ÖSS, stres ve yoga üzerine (2)

Dünyanın tek yoga üniversitesinin uluslararası koordinatörü N. V Raghuram, ÖSS öğrencilerinin sınav korkusuna yönelik 1,5 saatlik bir konuşma yaptı.

Kafanızı çok karıştırmak istemem, ama okumanızda fayda var. En azından sınava giderken zihin açıcı şeker yanında okuduklarınızdan bir bölümünü götürseniz bile işe yarayacaktır!

Bazı notlarla başlayalım:

Kampüsümüze her yıl 2 bin genç geliyor. Onlar için pek çok program hazırlıyoruz. Türk gençleriyle birlikte olmaktan çok mutluyum. Çünkü kültür farklı olabilir, ama korku aynı; uygulama farklı olabilir, ama endişe aynı; sınav konuları farklı olabilir, ama sınav korkusu aynı!

Freud, insanlığın temel sorununu libido olarak görür, ama Hint felsefesi korkunun temel sorun olduğunu söyler. Herkes korkar. Sürekli çözümler aranmasına rağmen dünyada korkular azalmıyor, çoğalıyor. Çocukluğumuzdan beri bize korku aşılanmış. Yaramazlık yapınca polise ya da doktora verilmekle korkutuluyoruz. Kendimizi şartlandırıyoruz ve bu, psikolojimizi oluşturuyor. Sürekli kendimizi savunuyoruz. Oysa doğada hiçbir varlık, güven içinde yaşamamasına rağmen böyle değil! Oysa insanoğlu ne yiyeceğini, nerede yaşayacağını biliyor. İnsanın düşmanıysa, yine kendisi! Onun için yapılması gereken en önemli şey, insanın aklına korku salmamak.

Korkunun orada olmadığına dair bir farkındalık geliştirelim. Sorgulama süreci, bizi, kendimize tanıtır. İnsanlar dışındaki varlıklar içgüdüleriyle yaşarlar. Düşmanlarını da içgüdüleriyle tanırlar. Ama insanoğlu böyle değil. Bir çocuk ateşe dokunmak istiyorsa, dokunsun. Çocuğun sorgulama ruhunu yok etmeyin, engellemeyin. Onu, her davranışı için onay bekler hale getirmeyin. Nasıl yaptığı, sonucun ne olduğu önemli değil; önemli olan sorgulama ruhuyla hareket etmesi.

Kendi doğamız, mutluluktur. Ama bunu unuttuğumuz için peşinden koşuyoruz! Birinin bizi mutlu etmesini istiyoruz; oysa mutluluk içimizde!

Peki niye mutlu değiliz? Sürekli mutluluğu arıyoruz? Çünkü doğamızı unuttuk. Rahat olmamız gerekirken çok gerginiz. Sürekli endişeliyiz. Bunun en güzel örneği; çocuklardır. Çocuklar, çok mutlu yaşarlar. Çünkü hiçbir şartlanmaları yoktur. Zaman, yavaş akar. Oysa büyükleri onları şartlandırır; zaman da hızla akmaya başlar.

Unutmamak lazım ki eğitim sistemi, sizin ne bildiğinizle değil, kaç aldığınızla ilgili! Doğamıza geri dönebilirsek sevgi dolu olduğumuzu ve doğamızda rekabetin olmadığını görürüz. Bugüne kadar çalıştınız. Artık sınav korkunuzu bir tarafa koyun. Dış dünya için sınava girin. Ama içinize dokunmaya çalışın. İşte yoga, meditasyon bunun için.

Korkunun bir sebebi de güven eksikliği. İçsel güveni getirmede yoga önemli rol oynar. Yogaya göre biz, ‘konuşabilen yaşam güçleri’yiz; ayrıca zihnimiz ve aklımız var.

Akciğerlerimizin 1/6’ini; kalbimizin 1/8’ini ve beynimizin yüzde 5’ini kullanıyoruz! İçimizde çok büyük bir güç, bir hazine var. Bunu öğretecek bir sistemde eğitim almıyoruz. Dikkatimiz ve aklımız hep dışarıda. Çünkü dışarıda çeşitlilik, bizimse küçük amaçlarımız var. Oysa bunlar mutlak değil; fazla ciddiye almayın. İçinize dönün. Dış dünya ancak sizi böler. Güç, korkuyu yok eder.

Fiziksel egzersizle yoga arasındaki farkı anlamak için şunu sorun: Aklınız orada mı? Yoksa başka bir yerde mi? Çünkü ancak beden ve akıl bir araya gelince içsel güç oluşur ve korku orada olmaz.

