Öyle bir kriz yaÅŸanıyor ki, IMF bile tahmin yapamıyor

IMF ve Dünya Bankası’nın raporları, bütün dünya çapında yakından izlenir, referans olarak kabul görür.

Haberin Devamı

Ben de yıllardır iÅŸ ve ekonomi gazetecisi olarak bu raporlardan yararlanır, dergilerimde kullanırım. Ancak, son dönemde görülüyor ki, bu raporlar, dünya ekonomisini okumakta, geleceÄŸi tahmin etmekte çok zorlanıyor. IMF’nin son 7 ayda yayınladığı her rapor, bir öncekinde ne ölçüde ciddi tahmin kaymaları olduÄŸunu ortaya koyuyor.Â

Daha önce ‘Uzmanlar Ne Diyor’ (What Experts Say) adlı kitaptan söz etmiştim. Kitapta her alana yönelik tahminlere, bunların bir süre sonra ne kadar anlamsız olduğu bilgisiyle yer veriliyor. Ekonomiyle ilgili bölüm, krizleri tahminde, büyük ekonomist ve dev kuruluşların yanılgıları sıralanıyor. Örneğin, bu bölümde, ‘bu bir kriz değil’ tahminini, ‘büyük bir durgunluğun’ izlediği bilgisi veriliyor./images/100/0x0/55eb3395f018fbb8f8b1f0ad

IMF de zorlanıyorsa!

Aslında tahminler, olağandışı gelişmeler ve dönüşmeler sırasında zorlaşıyor. Televizyon, telefon gibi teknolojik icatlarda da yanılmalar olmuştu. Benzer yanılmalar, sıra dışı ekonomik olaylarda da kendini gösteriyor. Şimdi öyle bir dönemden geçiyoruz. Gerçekten de tahmini zor bu dönem, IMF gibi kurumları da zorluyor.

Sadece 7 ay önce dünyanın, 2009’da yüzde 3.9 oranında büyüyeceğini öngören kurum, yeni yayınlanan Dünya Ekonomik Görünümü raporunda bu oranı yüzde 0.5’e çekti.

IMF’nin tahminlerini özetleyerek tabloya aldım. Bu tabloyu iyi okumak lazım. Büyük krizin hangi coğrafyalara, ne hız ve sürede etki yaptığını çok iyi ortaya koyuyor.

Benim gördüğüm kadarıyla en büyük darbeyi, Temmuz ayında yüzde 7.3 büyüyeceği öngörülen, ancak şimdi yüzde 0.7 küçüleceği tahmin edilen Rusya almış. Benzer olmasa bile büyük bir gerileme Türkiye’nin de içinde olduğu gelişmekte olan ülkelerde de var. Ancak, IMF’nin en son raporunda Türkiye’ye ait tahmin yok. Bir öncekinde Türkiye’ye yönelik son tahmini 3 düzeyindeydi. Yeni rakamları da sanıyorum yakında açıklanır, öğreniriz. Ona da yukarıda yazdığım öngörü zorluğu çerçevesinde bakmak gerekecek.

Otomobil bayilerini ne bekliyor?

Dünyada yaşanan büyük krizden en büyük zararı otomobil sektörü görüyor. Geçenlerde Anadolu’da büyük bayileri olan bir işadamı ile konuştum. ‘Satışlar yüzde 50 geriledi. Ayakta durmakta zorlanıyoruz. Bazı arkadaşları çıkardık, yine çıkarabiliriz’ demişti.

Benzer değerlendirmeleri İstanbul’dan Ardahan’a her yerde duymak mümkün. Hatta bırakın Ardahan’ı, Amerika’nın dört bir yanındaki otomobil bayilerinden aynı sesler geliyor. ABD’nin ulusal gazetelerinde sık sık bu haberleri okumak mümkün. ‘Ulusal Otomobil Bayileri Derneği (The National Automobile Dealers Association), ‘Ölmek yok, ayakta kalacağız’ toplantıları düzenliyor, üyelerini ayakta tutmaya çalışıyor.

