Pazartesi postası

AMAN DA AMAN

Aman da aman, benim uzun süredir yazılarını okuduğum Ayşe’m hamileymiş. Aman da aman, benim içi içine sığmayan Ayşe’m çok mutluymuş.

Peki biliyor muymuş benim güzel Ayşe’m, bundan sonra hep gecenin 3'ünde, 4'ünde kalkacakmış! Uykusuzluktan sürekli ortalıkta gözleri şiş şiş dolaşacakmış! Şaka bir yana, çok sevindim. Seni deli dolu ve seks delisi filan zannederdim ama bu tarafını öğrenmek hoşuma gitti. Bence iyi bir anne olacaksın. (Havva)

- Çok teşekkür ederim. Havva sana bir sorum var: Sence iyi bir annenin, seksi sevmemesi mi lazım? Ben hem seksi sevmeye devam edip hem de iyi bir anne olmaya çalışamaz mıyım? Bak, gözlerimin şiş olmasına razıyım!

TALYA MI EMİR Mİ?

Yaşasın! Senin hayatın da 180 derece değişecek. Artık doğumdan sonra yaşayacağın depresyonları, ağlama krizlerini ve çaresizilikleri de yazarsın. Yazarsın değil mi? Biz de okuruz, ‘‘Yanlız değiliz!’’ deriz. Cinsiyetini öğrendin ve bize söylemiyorsun, seni gidi seni! Henüz öğrenmediysen, www.kotabundi.com adresinden kız ya da erkek durumuna bir bak bakalım. E bu iyiliğimden sonra kız olursa adını Talya ya da Ceylin, erkek olursa da Emir koyarsın, tamam mı? (Melis)

- İsim önerilerine teşekkür ederim. Ama seni kıracağım ve o isimleri koymayacağım! Cinsiyetini de henüz bilmiyorum. Gerçi, benim dışımda herkes bu konuda bir fikir yürütüyor. Hayatımın değişeceği doğru, hep birlikte göreceğiz Melis. Öpüyorum.

BEBEĞİ DE YAZACAK MISIN?

Erkek arkadaşımın 2 kadına aşık olduğuna dair şüphelerim var. Birincisi tabii ki ben, ikincisi de sen! Kaderimi, istemeden de olsa benimle paylaşan bir kadının varlığı ve onun benden en az 10 yaş büyük olması haliyle sinirimi bozuyor. Bir de babam meselesi var tabii: Babam senin Robert Kolej'in bozduğu beyinlerden biri olduğunu düşünüyor. E tabii ki Robert'in beni de bozmuş olduğunu düşünüyor. Onu rahatsız eden özgür düşünebilme kapasitesi ve daha da fenası bunu yaşama uyarlayabilme cesareti. Bunların bir Türk kızına uygun olmadığı kanaatinde babam. Bu arada hamileymişsin, bugün kardeşimle çocuğunun neye benzeyeceğini tartışıyorduk. Dış görünüş olarak değil de, kişilik olarak. Hayatını nasıl yaşayacak acaba? Senin gibi ‘‘Ben Avrupa'yı trenle gezmeye gidiyorum’’ diyecek mi? Sen buna izin verebilecek misin? Acaba onu da yazacak mısın yazılarında? Düşünsene, tam ergenlik dönemine girmiş bir çocuğun var, kendisini yazdığını görüyor gazetede. Ben istemezdim annemin beni yazmasını. Neyse, en iyi temennilerimle. (Zeynep)

- Zeynep, benden erkek arkadaşının intikamını mı alıyorsun? Niye beni depresyona sokuyorsun! Öyle sorular sıralamışsın ki, ben de henüz bilmiyorum bunların cevabını. Zaten şaşkın ördek gibi dolanıyorum ortalıkta. Babana da söyle Robert Kolej mezunu değilim. Ama isterim tabii çocuğumun sırt çantasıya Avrupa'yı gezmesini. O da isterse tabii.

ANAHTARI ARIYORUM

Deminden beri Ayın Biri Kilisesi'nden aldığım anahtarı arıyorum. Geçen sene ‘‘Aşk dolu bir yuva’’ niyetiyle oradan bir anahtar almıştım. Yıllar yılı gerçek aşkı aramış olan ben, sonunda o aşkı buldum! Dahası, yuvamı kurdum. Vazgeçemem dediğim İstanbul'u, yaklaşık 3 ay içerisinde -her şeyimi dağıtıp, satarak, banka hasaplarımı kapatarak- terk ettim. Aşkımın yanına New York'a geldim. Hamilelik haberin sayesinde anahtarı hatırladım. Bulmalıyım onu. İstanbul'a gittiğimde iade etmeli ve bir tane daha almalıyım. Deli gibi istediğimiz bebeğimiz için. (Zuhal)

- Zuhal, tehlikeli sularda gezinmeye başladığımızı sen de hissediyor musun? Ne senin aşkını bulman ne de benim hamile kalmam, Ayın Biri Kilisesi'ye direkt alakalı! Tamam biz inandık oldu ama bu oraya her adak adamaya gidenin dileği gerçekleşecek anlamına gelmiyor. Bakın arkadaşlar, sonra İMÇ Çarşısı'nın oradaki esnaftan şikayet geliyor: ‘‘Bu kiliseyi yazıyorsunuz, ayın birinde burada trafik kilit oluyor, hayatımız kararıyor!’’ diye.

KIZ, KIZ!

İnşallah kızın kısmeti ve güzellikleriyle gelir! Dilerim kız olur. Ama olacak. Ben öyle hissediyorum. (Melike)

- Teşekkür ederim de... Ben henüz bir şey hissetmiyorum!

BEN HİSSEDİYORUM ERKEK!

Cinsiyeti büyük ihtimalle erkek. Erkektir erkek, ben hissediyorum! Size de zaten erkek evlat yakışır. Sizi çok seviyorum ve karnınızdaki erkek delikanlıya dikkat edin diyorum. (Muhsin)

- Teşekkür ederim de... Ben henüz bir şey hissetmiyorum.

TIRNAK YEME

Çok tebrikler, hemen sadede geliyorum: Bildiğim kadarıyla siz de tırnaklarınızı yiyordunuz. Hálá devam ediyor musunuz bilmiyorum ama sizi uyarmak istiyorum. Kızım bana bana baka tırnaklarını yemeye başladı. Şimdi ben 3 yıldır yemiyorum, o yiyor. Vazgeçiremiyorum. Başımı duvarlara vuruyorum. (Yakut)

- Uyardığınız iyi oldu, sağ olun var olun. Sigarayı bırakan tırnak yemeyi de bırakabilir mi acaba?

BEN DUYARLI KOCA

Eşim Serap, Ayın Biri Kilisesi'nin nerede olduğunu sormamı istedi. Lütfen yardımcı yardımcı olun. (Duyarlı koca)

- Olurum ama korkuyorum. Peki fısıldıyorum: Unkapanı'ndaki Su kemerlerinin orada İstanbul Manifaturacılar Çarşısı var. Onun arkasına düşüyor. Sorarlarsa, ben tarif etmedim tamam mı?
Yazarın Tüm Yazıları