Bilinmeyenden korkarız. Korkunun sebebi, bilgi eksikliğidir. Onun için odak noktamız korkularımız değil, bilgi olmalıdır! Korkulması gereken tek şey, cehalettir. Bu yüzden hayat boyu öğrenci olmalıyız. Hint felsefesi, ‘Bilgi, ışıktır; bilgisizlik, karanlıktır’ der.

Yoganın temeli, sevgi ve şefkattir. Bunun için:

1. Korkunuzu değil, sorgulama ruhunuzu geliştirin.

2. Bilinmeyen alanlarda korkarsınız, dağılırsınız. Oysa odaklanmalısınız. Bunun için de yavaşlamalısınız; zihin sakinliğine kavuşmalı ve rahatlamalısınız.

3. Korkuyla savaşmayın, bilgiyi arayın.

4. Bilgi size, kibir değil, alçakgönüllülük getirmeli.

5. Nerede sevgi varsa, orada alçakgönüllülük vardır.

Unutmamalı ki yaşam, bir çabalama değil, zevk veren bir yolculuktur. Uyum içinde yapılan bir yolculuktur. Oysa modern yaşam bunu tersine çevirdi.

N.V Raghuram diyor ki...

Neden her geçen gün yeni bir yoga çeşidi çıkıyor; o da mı tüketim toplumunun bir getirisi?

Aslen dört çeşit yoga var. Raja yoga; Karma yoga; Bhakti yoga ve Jnana yoga. Her biri çok eski ve çok geniş. Oysa yoga eğitmenleri bunların bir bölümünü alıp sahipleniyorlar ve de isimlerini veriyorlar.

Bu, yoganın mantığına ters değil mi?

Kesinlikle! Uyumu bozan bir hareket. Bunun için öncelikle yoga felsefesini, sonra tekniklerini öğretiyoruz. Yoga Üniversitesi’ni bu yüzden kurduk. Benim yogam senin yogandan iyi, düşüncesinin temelinde de korku ve kişisel güvensizlik yatıyor.

Sürekli dünyayı dolaşıyorsunuz. Son yıllarda yogaya ve Doğu felsefesine olan ilgi neden arttı?

Kültürler ve renkler farklı olabilir, ancak herkesin kalbi aynı! Ve bütün kalpler orjinlerine dönmek istiyor. Yoga buna yardım ediyor, dolayısıyla popülerleşiyor. 15 yıl önce yoga deyince insanlar korkardı. Şimdiyse korkmak yerine, kabullenip merak ediyorlar. Onun için yoga adıyla yapılanlara karşı çıkmam. Zamanla, insanlar faydasını gördükçe yogayı hayatlarının bir parçası haline getirecekler bence. Ve bu, 15-20 yıl içinde olacak.

Yoga ve sağlık iç içe, öyle değil mi?

Hint felsefesine göre, sağlık, bizim doğamızdır; hastalıksa doğamıza aykırıdır. Yoga, bize sakinlik ve huzur; yani sağlığımızı verir. Bu yüzden benim yapmam gereken, hastalığınızla uğraşmak yerine sağlığınızı geliştirmektir. Bu yüzden biz Hindistan’da, hastane değil, sağlık evi deriz.

Hangi hastalıklara yoga terapisiyle çare bulunabilir?

Örneğin, kalbiniz hastaysa yogayla gerginliğinizi azaltabilir, tansiyonunuzu düşürebilirsiniz. Ayrıca astım, baş ağrısı, tansiyon, sırt ağrısı, yeme bozukluğu, sinir hastalıkları gibi hastalıkların tedavisinde yardımcı oluyoruz.

İş adamları için stres yönetimi eğitimi veriyorsunuz. Nasıl bir eğitim bu?

Bütün stresler ciddiye almaya değer değildir! Streslerin yüzde 70’i gereksiz kategorisindedir. Önemli olan ayırt edebilmektir. Canınızı sıkan bir şeyi unutursanız kendinizi ferah hissedersiniz. Biz, bunu bir teknikle öğretiyoruz. Günde 10 kez iş yerinde, trafikte saçmasapan stresler yaşayabilir ve bu teknikle kurtulabiliriz.

Tekniğinizi biraz anlatır mısınız; işimize yarayabilir!

Kendinizi stres altında hissettiğiniz an, avuçlarınızı sıkın, gözlerinizi sımsıkı kapatın, nefesinizi tutun ve bütün vücudunuzu sıkın. Kan basıncınız kısa zamanda normale dönecektir.
Bilgi için: yogamerkezi.com

Yenilik...Yenilik...

Plato Film’den yoga DVD’si!

‘Yoga’nın amacı, hayatı değiştirmek değildir’ görüşünün sahibi Godfrey Devereux ile yoga yapmak ve yogayı önyargısız, en yalın ve en faydacı şekliyle öğrenmek ister misiniz? Nerede? Evinizde!

