı besleniyorum, egzersiz yapıyorum ve artık canım ne isterse yiyorum! Çünkü ne zaman ne yiyebileceğimi biliyorum" demektir. Bu yüzden zayıflama döneminde bir diyetisyenle çalışıyorsanız, aldığınız beslenme eğitimine bu dönemde daha çok önem verin.

Kendinizi tanımak, sağlıklı, size uygun doğru bir beslenme ve egzersiz programıyla ilerlemek, tartıya çıkmanızı kolaylaştırır. Hatta kolaylaştırmakla kalmaz, düzenler.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için:

manager@yasasinhayat.org

Tel: (0212) 236 73 00
Yazarın Tüm Yazıları