Orman yangını riski var

Yağışsız ve sıcak bir döneme giriyoruz. Temmuz ortasına kadar sıcaklık düşmeyecek. Yurdun büyük kısmında güneş var. Sıcak hava beraberinde bir risk de getiriyor: Orman yangını.

Temmuz sıcak geliyor. Yağışsız ve sıcak bir döneme giriyoruz, en azından bu ayın 13-14’üne kadar sıcaklık düşmeyecek ve ayın yaklaşık 10-12’sine kadar etkili bir yağış da olmayacak. Yurdun büyük kısmında güneş var, sıcaklık artıyor diyoruz ama beraberinde bir risk de geliyor, ‘Orman yangını’. Geçtiğimiz haftalarda, Basra Körfezi’nden esen rüzgarların önümüzdeki günlerde havaları biraz kurutacağına değinmiştim. İşte Basra Körfezi’nin sıcak ve kuru havası batı bölgelere kadar ulaşıyor. Nem oranı bugünlerde hayli düşük, özellikle Ege ve Akdeniz’de. Bir de sert rüzgarlar ve sıcak hava var. İşte orman yangınının 3 ana yakıtı. Lütfen bu haftasonuna dikkat edelim, risk çok fazla. Neyse güzel bir haftasonu, tadını çıkartalım.

*

Havayı idareli kullanmıyoruz. Sonucunda da küresel ısınma ile ilgili felaket senaryolarını gerçeğe dönüştürmeye git gide yaklaşıyoruz. Eğer havaya böyle davranmaya devam edersek, bazılarımızı içinde barındırmayacak duruma gelecek. Belirli zamanlarda dünya sıcak ya da soğuk dönemler yaşıyor. Bunun dünyanın genel yaşantısında olan bir durum olduğuna hep değiniyoruz. Dünyanın çağlar geçtikçe yaşadığı ve büyük etkileri olan ısınma- soğunmaların nedeni astronomik. Son dönemde dünyayı buzul çağından çıkartabilecek seviyedeki ısınmanın nedeni ise tabii ki astronomik değil, yani dünyanın ve evrenin hareketlerinden kaynaklanmıyor. Bunun nedenlerinin başında insanoğlunun yeryüzeyini bozması, ormanları yok etmesi ve fosil yakıtlar ile atmosferin kimyasal yapısını bozması. Kimyasal yapının bozulması dolaylı olarak ısınma farklılıklarına, sera etkisine, sonucunda da küresel ısınmaya yol açıyor. Amerikalı bilim adamı Dr. Ruddiman’ın ilginç bir araştırması var. Roma döneminde bulaşıcı hastalıkların insanları tarım yapmaktan uzak tuttuğunu ve Avrupa’nın üçte birinin vebadan öldüğünü, aynı dönemde Amerika’da çiçek hastalığının tarım alanlarını yok ettiğini, binlerce yerlinin öldüğünü iddia ediyor. Bu iddia neyi ortaya koyuyor? İnsan sayısının azalması ve toprakla uğraşılmaması, yeşil alanların artışını sağladı ve ormanların artışı sera etkisinin verdiği zararı o dönemde telafi etti. Dr. Ruddiman’ın iddiası şu: Küresel ısınma nedeni ile oluşan yağışlar ve ekosistemdeki canlanma yeşil alanları artıracak ve geçmişte olduğu gibi sera etkisinin oluşturduğu etkileri belki telafi edecek ya da geri çevirecek. Ama bu senaryonun oluşması durumunda ortaya vahim bir tablo çıkıyor ki, Roma dönemindeki sera etkisinin telafisi ya da geri dönüşü öncesinde, toprağa ve dolayısı ile havaya müdahale eden insan sayısı, salgın hastalıklar ile aniden ciddi oranlarda azalmıştı. Yani havayı, atmosferi paylaşan, dolayısı ile kullanan ve kirleten insan sayısı azaldı. Bu senaryoya göre bu gidişin durması belki de çok büyük kayıplar sonucunda oluşabilecek. Bazen bu kadar meteorolojik ve tarihsel araştırma boşa mı demekten kendimi alamıyorum. Zira meteorolojik alarmlar kulaklarımızı sağır edecek düzeyde çalarken, biz yeni yeni küresel ısınmaya neden olan gazların atmosfere yayılmasına kısıtlama getiren Kyoto’yu kabul etmeye yanaşıyoruz. Yanaşıyoruz diyorum, zira en büyük sera gazı kaynağı ABD hálá protokoleevet demiş değil.
Yazarın Tüm Yazıları