Çünkü, ABD’de son 26 yılın en kötü dönemi yaşanıyor. 2007’de 16 milyon olan satışlar, 2008’de 13.2 milyona geriledi. 2009 ise daha kötü başladı. Bu tablo, ABD’deki 20 bin civarındaki bayileri ‘uçurumun’ kenarına getirmiş durumda. Geçen yıl 900 bayi kapanmış. Şimdi Chrysler, Ford ve GM gibi devler, bayi kapatma kararı alıyor, bazı bayiler de zarar nedeniyle kapanıyor. Örneğin, Chrysler, 3 bin 300 bayiden 287’sini, GM ise 6 bin 721 bayiden 401’ini kapatacağın açıkladı. NADA, 2 bine yakın bayinin işini kaybedeceğini düşünüyor.

Türkiye’de de işler kötü

Son 5 yılda her sektörde olduğu gibi otomobilde de kar marjları daralıyordu. Renault Genel Müdürü İbrahim Aybar’dan bir toplantıda dinlemiştim. Bayilerin karının sadece yüzde 1’inin yeni araç satışından geldiğini söylemişti. Yüzde 90’ı servisten, kalanı da ikinci elden geliyor. Şimdi krizle birlikte kar falan kalmadı. Bayiler ayakta kalmakta zorlanıyor.

Hepsi bu değil. Türkiye’deki şirketler de bayi sayısını azaltıp, verim artırma yoluna gidiyorlar. Bu da bazı bayilerin işlerini kaybetmesine neden oluyor.

Tahminler, Türkiye’de 1300 civarında bayi olduğu yolunda… 2008, önceki yılın kötü gitmesi nedeniyle iyi geçiyordu ki, Ekim ayında kriz patladı. Bayilerin önemli bölümü, sınırlı büyüme ile yılı kapattılar. 2009 ise tam durgunluk içinde gidiyor. Sadece yeni araç değil, ikinci el de bitik durumda. Servis gelirlerinde de daralma var. Bu da bayilerin ayakta kalmasını zorlaştırıyor. Üstelik bazı bayiler, büyümenin heyecanı ile dev binalar, gösterişli showroomlar açmışlardı. Umarım, alınacak önlemlerle bayiler bu süreci hasarsız atlatırlar.

Haberin Devamı

Turripoptis Nutricula, şirketler için neden önemli?

‘Turripoptis Nutricula’ adını belki de hiç duymamışsınızdır… Ben de yeni duydum. Bu bir denizanası… İlginç olan yanını ise Panama’da kurulu Smitsonian Tropikal Araştırmalar Enstitüsü'nden Dr. Maria Miglietta çıkarmış. Ona göre, bu sıra dışı canlı, ‘kendi hücrelerini yenileme’ özelliğine sahip. Bu özelliği de olun ‘ölümsüz’ kılıyor.

‘Turripoptis Nutricula, sadece diğer deniz canlıları tarafından yenildiği zaman ölüyor. Onun dışında sonsuza kadar yaşıyor. Dr. Miglietta, şimdi işi gücü bırakmış, hücre yenilemenin nasıl gerçekleştiğini bulmaya odaklanmış.

Şirketlere önemli mesaj

Hafta içinde bir grup yönetici ile sohbette, uzun yaşayan şirketlerin sırlarını konuşmuştuk. Bu yazıyı okuyunca o sohbet aklıma geldi. Çünkü, dünyada ‘insanlar ölümlü’, şirketlerin önemli bölümü de ‘ölümlü’… Az sayıda 800, 600, 500 yıl yaşayan şirket var. Bunu ortalama şirket ömrünün Batı’da 12 yıla kadar düşmesinden görüyoruz.

‘Ölümlü’ ve ‘Ölümsüzleri’ karşılaştırdığımda, işin sırrının ‘Turripoptis Nutricula’da yattığını görüyorum. Çünkü, en uzun yaşayan şirketler de, ‘genlerini’, ‘hücrelerini’ yenileyenlerden oluşuyor. Bazıları üretim alanlarını, bazıları iş modellerini, bazıları da organizasyonlarını değiştirip, geleceklerini yeniden yaratıyorlar… Şimdi böyle bir değişim ve dönüşüm dönemindeyiz. Kriz, bu tür ‘hücre ve gen’ yenilemeleri için fırsatlar sunar. O nedenle ‘eskisi gibi para kazanamıyoruz’ ya da ‘kapanma noktasındayız’ diyenlere, ‘Turripoptis Nutricula’nın özelliklerini hatırlatırım.

 

Yazarın Tüm Yazıları