O.J. Simpson nasıl yırtmıştı

BİRAZ hafızamızı zorlayalım.O.J. Simpson o cinayet davasından nasıl yırtmıştı?

Sadece Amerika değil, neredeyse bütün dünya onun katil olduğuna emindi.

Buna rağmen nasıl oldu da beraat etti?

Hatırlamayanlara kısaca özetleyeyim.

O.J. Simpson davasında polis, karısının öldürüldüğü odada Simpson’ın kan izlerini buldu. Polisler, Simpson’ın karısını bıçaklarken elini kestiğini düşünüyordu.

Ancak bu delil üç gün sonra bulunmuştu. Avukatlar bu zaafı iyi değerlendirdi.

Kan analizlerinin yapıldığı Los Angeles Polis Departmanı ile FBI kimya laboratuvarlarının delil zincirine uymadığını, analizlerde titiz davranmadığını kanıtladılar.

Bazı analiz sonuçları bilgisayardan silinmişti ve Simpson’dan alınan 0.2 mililitrelik kan örneğinin nereye harcandığı kanıtlanamamıştı.

Çünkü her iki laboratuvar da akredite değildi.

Bu nedenle DNA kanıtlarına rağmen deliller hukuka uygun sayılmadı ve Simpson beraat etti.

Amerika’da, gözaltına alınışı sırasında, yüzüne hakları okunmadığı için beraat eden çok suçlu vardır.

* * *

Şahidim, Bugün Gazetesi yazarı Gülay Göktürk’tür.

"Şemdinli" davasıyla ilgili görüşlerimi eleştiren bir yazı yazmıştı.

O gün kendisini arayıp şöyle demiştim:

"Savcılık aşamasında ve olay yeri incelemesinde öyle hatalar yapıldı ki, korkarım bu hatalar yüzünden kurtulacaklar."

Dediğim çıktı ve Yargıtay, 39 yıl hapse mahkûm olan sanıklar hakkındaki kararı bozdu.

Hangi nedenle mi bozdu: "Eksik soruşturma..."

Şimdi itibarlı hukukçular aynı uyarıyı yapıyorlar.

Mesela, Sami Selçuk.

Mesela, eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi üyesi Rıza Türmen.

Her ikisi de aynı şeyi söylüyor.

Bu davanın yürütülmesinde vahim hatalar yapılıyor.

İnsanlar somut kanıtlar olmadan gözaltına alınıyor, davayla ilgisi bulunmayan bilgiler dosyalara konuluyor.

Polis aramalarında en basit kurallara dikkat edilmiyor.

Bilgi kirlenmesi yaratılıyor.

Çetelerle ilgisi bulunmayan insanların adları, özel hayatları sanki suçmuş gibi ortaya saçılıyor.

Korkum yine şudur:

Hatalarda ısrar edilirse, gerçek suçlular da bundan yararlanır.

* * *

Son günlerde olumlu bazı gelişmeler gözlenmeye başladı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dünkü çıkışı son derece önemlidir.

Bu konuda konuşan herkesi uyarıyor.

Yargıyı ve hukuku etkilemeye çalışanları uyarıyor.

Suçsuz insanları, suçu kanıtlanmamış zanlıları suçluymuş gibi sunanları uyarıyor.

Düşüncesizce yayın yapan özel televizyonları ve gazeteleri uyarıyor.

Ama aynı zamanda, "Resmi yayın kuruluşları da dikkat etmelidir" diyerek, Tuncay Güney rezaletini yapan TRT’yi de uyarıyor.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bugün Ahmet Hakan’a söyledikleri de önemli.

Baykal, kanıtlarıyla ortaya konmuş çeteleşme faillerinin üzerine gidilmesini en açık ifadeyle dile getiriyor.

Çetelerin temizlenmesine tam destek vereceklerini söylüyor.

Genelkurmay da, kirli işlere karışmış eski ve muvazzaf üyelerin üzerine kararlı şekilde gidileceği işaretini verdi.

* * *

Nazlı Ilıcak’a, fikren karşı olduğum konularda bile hep büyük saygı duydum.

Onun gazeteci olarak mücadeleciliğini ilgiyle izledim.

"Mahalle baskısı"nın her türlüsüne karşı çıkma cesareti olan bir yazardır.

Dünkü yazısında o da bu dava etrafında insanlar üzerinde korku ve sindirme havası yaratılması tehlikesine dikkati çekiyordu.

Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye’yi yoran çetelerin üzerine daha geniş bir konsensüsle gitmenin yolları açılıyor.

Bir devlet böyle bir konsensüsle temizlenebilir, bir dava bu yolla herkesin gözünde meşruiyet kazanır.



DÜZELTME

Önceki günkü yazımda bir yanlışlık yapmış ve "Buraya Yahudiler ve Ermeniler giremez" pankartının Orhangazi’de taşındığını yazmışım. Oysa söz konusu pankart, Osmangazi Kültür Dernekleri Başkanı tarafından taşınmış. Bu hatadan dolayı özür dilerim.
Yazarın Tüm Yazıları