Nedim hakkında öğrenmek istediğiniz her şey

EĞER hem günlük bir gazetede muhabir olarak çalışan, hem de TV’de yayımlanan yüksek reytingli bir haber programında ekrana çıkan bir gazetecinin nasıl çalıştığını merak ediyorsanız, Odatv iddianamesinin eklerinde yer alan 22 numaralı klasöre göz atmanızı öneririm.

Bu klasörde tam 7 aya yakın bir süredir Silivri’de tutuklu olan Nedim Şener’in 23 Mayıs 2009-20 Kasım 2009 tarihleri arasında mahkeme izniyle dinlemeye alınmış olan telefon konuşmalarından 266 ayrı kaydın tutanakları yer alıyor. Buna ek olarak tutuklanmasından kısa bir süre öncesine ait 5 kayıt daha var.

HABER KAYNAKLARI AFİŞE EDİLİYOR

Bu konuşmaları okuduğunuzda Şener’in haber kaynaklarının kimlikleri hakkında çok şey öğreniyorsunuz. Bu gazeteci, haber almak için kimleri arıyor, kimlerden rapor istiyor, kimlerle istişare ediyor, ayrıca hangi kişiler kendisini bilgilendirmek için arıyorlar gibi birçok sorunun yanıtını buluyorsunuz.

Tutanaklar ilerledikçe, Şener’i yakından tanımaya başlıyor, zihninin nasıl çalıştığını, hangi konuları kafasına taktığını hakkında da bilgi sahibi oluyorsunuz. Bu çerçevede kendisinin özellikle Hrant Dink davasının seyriyle ne kadar yakından ilgili olduğunu, Emniyet örgütünü konu alan soruşturmaların seyrini nasıl izlediğini, Emniyet içindeki gruplaşmalar hakkındaki hangi değerlendirmeleri yaptığını bir çırpıda öğreniyorsunuz.

Tutanakları okurken bir günü onunla birlikte yaşıyorsunuz. Örneğin NTV’den arayıp kendisini telefonla canlı yayına soktuklarında, televizyona söyledikleri tam zabıt olarak yer alıyor tapelerde.

Onu arayanları da yakından tanıyorsunuz. Ödül aldığında kutlamak için arayanlar, bir haber sormak için arayanlar ya da yalnızca “merhaba” demek için arayanlar da var. Hepsi dinleme ağına takılmış.

O HATUNLAR KİM?

Konuşmaların en renkli bölümü meslektaşlar arasında geçenler. Bu çerçevede yalnızca Nedim Şener değil onunla konuşan üçüncü şahısları da muhtelif özellikleriyle daha yakından tanıyor, örneğin Çorlulu Yalçın Bayer’in Tekirdağ köftesi için “işe yaramaz” anlamına gelen sözler sarf edip “Asıl Balkan köftesi yiyeceksin oğlum” dediğini öğreniyorsunuz.

Hollanda Büyükelçisi’nin Dink cinayetiyle ilgili kendisine bilgi almaya gelmesinden tutun, avukatı Şehnaz Doğan Yüzer’in kendisine bir klasör göndermesine, dönemin MHP Milletvekili Deniz Bölükbaşı’yı Arena programına davet edişine kadar her ayrıntı var bu tutanaklarda.

Ama bütün kayıtların en çarpıcı gerçeği, Şener’in aslında kendisinin de dinlendiğini bilerek telefonda konuşuyor olması. Galiba en renkli kayıt 6 Haziran 2009 tarihinde arkadaşı Çetin Alkan ile Bodrum Akyarlar’da birlikte tatil yapma planlarını konuştukları görüşmeye ait. Şener telefonu kaparken “Konuşalım hatunlarla” deyince, Alkan “Tamam tamam” diye karşılık veriyor.

Bir sonraki tutanak Şener’in telefonu kapar kapamaz yeniden Alkan’ı aradığını gösteriyor ve şu diyaloğu aktarıyor:
“Çetin Alkan: ... (anlaşılmadı)
Nedim Şener: Telefonu dinleyenler için arıyordum, ha hatunlar dedim yanlış anlamasınlar, yani eşlerimiz...
Çetin: Tamam, bay bay...”
Şener, en çok meslektaşlarıyla konuşuyor. Arena’da birlikte program yaptığı Uğur Dündar’la tam 39 konuşması yer alıyor. Cüneyt Özdemir’le 7, Yalçın Bayer’le 4 konuşması var. Haluk Şahin, Yavuz Baydar, Sedat Ergin, Nail Güreli, Belma Akçura ve Erbil Tuşalp de dinlemeye takılan gazeteciler arasında.
Bu arada tapelerde ciddi hatalar da var. Örneğin, Yalçın Bayer’le yapılan konuşmaların çoğunun karşısına “diğer şahıs” olarak Yalçın Doğan diye yazılmış.

AYIKLAMA YAPILMAYINCA

Dün günümün önemli bir bölümünü artık kamuoyuna açık bilgi haline gelmiş olan bu kayıtları okuyarak geçirdim. Okuduklarım içinde Şener’in Odatv davasında kendisi gibi sanık olan kişilerle yaptığı, dolayısıyla delil niteliği taşıyabilecek bazı konuşmalar da vardı ama ayıklama yapılmadan iddianameye eklenen 271 tutanağın büyük bir bölümünün soruşturmayla bir ilgisi olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Peki benim bir vatandaş olarak bir başka vatandaşın özel hayatına ait bir alana bu şekilde girebilmeye hakkım var mı?

TC Anayasası bu ülkenin vatandaşı Nedim Şener’in haberleşme hürriyetini ve özel hayatının dokunulmazlığını korumuyor mu?

Zaten yaklaşık 7 aydır özgürlüğünden yoksun bırakılmış olan bir insanın, bu yetmezmiş gibi bu kez de bütün hayatının teşhir edilmesinde -hukuktan vazgeçtik- en azından vicdanla ilgili bir sorun yok mu?
Yazarın Tüm Yazıları