Polis partisi hayırlı olsun!

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Türk devletinin temelinde iki harç yattığı söylenir: Harbiye ve Mülkiye.. İlki Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, ikincisi devletin yönetim kademesini besler.

Politik analizlerde Türk ordusu için ‘‘siyasi parti'' benzetmesi yapmak yaygın yaklaşımdır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda büyük emeği geçen Silahlı Kuvvetler rejim bekçiliğinden hiç taviz vermedi. Türk toplumunun ezici çoğunluğu ordunun cumhuriyetçi refleksini yadırgamadı. Askeri darbelere alkış tuttu, üniformalı anayasa bile yüzde 92'lik oy desteği buldu.

Türk Silahlı Kuvvetleri bu siyasi iklimde kaçınılmaz olarak parlamenter sistemin tek alternatifi haline geldi. En azından birkaç yıl öncesine kadar... Çünkü artık ordunun bu cephede ciddi bir rakibi var. Siyasi otorite boşluğunu fırsat bilen polis örgütü de kendi partisini kurdu.

Ve polis partisinin iki starı aynı gün medya aracılığıyla bayrak açtı.

Genelkurmay'a köstebek yerleştiren Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkan Vekili Bülent Orakoğlu ABD'den dönüşünde ‘‘Hodri meydan'' diyerek rest çekti. Bülent Orakoğlu'nun yardımcısı, Susurluk Komisyonu'na verdiği çarpıcı ifadeyle tanınan Hanefi Avcı aynı akşam TV ekranında meydan okudu.

***

İstihbaratçılar konuşmak değil, dinlemek için para alırlar. O yüzden konuştukları zaman iyi dinlemek ve satır aralarını iyi okumak gerekir.

Mesela Hanefi Avcı, 32'nci Gün programında Genelkurmay köstebeği konusunda bilgi verdikten sonra, sözü hemen Yeşil ve JİTEM arasındaki ilişkiye getirdi. Jandarma ve MİT'i açıkça hedef gösterdi.

Hanefi Avcı aynı analizi TBMM Susurluk Komisyonu'nda 4 Şubat 1997 tarihinde yaptı. Bu ifade üzerine Jandarma Komutanlığı iç soruşturma başlattı, sonuç alamadı.

MİT yazıyla İçişleri Bakanlığı'na başvurdu, Hanefi Avcı'nın ifadesini destekler nitelikte belge istedi. İçişleri Müsteşarı Teoman Ünüsan imzalı yazıyla, iddiaları destekler nitelikte belge bulunmadığı MİT'e resmen iletildi.

Jandarma Komutanı Orgeneral Teoman Koman, Hanefi Avcı için soruşturma istedi, MİT Kontr Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür dava açtı. Hanefi Avcı sesini çıkarmadı.

Ama Genelkurmay'da köstebek skandalı patlak verince, TV ekranına koştu, beş ay önceki ifadesini yineledi. Sanki, ‘‘Üstümüze gelmeyin, yoksa karışmam'' mesajını vermek ister gibiydi.

Nitekim Mehmet Ali Birand açıkça, ‘‘Neden ekrana çıkmayı kabul ettiniz?'' diye sorunca, bizce en dürüst yanıtını verdi:

- Kendimi ve arkadaşlarımı savunmak durumundaydım. Bundan sonra gelecek makam da beklemiyorum, kabul etmeyeceğimi açıkladım. 23 yıllık görevimde böyle hakaretlere maruz kalmamalıyım.

***

Hedefteki Adam Bülent Orakoğlu ABD'den dönerken uçak yolculuğunda Milliyet'ten Yasemin Çongar'ın sorularını yanıtladı. Gazetenin yorumuyla ‘‘savunmaktan çok sorgulayan ifadeler kullanmış''.

Orakoğlu ile Çongar arasında geçen şu diyalog çok ilginç:

‘‘Orakoğlu: Cumhurbaşkanı'na giden rapor nasıl olup da alt kademeye dönmüş, dışarı sızmıştır? Bunda kimin çıkarı vardır?

Çongar: Kimin çıkarı vardır?

Orakoğlu: Türk polisi bütün faili meçhul cinayetleri ortaya çıkaracak yetenektedir. Neden çıkarılmadığını düşünün...''

Evet birlikte düşünelim.

Demek ki aslında faili meçhullerin faili belli. En azından Bülent Orakoğlu biliyor, ama şimdilik söylemiyor.

***

İşin matrağı Türkiye'nin Amerikan tescilli politikacısı Tansu Çiller ile Asena kodlu Meral Akşener bu polisleri ‘‘kullandığını'' sanıyor.

Farkında değiller ki, polis partisi iktidara yürürken işine gelen hükümeti ‘‘kullanıyor'', askerle ölümüne güç kavgasına ortak ediyor.

O yüzden polisler konuşuyor, sözde siyasiler susuyor.

Yazarın Tüm Yazıları