Prostat erkeğin tadını kaçırıyor

İnsan ömrü uzuyor.

Ömrü uzayan yalnız kadınlar değil. Erkekler de eskisinden uzun yaşıyor. Ömrü uzayan erkekleri bekleyen sağlık sorunları genelde kadınlarınki ile aynı. Ama yine de birkaç noktada farklılıklar var. Bunların başında prostat büyümesi ve prostat kanseri geliyor.

PROSTAT BÜYÜYÜNCE NE OLUYOR?

Prostat irileşmesi (istisnalar bir yana bırakılırsa) erkek yaşlanmasının doğal bir sonucu gibi görünüyor. Yaşlanan erkekte prostat bezi az veya çok büyüyor. Eğer bu büyüme biraz fazla olursa bazı sorunlar başlıyor. Sık idrara gitmek zorunda olmak, olur olmaz yerlerde mesaneyi boşaltma ihtiyacı hissetmek, yaşlanan erkeğin işini, ilişkilerini, yaşam kalitesini etkiliyor.

İdrar yapmakta güçlük, tuvaletten sonra devam eden damlamalar, idrar torbasını boşaltamama hissinin devam etmesi gibi yakınmalar sık görülüyor. İdrar yolu enfeksiyonları da sıklaşabiliyor. Bazen idrar yaparken kanama ve ağrı bile ortaya çıkabiliyor.

60’TAN SONRA SIK GÖRÜLÜYOR

Prostat bezi büyümesi herhangi bir yaşta başlayabiliyor. Ama özellikle 60 yaş üzerinde neredeyse dört erkekten üçünde prostat irileşmesi var. Bu iyi huylu prostat irileşmesinin yaptığı mekanik etkiler dışında başka pek fazla bir problemi yok.

Bazı erkeklerde gece sık tuvalete çıkma ihtiyacının uyku kalitesini bozması ve zaman zaman görülen "idrarın tamamen duraklaması" gibi istisnalar bir yana bırakılırsa, sorun genellikle (bazı tedbirlerin de yardımıyla) kontrol altında tutulabiliyor. Ama bazen ilaç kullanmak, hatta ameliyat olmak bile gerekebiliyor.

NE YAPMALI

Prostat büyümesinde kullanılan bazı doğal destekler de var. Saw Palmetto, balkabağı çekirdeği özleri (Pumpkin Seed) ve çavdar poleni özütü en sık kullanılan destekler arasında. Üroloji uzmanları bu desteklerin yalnızca çok erken dönemlerde faydalı olabileceğini düşünüyorlar. Prostat şişkinliğini azaltan veya irileşmesini önleyen reçeteli ilaçlardan faydalanan hastaların sayısı da bir hayli yüksek.

Bütün bu tedbirlere rağmen sonuç alınamayan hastalar da oluyor. Bu durumda girişimsel yöntemler zorunlu hale geliyor. Ağır bir ameliyat olan açık prostatektomi şimdi pek kullanılmıyor. Kapalı prostatektomi (diğer adıyla TUR) daha yaygın başvurulan bir cerrahi girişim. Uygun vakalarda teknolojik ağırlıklı girişimlerden de faydalanılıyor. Örneğin "Green light" son yıllarda gözde bir tedavi aracı olarak çok kabul görüyor.

Bize göre her erkeğin 50’li yaşlardan sonra şikayeti olsun olmasın bir ürolojik değerlendirmeden geçmesinde yarar var. Bu değerlendirmenin içine üroloji uzmanları mutlaka prostat muayeneleri ve incelemelerini de koyacaklardır. Erkeğin orta yaş ve sonrasıyla ilgili planlarını yaparken prostatının ne durumda olduğunu bilmesi gerekiyor.

