Piyasalarda bir dönemin sonu mu?

Salih NEFTÇİ
Haberin Devamı

1995 yılından bu yana piyasalara yavaş yavaş yerleşen bir anlayış ve bunun sonucunda oluşmuş bir davranış tarzı sanırız yerini şimdi normal koşullara bırakıyor.

Geçiş dönemi ne kadar sürer, hangi çalkantılara yol açar, kesin bir şey söylemek zor.

Ama geçiş sancılı olacağa benziyor

Etkileri bu hafta daha iyi hissedilebilir.

ÜÇÜNCÜ YOL

Sona ermekte olan dönem 1995 yılı başında yüksek dozlu bir sıcak politikası ve Ankara'nın bankalara yaptığı bazı toplantılar sonunda başlamıştı.

O günlerde Hazine iç borcu döndürmekte zorlanıyordu.

Ya ciddi tedbirler alınacak, kemerler sıkılacak, yapısal reformlar başlatılacaktı; veya piyasalar kilitlenecekti.

Bir üçüncü yol bulundu.

KURALSIZLIK

Ne yapısal tedbirler alındı, ne piyasalar kilitlendi.

Hazine ve Merkez Bankası bankaları kapalı kapılar arkasında bir toplantıya çağırdılar.

...Toplantıdan önce piyasa tıkanmıştı. Toplantıdan sonraki ihalelere inanılmaz talepler geldi.

Ve piyasalarda iktisat kurallarının çiğnenme süreci başladı.

Yapısal reformlar veya kilitlenme ertelendi.

Zamanla piyasalarda risk kavramı kalmadı. (Çünkü, yapılanların arkasında bir çeşit Ankara teminatı vardı.)

Türkiye'nin iktisat kuralları dışında hareket eden ve ilelebet de edecek bir ekonomiye sahip olduğu düşüncesi gitgide yerleşmeye başladı.

KAZANILAN ZAMAN

Sonradan, RP yönetiminin baskısıyla ekonomide atılan bazı olumlu adımlar bu sürenin uzamasında yardımcı oldu.

Aralık-şubat arasında bono stokunu azaltıcı uygulamalara gidilmiş, aynı zamanda iç borçlanma da ciddi biçimde yavaşlatılmıştı. Daha sonra piyasaya sürülen TÜFEx'ler bilançoları biraz düzeltmişti. Ayrıca hükümet harcamaları da biraz kısabildi.

Bir nefes alma zamanı elde edildi.

Yeni ekonomi yönetimi bu ‘‘zamanı’’ kullanıp, seçimlere kadar gitmeyi deneyebilirdi.

Ama son zamlar, iç borçlanmaya geri dönüş ve yapılan açıklamalar şimdi bu dönemin kapanmasını gündeme getiriyor.

SANCILAR

Piyasaların kısa dönemdeki sancıları da burada.

Geçen iki yıl boyunca iktisat kurallarına ters hareket etmekle kurumlar bilançolarını bozdular. Belki tatsız gelişmeler geri atıldı. Siyasetçiler zaman kazandılar.

Ama bu, dediğimiz gibi bozulan bilançolar pahasına oldu.

Diğer bir deyimle, var olan sorunlara yenileri eklendi.

SONUÇ

Birçok kurum son iki yılda yaşananlara o kadar alışmış durumda ki, yeni dönemin ne anlama geldiği henüz tam olarak kavranmış değil.

Bu yavaş yavaş değişecek.

Peki ekonomi yönetimi bu arada bir geri adım atabilir mi?

Yapılan zamlar, iç borçlanma politikasındaki değişik ve tanık olduğumuz açıklamalardan sonra bu zor.

Yazarın Tüm Yazıları