Politikacıların hoşgörü zirvesi

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Devletin, hükümetin zirvesi Hacı Bektaş Veli'yi anma töreninde buluştu.

Söyledikleri önemliydi, herkesin hangi mezhepte, inançta olursa olsun birbirine tahammül etmesi gerektiği mesajını verdiler.

Ben, dünkü sözlerini küçük politik hırslar tuzağında unutup unutmayacaklarını merak ediyorum. Seçim meydanlarında cadı kazanını hoşgörüyle söndürüp söndürmeyeceklerini, en azından dünkü törenlere katılanların, izleyenlerin sınamasını istiyorum.

Söyledikleriyle yaptıkları arasında az benzerlik çok karşıtlık olan meslek erbabının başını politikacılar çekiyor.

Çünkü Hacı Bektaş Veli törenlerinde konuştuklarını, İslamiyeti, hoşgörüyü algılayışlarını uygulasalardı, felsefe mertebesine çıkarsalardı, Türkiyenin inanç çehresi değişik bir görüntü kazanırdı.

Tören günlerindeki konuşmaların, doğru ilkeler içeren cümlelerin, en önce kendi belleklerinde kalmasını dilerim. O konuşmaları yapanların hepsi, şimdiye kadar önemli mevkilerde bulundular, devleti yönettiler. Ancak hoşgörüsüzlük yüzünden dökülen kanları önleyemediler.

Belediye Başkanı Mustafa Özcivan, 'Kimse oy hesabıyla Hacı Bekteş'a gelmesin,' demiş. Eğer o hesap olmazsa, devletin zirvesini orada görebilir miydiniz, sayın başkan.

Alevî oylarının potansiyeli, herkesi birden hoşgörü havarisi kimliğine büründürüyor.

İslamiyet, Anadolu'da hoşgörülü bir kimlik kazandı. Kendinden önceki Anadolu kültürlerinin etkisiyle bu yeni sentez oluştu. Katı, bağnaz inanç tortularının yerini, tasavvuf aldı, İslam felsefesi yorumları zenginleştirdi.

Anadolu Müslümanlığı, İslamiyetin bu topraklara özgü kimliğinin özetidir. Bence bu konsept, şeriatın katılığını gideren fikrîve insanî bir rötuştur.

Türk Müslüman kavramı da; dinin algılanması, uygulanması, felsefeyle bağdaşması konusunda bizi başkalarından ayıran yandır.,

Anadolu Müslümanlığı, Hacı Bektaş Veli'nin yaşamdan gelen geniş düşünce platformunda şekillendi. Eflâkî Dede'nin Ariflerin Menkıbeleri kitabında, Hacı Bektaş Veli için şöyle bir cümle vardır:

‘Hacı Bektaş'ın marifetle dolu bir kalbi vardı, fakat Şeriat'a uymuyordu.’

Yukardaki tesbit, Türk Müslüman ve Anadolu Müslümanlığı ile Şeriat arasındaki farkı belirliyor.

*Ê*Ê*

1.Uluslararası Eren ve Evliyalar Kongresi'nde yaptığı konuşmada Bülent Ecevit'in söyledikleri bu tesbitin, yeni kavramın ayrıntılarını, felsefesini dile getiriyordu:

‘Eren ve evliyalar, Türk toplumuna hoşgörü aşılamışlardır. Bu da demokrasinin yolunu açmıştır. Eren ve evliyalarımızın bir çoğu halk ozanıdır. Eren kimliğini hak eden halk ozanları, Türk'ün islam anlayışında belirleyici olmuşlardır.’

Ecevit, İslam tasavvufunun öneminden, İslamiyete getirdiği Türklükten söz ediyor.

Anma töreni ile bu kongreyi birlikte düşündüğümüzde, yeni konseptin mezhepler arasındaki bağı kuracağını, dostluğu pekiştireceğini düşünebiliriz.

Hiç kuşkusuz bütün bu konuşmalar, törenler, bir arada yaşamanın, farklı düşünmenin, bir toplumun demokratik, çoğulcu anlayışının belirleyici unsurlarıdır.

Ancak hoşgörü, bir tarafın sürekli fedakârlığı anlamını taşımamalı.

*Ê*Ê*

BÖYLE günlerde söylenenleri, yazılanları gerçekten ilke edinirsek, hiç olmazsa zihnimizde bazı tahammülsüzlükleri giderebiliriz.













Yazarın Tüm Yazıları