Nasıl?
Plato Film, Godfrey Devereux’nun Türk öğrencisi Zeynep Aksoy’un hocalığında yogayı evlerimizin içine kadar getiriyor.

Yönetmenliğini ve yapımcılığını Sinan Çetin’in eşi Rebekka Haas’ın yaptığı ‘Godfrey Devereux Öğrencisiyle Yoga’ adlı DVD 10 Haziran’da tüm kitapçılarda ve grossmarketlerde satışa sunulacak!
Edinin efendim...

Kadınlara sabah sporu

Hafta içi her sabah 08.00’de Kanal D’de yayınlanan Nivea Dünyası programında, ekranın dinamik yüzleri Gamze Saygı ve Ali Tınaz, kadınlara spor yaptırıyor, güzellik bakım ve sağlık bilgileri veriyor.

Gamze seni 1995 Türkiye ikinci güzeli olarak tanıdık. Şimdi de Nivea Dünyası’nda sunuculuk yapıyorsun. Bu projeye ne zaman başladın?

Nivea Dünyası aslında üç yıllık bir proje. Program, ilk 2 yıl 15’er dakikalık bölümler halinde yayınlanıyordu. Önceleri amaç bayanlara ekran karşısında spor yaptırmaktı. Bayanlardan gelen yoğun istek üzerine içeriği genişletildi ve bugünkü halini aldı. Artık programın içerisinde her kadının güzellik, bakım ve sağlıklı bir yaşam için günlük yaşamında yapması gerekenlere dair çok yararlı ipuçları veren bölümlerimiz de var. Ben de Şubat ayından beri programın sunuculuğunu yapıyorum.

Ali, sen Biri Bizi Gözetliyor eviyle tanındın. Genelde BBG’de sevilenler şarkıcı olmak için çalışıyorlar. Nivea Dünyası projesinde yer alman nasıl oldu?

Evet, doğru. Genelde hepsi kaset yapıyorlar. BBG’nin tanınmamda rolü gerçekten büyük ancak ben zaten o yarışmaya katılmadan önce de fitness hocalığı yapıyordum. Sporcu olmam da göz önüne alınarak, bu proje için bana teklif geldiğinde oldukça heyecanlandım. Tam benim yeteneklerime ve geçmiş deneyimlerime uygun bir projeydi ve ben de seve seve kabul ettim. Nivea Dünyası üç yıldır sürüyor ve bu benim üçüncü yılım. Bu yıl programın içeriği genişletildi ve süresi uzatıldı. Ben de her sabah 10 dakika kadınların güne sağlıklı başlaması için onlarla spor yapıyorum.

Programın yeni içeriği hakkında bilgi verir misiniz?

Gamze:
İlk iki yıl programda bayanlara ekran karşısında spor yaptırıp, beslenme önerileri veriliyordu. Şubat ayında Ali ile birlikte başladığımız programımızda, ‘Ali ile Sabah Jimnastiği’, ‘Nivea’dan öneriler’, ‘Ünlüler ile güzellik üzerine röportajlar’ gibi bir çok yeni bölüm var.

Bu bölümlerde hanımlara hem spor yaptırıyoruz hem de sağlık, güzellik ve bakım konusunda uzmanlardan öneriler veriyoruz.

Kadınların program hakkındaki düşünceleri neler?

Gamze:
Gerek çağrı merkezimize bilgi almak amacıyla gelen telefonlar olsun, gerek kadınların bizlerle birebir kurduğu diyaloglar, bize yapmak istediğimizi başardığımızı ve gerçekten yararlı olabildiğimizi gösteriyor. İzleyiciden gelen tepkiler çok olumlu ve bu bizi çok mutlu ediyor. Geçen gün Bağdat Caddesi’nde alışveriş yaparken orta yaşlı bir hanım yanıma yaklaştı ve her sabah programımızı izlediğini ve bizim önerilerimiz ve Ali’nin her sabah yaptırdığı spor sayesinde kısa sürede 6 kilo verdiğini, söyledi.

Ali: ‘Nivea Dünyası’ aslında sadece bir TV programından ibaret değil. Bu kadınların sağlıklı, güzel ve mutlu bir yaşam sürmeleri için onlara yol göstermeyi amaçlayan kapsamlı bir proje. Örneğin, geçen sene İzmir, Antalya ve İstanbul’da 6.000 kişiyle hep beraber spor yaptık. Atmosfer çok eğlenceliydi. Bu kadar çok kişi hep birlikte spor yapmak gerçekten çok keyifliydi...
Yazarın Tüm Yazıları