Peki Monaco ne parası kullanıyor

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile Lefkoşa'daki rezidansında konuşuyoruz. Bu rezidans, her gidişimde bana nedense bir rahatlık ve huzur verir.

Basitlikle estetiği birleştiren bu bina, sanki Denktaş'ın gerçek eviymiş gibi bir his uyandırır.

Sıcak bir Kıbrıs günü.

Salonda Amerikalı üç profesör var. Biri Alaska'dan, öteki Oklahoma'dan, üçüncüsü de Washington'dan.

MADEM BAĞIMSIZSINIZ

Denktaş her zamanki Denktaş.

Konu KKTC'nin ekonomisine ve Kıbrıs parasına geliyor. Daha doğrusu, ‘‘KKTC bağımsız bir devletse, neden kendi parasına sahip değil? Neden Türkiye Cumhuriyeti'nin parasını kullanıyor?’’

Tuzak bir soru. Belki de haklı bir soru.

Denktaş'ın yüzüne bakıyorum. Hiç öyle köşeye sıkışmış bir siyasetçi hali yok.

Tam aksine rahat ve kendinden emin. Nitekim yanılmadığımı bana verdiği cevapla ispat ediyor:

‘‘Bu soruyu bana geçenlerde Fransız bir gazeteci de sordu. ‘Madem bağımsız bir devletsiniz, neden kendi paranız yok' diye sordu. Ben de ona şu cevabı verdim: ‘Monaco, Fransa'dan bağımsız bir prenslik. Orada ne parası kullanılıyor? Fransız Frangı değil mi?' Fransız gazeteci şaşırdı. ‘Ama Fransa'nın Monaco ile özel bir anlaşması var' dedi. Ben, bizim de Türkiye ile özel bir anlaşmamız var dedim.’’

Bu cevap, Denktaş'a istediği fırsatı vermiş.

‘‘Bizim de Türkiye ile özel bir anlaşmamız var’’ deyince, Fransız gazeteciye, ‘‘Şimdi anlıyorum’’ demek kalmış.

Denktaş'ın siyasi dehasını gösteren güzel bir cevap.

KKTC KAŞESİ

Ama KKTC'de Türk parası kullanılması ile ilgili sohbetimiz burada sona ermiyor. Denktaş gerisini de getiriyor:

‘‘KKTC parası konusunu devleti ilan ettiğimiz günlerde de konuştuk. Paramızı çıkaracaktık. O zaman Türkiye bize dedi ki, hem federasyon yapacağız diyorsunuz, hem de bir adım daha atacaksınız. İkincisi, ekonomi uzmanları, böyle bir adımın yaratacağı panik nedeniyle ekonomik rezervlerin daha da bozulabileceğini söyleyerek engellediler. Bir süre için engellenen bu şey bizi TL'ye bağladı. Peki, Türk parasının enflasyonu var bugün. Bu enflasyon devam edecek değil. Bu para güzelleşecek, iyileşecek. Kötü günleri birlikte geçirdik. Bundan sonra niye ayrılalım. Özellikle hedefimiz entegrasyon derken, ekonomik entegrasyon başta gelirken, bundan ayrılmanın önemi ne.’’

Denktaş bunları anlattıktan sonra önümüzdeki günlerle ilgili bir öneri getiriyor:

‘‘Bu gibi şeyler üzerinde fazla zaman sarf edeceğimize bürokratik engelleri ortadan kaldırmalıyız. Hem Türkiye, hem bizim açımızdan. Hükümet otursun, ticaret erbabıyla, sanayiciyle, nedir global problem bunu tespit etsin. Sonra içte nasıl rahatlık getireceğiz? Enflasyona dönük muhasebe niçin yapılmıyor? Kazanmadığı halde vergi alıyoruz. Bunu yaparken halkın üzerinde yapacağı etkileri düşünmek lazım. Öyle bir para kaçar ki ayarını bulamazsın. Türkiye'nin yapması gereken, ben bunu istedim demesi ve bunu uygulamasıdır. TL'nin üzerine kaşe vurulsun, KKTC'de geçerlidir diye. Hiç olmazsa bunlar yapılabilir. Trafiği sağa geçirelim dedik KKTC kurulduğunda. Halka bunu kabul ettiremedik.’’

BAĞIMSIZ GELECEK

Denktaş'a kritik bir soru daha soruyoruz.

‘‘KKTC'nin Türkiye'den bağımsız bir geleceği olabilir mi?’’

Cevap: ‘‘Olamaz efendim. Bunu herkesin görmesi lazım.’’

Denktaş, son dönemde Türkiye hükümeti ile ‘‘son derece iyi’’ ilişkiler içinde olduğunu söylüyor. Geçmişte yaşadığı bazı sıkıntıların giderildiğini ve Ankara ile arasından ‘‘su sızmadığını’’ vurguluyor.

Buna örnek olarak da Holbrooke'la yaptığı son görüşmeleri veriyor. ABD temsilcisi, Denktaş'la yaptığı görüşmeden sonra hemen Dışişleri Bakanı İsmail Cem'i arayıp, söylenen sözleri check etmek istemiş.

Ancak hem Ankara'dan hem Lefkoşa'dan aynı cevabı alınca, durumu anlamış.

Evet, Lefkoşa'da Denktaş'la yediğim yemekten sonra vardığım sonuç şu:

Ankara ile Lefkoşa tam anlamıyla ortak bir saat ayarına girmişler.

Ve aylardır söylenen ‘‘entegrasyon’’ süreci gerçekten başlamış.

Bundan sonrasını düşünmek, artık tek taraflı olarak AB'ye tam üyelik görüşmelerini başlatan Avrupa'ya kalmış.













Yazarın Tüm Yazıları