Her baş ağrısı migren değildir

Eğer baş ağrınız gerilim tipi baş ağrısı ise aşağıdaki kriterlere uymalıdır:

n Ağrı başın iki yanında ise

n Ağrı süresi 30 dakika ile 7 gün arasında sürerse

n Basınç hissi ya da sıkıştırma tarzı varsa

n Şiddeti hafif ya da orta seviyede ise

n Yürüme ya da merdiven çıkma gibi günlük fiziksel aktiviteler ağrıyı etkilemiyorsa

n Bulantı ya da kusma varsa

n Ağrı sırasında ışık ya da sese duyarlılık oluyorsa

Bu bir "gerilim tipi" baş ağrısı olabilir.

Gebelikte yüzme: Deniz mi, havuz mu?

Hamilelik sırasında yaz-kış tavsiye ettiğimiz en faydalı aktivite yüzmedir. Genel olarak temiz oldukları sürece denize de havuza da girmekte sakınca yoktur. Vajinal kanama, enfeksiyon veya erken doğum şüphesi olanlar ile yüksek riskli gebelik takibinde olanların yüzmesi sakıncalıdır. Doğum doktoru izin vermişse yüzmekten çekinilmemelidir.

Yüzme sırasında suyun kaldırma kuvveti yardımıyla hareket edildiğinden, bel ve eklem ağrıları, adale zaafları ve ödemler azalmaktadır. Özellikle sırtüstü yüzme, ilerleyen gebelik aylarında sırt ve bel ağrılarını da azaltır. Ayrıca su, stres ve gerginliğe de iyi gelir. Suya atlama veya dalma ise tehlikeli olabilir.

Havuzdan veya denizden çıkıldığında havuz kimyasallarının veya tuzun genital bölgeyi tahriş etmemesi için bol suyla duş yaparak kuru bir mayo giyilmelidir. Bikini de, mayo da giyilebilir. Öğle saatlerinde güneşe çıkmamak, koruyucu güneş kremi ve mümkünse şapka kullanmak gerekir. Çünkü gebelikte cilt güneş ışınlarına daha duyarlı olur. Sauna veya hamam, sıcak jakuzi ve buhar odaları gebelikte sakıncalıdır.

Kanser antijeni 125 düzeyinin yükselmesi yumurtalık kanserinin belirtisi midir

Kanser antijeni (CA) 125 gibi tümör işaretleyicileri (marker) genellikle, kanser olan kişilerin kan ve benzeri vücut sıvılarında veya dokularında normalden daha çok miktarda görülen maddelerdir. Günümüzde, bu işaretleyiciler daha çok kanser tedavisinin nasıl gittiğini göstermesi amacıyla kullanılmaktadır.

CA 125 tek bir kanser türünün varlığına işaret etmez. Ancak yumurtalık kanseri olan kadılarda CA 125 genellikle yüksek çıkar. CA 125 düzeyi yüksek olan her kadın yumurtalık kanseri demek değildir. CA 125 yüksekliği olmayan yumurtalık kanseri kadınlar da vardır. Başka birçok neden de CA 125’i yükseltebilir:

l Endometriyozis (rahim iç tabakasının batın duvarı, yumurtalığın üzeri vb. farklı yerlerde de bulunması)

l Pankreatit (pankreas yangısı)

l Gebelik

l Menstrüasyon (adet dönemi)

l Pelvise (batın alt kısmı) ait enfeksiyon hastalıkları

CA 125 yumurtalık kanseri tanısında belirleyici ve kesin tanıyı koydurucu bir test olarak kullanılamaz. CA 125, yumurtalık kanseri tedavisi ve sonrasında kullanılır. Yumurtalık kanseri nedeniyle kemoterapi gören kadınlarda CA 125 düzeyinin düşmesi tedaviye olumlu yanıt olarak değerlendirilir. Artış görülürse sorunun ilerlediği düşünülür.

Gece hipoglisemilerine dikkat edin

Şeker hastasıysanız, kan şekerindeki düşme gece boyunca da ortaya çıkabilir. Sizi uyandıracak şiddette değilse farkına varmayabilirsiniz. İhtiyaç duyabileceğiniz anlarda kullanmak üzere yatağınızın yanında bazı şekerli besinler bulundurun.

