Nafakaya bütçe ayarı

YARGITAY, anlaşmalı boşanmada nafakaya "bütçe ayarına" vize verdi.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, anlaşmalı boşanmalarda tarafların özgür iradeleriyle yaptıkları sözleşmeye dayanarak bağlanan nafaka miktarının, değişen ekonomik koşullar karşısında azaltılabileceğine hükmetti. Kararda, "Ödeme güçlüğüne düşen nafaka yükümlüsünün (eski koca) ekonomik durumunun incelenerek, sonucuna göre nafaka miktarının yeniden belirlenmesi gerekir" denildi.

Bu karar bana mail atıp, "Artık çalışamıyorum, gelirim düştü, sadece emekli maaşım var. Eski karıma ödediğim 1500 YTL’lik nafakanın yeniden belirlenmesi için dava açabilir miyim" diye soran erkek okurum Mehmet D’nin sorusunun tam yanıtı. Okurum da örnek karardaki gibi mahkemeye başvurarak, nafaka miktarının değişen ekonomik koşullarına göre yeniden belirlenmesini isteyebilir. Bakın örnek karar şöyle alındı:

EMEKLİ OLDU NAFAKAYI ÖDEYEMEZ HALE GELDİ

İstanbul’da O.T adlı koca 1992’de karısından şiddetli geçimsizlik nedeniyle anlaşarak boşandı. Hazırlanan protokolde, karısına aylık 750 Alman Markı nafaka ödemeyi de kabul etti. Sözleşmeye dayalı nafakayı 10 yıl düzenli ödeyen O.T emekliye ayrılınca, ekonomik durumu bozuldu ve ödeme güçlüğüne düştü.

Eski koca O.T mahkemeye başvurarak, anlaşmalı boşanmadan kaynaklanan nafakanın kaldırılmasını istedi. Mahkeme, nafaka miktarının tarafların hür iradeleriyle belirlenip protokole bağlandığını, azaltılması veya kaldırılmasının, dürüstlük, iyi niyet ve doğruluk kuralıyla bağdaşmayacağını gerekçe göstererek, talebi reddetti.

YARGITAY KOCAYI HAKLI BULDU

Yargıtay temyizde, tarafların ekonomik koşullarının önemli ölçüde değişmesi durumunda, sözleşmeye dayalı nafaka yükümlülüğünün de değişebileceğine hükmetti. Kararda özetle şöyle denildi:

"Sözleşme koşulları, beklenmeyen gelişmeler nedeniyle taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, hakimin sözleşmeye müdahalesi gündeme gelebilir. Tarafların mali durumunun değişmesi iradın arttırılması veya azaltılmasını gerektirebilir. Örneğin alacaklının yoksulluğu azalmış veya ortadan kalkmış ya da borçlunun gelir durumu kötüleşmiştir. Somut olayda, nafaka yükümlüsü davacının boşanma sonrasında emekli olduğu ve gelirinin azaldığı iddia edilerek nafakanın kaldırılması istenmiştir. Bu durumda, nafaka yükümlüsü davacının ekonomik durumunun gerçekten bozulup bozulmadığı ya da ciddi oranda ödeme güçlüğü ve geçim sıkıntısı doğuracak şekilde azalıp azalmadığı ile nafaka alacaklısı davalının düzenli, güvenceli görevi nedeniyle gelir sahibi olup olmadığı araştırılmadan karar verilemez. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları tüm delillerle birlikte incelenip, sonuca göre hüküm kurulması gerekir."

ZENGİN ÇOCUK DA ÖDEYECEK

Aynı dairenin nafaka ile ilgili yeni ve ilginç bir kararı daha var. Bu karar ise zengin çocuklara, yardım etmedikleri takdirde yoksulluğa düşecek olan anne, baba gibi yakın aile bireylerine "yardım nafakası" ödeme yükümlülüğü getiriyor. Kredi borçları yüzünden emekli maaşına haciz konan 70 yaşındaki babaya zengin oğlunun "yardım nafakası" ödemesi gerektiğine hükmeden karar ise şöyle alındı:

OĞLUNA NAFAKA DAVASI AÇTI

Baba, bankalara olan kredi kartı borcu yüzünden SSK’dan aldığı emekli aylığının haczedildiğini, aylık gelirinin 225 YTL olduğunu, yüksek gelir sahibi ve refah içerisindeki oğlundan kendisine aylık 2 bin 250 YTL, halen 7. sınıf öğrencisi olan küçük oğlu için de 750 YTL yardım nafakası bağlanması için dava açtı. Davalı oğul, babasının dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanmak suçlarından dolayı mahkum olduğunu, İstanbul Defterdarlığı’na başvurarak kendisini ihbar ettiğini, ölümle tehdit ve hakaret suçlarından yargılandığını, yanında çalışan hizmetçisinden evlilik dışı çocuğu olduğunu ve bu nedenlerle yardım nafakası isteyemeyeceğini savundu.

MAHKEME REDDETTİ YARGITAY BOZDU

Mahkeme, taraflar arasındaki aile bağlarının, babanın kusuru ile ortadan kalktığını, davacı babanın, oğlunu ölümle tehdit suçunu işlediği iddiasıyla yargılandığını ve aile bağlarının temelinden sarsıldığına dikkat çekti. Mahkeme, aile birliğinin sağladığı hak ve yükümlülüklerin ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Temyizde kararı bozan ve oğlunun babaya "yardım nafakası" ödemesi gerektiğine hükmetti. Bu karar özetle şöyle:

"Medeni Kanun’un 336. maddesi uyarınca, korunmaya muhtaç kişilerin bakımı bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. Bu kurumlar, yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlarından isteyebilir. Yasanın bu hükmü de gözetildiğinde, nafaka yükümlülüğünün yasanın emrettiği ve özellikle refah içerisinde olan altsoy (oğul) için kaçınılmaz bir yükümlülük olduğu görülmektedir.

Yardım nafakası, zarurete düşen hısmın yaşamını sürdürebilmesi için zorunlu yardım isteğidir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Yardım nafakasının koşulları objektiftir ve bu koşulların gerçekleşmesi halinde nafaka borcu doğmaktadır.

Aileye karşı vazifelerini ağır surette ihmal edenlerin, nafaka isteyemeyeceği Medeni kanun’un 510. maddesi uyarınca kabul edilmektedir. Uygulamada, aile bağlarının temelinden sarsılması halinde nafaka yükümlülüğünün ortadan kalkacağı kabul edilmektedir.

Davacı 70 yaşlarında, nafaka yükümlüsü oğul refah içerisindedir. Aile bağları babanın kusuru ile zayıflamıştır. Ne var ki, Medeni Kanun’un 2. maddesindeki dürüstlük kuralı, bu koşullarda davalı oğlun nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldıran bir neden olarak kabul edilmemelidir. Oğlun, yardıma muhtaç duruma gelmiş olan babasına karşı asgari yaşama giderlerini karşılama borcu, dürüstlük kuralı gereği ortadan kaldırılamaz. Aksini gerektirir. Zira, altsoyun (oğlun) üstsoya (babaya) karşı yardım yükümlülüğü ile üstsoyun altsoya karşı olan yardım yükümlülüğünün ahlaki, geleneksel ve toplumsal nedenleri farklıdır."

Yazarın Tüm Yazıları