Ozan Çolakoğlu’nun 01 konseri notları

İşte konserden en dip detaylar...

* Konser alanını dolduranlar çoğunlukla Tarkan hayranıydı. Nitekim ünlü şarkıcı sahnede görünür görünmez ortalık çığlık çığlığa inledi. Tarkan’ın sakalı uzamıştı, dişleri bembeyazdı, enerjisi yüksekti.  
* Çolakoğlu için yapılan fütüristik DJ kabininin Arena’nın tepesinden aşağıya doğru indirilmesi ve ilk başta ekrana verilen “haydi kop kop” tadındaki klip gayet şıktı. Konser başlangıcı iyiydi yani... Finalde de bu tatta, sürpriz bir şeyler bekledik ama olmadı. Ajda Pekkan’la Tarkan’ın beraber sahne alması ya da albüme katkıda bulunan tüm şarkıcıların sahneye toplu halde çıkıp bir şarkı söylemesi hoş olabilirdi. Galiba kimse kimseyi böyle bir şeye ikna edemedi. 
* Sertab Erener’in ayaklarının altına taktığı bir mekanizma sayesinde sahnede zıp zıp zıplaması zekiceydi. “Dım dım dım” şarkısına da gayet uymuştu. “Şuh-i Sertab”dan “Hop hop Sertab”a geçiş yaptı o gece kendisi. 
* Sertab’ın “Dım Dım Dım” şarkısını seven de oldu “Nil Karaibrahimgil söyleseydi daha iyiydi” diye hiç sevmeyip burun kıvıran da...
* İstisnasız sevilen iki şarkı ise belliydi: Tarkan ve Gülşen’in seslendirdiği şarkılar...
* Gülşen’in Angelina Jolie zayıflığı dikkat çekiciydi. Bir ara karın kaslarına ve kaburgalarına bakıp “Vay be!” olduk. Ha bir de, “keşke daha renkli bir şeyler giyseymiş” diye düşündük. Tamamen siyahlar içindeydi. Bir tek pelerine tam, yani on iki puan verdim. 
* Sezen Aksu’nun kendisi yoktu, ama Buddha Bar serisinin üçüncüsünde yer alan meşhur “Secret Love”a Meral Okay’la yazdığı sözlerle Sezen’leşen “Gizli Aşk” şarkısı, bir klip aracılığıyla seyircilere dinletildi. Sözlerdeki şu laf cidden çok güzeldi: “Bir içim bir deniz çekiliyor.”
* Ve bir playback azizliği! Göksel’in “Acıyor” şarkısının orta yerinde müzik zart diye gitti. Göksel hiç bozuntuya vermedi ve şarkıyı canlı okumaya başladı seyirciyle beraber.
Elbette bu konserin baştan sona playback olduğunu bilerek/hissederek gelmişti herkes.
Ama playback’in bile kesintiye uğramış olması ne olursa olsun seyirci nezdinde pek hoş değildi.
* Ajda Pekkan “Yakar Geçerim”i söylerken bir ara alev alacak sandım. Çünkü arkasındaki dansçılar ellerindeki ateşlerle oynayıp duruyorlardı koreograf icabı...

Bir üçlü olarak: İzel Çelik Ercan Üçü de ayrı dünyaların insanı.

Onları doksanlarda bir araya getiren ya şartlardı ya arkadaşlık ya da hepsi birden, bilinmez. Sonradan ayrıldılar ve herkes kendi solo yoluna gitti. İyi de oldu. Daha başarılı oldular. Çünkü bir üçlü olarak bir arada fena halde uyumsuzdular: Ses, renk, tat, duygu bakımından...
Cuma gecesi Beyaz Şov vesilesiyle yeniden bir araya geldiler.
Muhtemelen şimdi bir albüm yapacaklarmış. İzel’e değil de, Çelik ve Ercan’a yarayacaktır bu albüm kuşkusuz.

Nasıl geçti habersiz hafta sonu

* İstanbul’u Madonna partileri sardı. Her yerden Madonna partisi pörtlüyor. En iyi parti ise cuma gecesi Love’da yapıldı. Çünkü baştan sona DJ Can, Madonna hitleri çaldı. Araya başka hiçbir şey girmeden...
* Meksika’dayken bana “Karınca yumurtası yemeden dönme” diyordu. Hayır, tabii ki muhteşem önerisini gerçekleştiremedim, ama dönüşte yaş pastasını afiyetle yedim.
Gazeteci Çınar Oskay’dan bahsediyorum.
Yeni yaşı şerefine arkadaşı Sinan Öncel’in evinde verdiği doğum günü partisi çok konuşuldu Oskay’ın.�

Madonna kürtaj konusunda bir şey söyler mi

Tel Aviv konserinin açılışında Madonna uzun bir konuşma yaptı.
Turnesine neden İsrail’den başladığı anlatan... Ve özetle, “Ortadoğu’da barış olmazsa dünyada barış olmaz” dedi Madonna.
Aynı konuşmanın bir benzerini İstanbul konserinde de yapacaktır kuşkusuz.
Belki konuşmasının arasına -eğer Türkiye gündeminden başlıkları takip ediyorsa- kürtajı da sıkıştırır ve bu konuda mesaj verir, kim bilir?
Şayet böyle bir şey olursa Paul Auster olayında olduğu gibi Başbakan’la Madonna arasında global bir polemik yaşanabileceği pek de kehanet olmaz herhalde.