Sizi uyandırmayan bir hipoglisemi geçirirseniz, sabah kalktığınızda kendinizi çok yorgun hissedebilirsiniz. Hipoglisemi geçirdiğinizi anlamanın en iyi yolu, çoğu gece hipoglisemisinin meydana geldiği saat 02.00-03.00 arasında kan şekerine bakmanızdır.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Diyete başlayalı yaklaşık bir ay oldu ve gün içinde ya da gece beni rahatsız eden kramplar başladı. Vücudumda eksilen bir şeyler mi var yoksa eksik aldığım bir yiyecek mi söz konusu?

Krampların nedeni diyet mi

Yolda yürürken, yüzerken, bazen güzel bir güne başlayacağımız ümidi ile tam yataktan kalkarken, bir anda dayanılmaz bir ağrı ve hep aynı yakınma: "Off kramp girdi yine!"

Bir ya da birden fazla kas demetinde görülebilen; kısa, bazı durumlarda 10 dakikaya varan kasılmalara kramp adı verilir. Kas krampları genellikle yoğun egzersizler ve dinlenme pozisyonlarında ortaya çıkar. Bunun yanı sıra şeker hastaları, böbrek hastaları, kalp damar hastalığı olanlar ve gebeler de sıklıkla kramplardan şikayetçidir.

Bununla birlikte kas krampları diyet yaparken oluşabilecek beslenme hatalarından önemli ölçüde etkilenmektedir. Kas kramplarında mineraller önemli yer teşkil eder. Magnezyum, potasyum ve kalsiyum eksiklikleri kramplara zemin hazırlar. Vücutta oluşan sıvı kaybı sonucu ortaya çıkan mineral kaybına bağlı kramplar ise özellikle yaz aylarında sık karşılaşılan bir sorundur.

70 kg. ağırlığındaki bir kişinin ortalama günlük magnezyum ihtiyacı 300-400 mg, kalsiyum ihtiyacı ortalama 800-100 mg’dır. Kas kramplarındaki diğer önemli bir mineral olan potasyum gereksinmesi ise 3.5 g kadardır. Yeterli ve dengeli bir diyette magnezyumdan zengin badem, ceviz, fındık, tahıl grubu besinler, kalsiyumdan zengin süt ve ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler ve potasyumdan zengin kurubaklagiller, muz, şeftali ve kayısı gibi meyvelerin yer alması, kas kramplarını önemli ölçüde azaltmaktadır.

18 yaşında bir genç kızım. Kilo problemim var. Uzun süredir diyet yapıyorum, ayrıca günlük 6 km. yol yürüyorum. Yürüyüşe başlamadan önce de birçok bitkisel tedavi yoluna gittim ama hiç fayda etmedi. Bu yüzden psikolojim de bozuldu. Lahana çorbası haplarını kullanmayı düşünüyorum, zararı var mıdır?

Yanlış nerede

Uzun zamandır bu işle uğraşıyorsunuz ve sonuç alamıyorsunuz. O zaman nerede yanlış yaptığınızı bulun! Önce şu soruları cevaplayın:

1- Bir günde neler yiyorum?

2- Bütün besin gruplarından yararlanıyor muyum?

3- Yeteri kadar et, balık, tavuk, peynir, yumurta yiyor muyum?

4- Yeteri kadar sebze, salata, meyve yiyor muyum?

5- Yeteri kadar ekmek alıyor muyum?

6- Yeteri kadar sıvı alıyor muyum?

7- Bir günde ne kadar kalori alıyorum ve ne kadar enerji harcıyorum?

8- Ailemde diyabet, hipotiroid, metabolik sendrom var mı?

9- Hormonal sorunum olabilir mi?

Bunları cevaplandırmak için bir uzmandan yardım almalısınız. İlk başta kalori harcamanızı bularak işe başlayabilirsiniz. Bu sorunları çözmeden lahana çorbası denemelerine başlamanın da bir anlamı yok. Amacınız "sadece su atmak" ise hemen bir lahana hapı alabilirsiniz, zayıflamak için değil.
Yazarın Tüm Yazıları