Müzeler Haftası’nda aynı yakınmalar

18-24 MAYIS tarihleri arasında Müzeler Haftası kutlanır. Kutlanır dediğim de bilhassa ülkemiz için lafın gelişi...

Bizdeki tablo genellikle şöyle çizilir; genellikle bir kurumun dertlerini, sorunlarını o kurumu ilgilendiren haftada konuşur sonra o dosyayı rafa kaldırırız.

Aradan bir yıl geçer ve raftan indirdiğimiz dosyayı yeniden masamızın üzerine koyarız ve yeni sorunları ilave eder, bir sonraki yıl için raftaki yerine geri bırakırız.

Genellikle çözümsüzlükler listesi artar, bunların eksildiği ne yazık ki görülmez.

Bu genel tablo içerisinde, özel müzelerin açılması beni elbette sevindiriyor.

Yeni özel ve vakıf müzelerinin açılması, hem müze ziyaretçisinin artmasını hem de ülkemizin ve dünyanın önemli sanatçılarını daha iyi tanımamızı sağlar.

Ayrıca toplu sergiler, karma sergiler, retrospektif sergileri bizi sanat tarihi konusunda da derinlemesine bilgi sahibi yapar.

Aynı zamanda yayımlanan kataloglar, serginin kalıcılığını da artırdığı gibi, içinde yer alan yazılarla ilgi duyduğumuz sanatçıyı gerek kuramsal açıdan, gerekse yaşantı açısından daha eksiksiz anlamamızı sağlıyor.

Bunun yanı sıra müzeler başka işlevleri de yerine getiriyorlar.

Her yeni sergi süresince, o koleksiyonla, o sanatçıyla, akımla ilgili söyleşiler, sempozyumlar, paneller ve film gösterimleri müzelerin çalışmalarını daha kapsamlı hale getiriyor.

Bilhassa film gösterimleri ve çocuklar için düzenlenen öğretici çalışmalar özel müzelerin toplumsal görevlerini de eksiksiz olarak yerine getirdiğini gösteriyor.

RESİM VE HEYKEL MÜZESİNİN DURUMU

BEŞİKTAŞ’TAKİ Resim ve Heykel Müzesi hâlâ yeni ve ihtiyacını karşılayabilecek bir binaya kavuşamadı. O bina, sahip olduğu eşsiz koleksiyonun sergilenmesi açısından yetersiz ve bulunduğu konum dolayısıyla rahatlıkla ziyaret edilebilir bir müze olmaktan uzaklaştı ne yazık ki.

1700’e yakın resim ve heykelin çok küçük bir bölümü sergilenebiliyor.

Geçenlerde bir söyleşi için Aydın Üniversitesi’ne gitmiştim. Eski dostum ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin’le müzenin durumunu konuştuk.

Dönemin bakanı Abdüllâtif Şener, müzenin damının onarımı için 3 trilyona yakın ödenek çıkarmıştı. Bunun haricinde de devlet ve hükümet Resim ve Heykel Müzesi’ne herhangi bir yatırım yapmadı.

Devletin, hükümetin bu müzeye bu kadar ilgisiz kalmasını anlamıyorum. Üstelik hemen yanı başında çalışma ofisleri varken... Yapılması gereken sadece o binanın onarılması değil, yeni bir Resim ve Heykel Müzesi binası yapılması şart.

* * *

İSTANBUL’un bir Modern Sanat Müzesi’ne bir de Kent Müzesi’ne ihtiyacı olduğunu bilmeyen yok.
Konuşuluyor, yazılıyor ama bir türlü gerçekleştirilemiyor.
Avrupa Kültür Başkenti olduğumuz yıl umutlanmıştım ama, ne yazık ki bırakın müzeyi, eksik olanlar içerisinde bir tane kültür mekânı yapılmadı. Müzelerin yanı sıra, yeni bir kütüphane, yeni bir konser salonu da İstanbul’a kazandırılmadı. Modern Sanat Müzesi ve Kent Müzesi olmayan bir İstanbul, benim için çok üzücü bir kimliğe sahiptir.
Başka iki müze için çalışmalar ne aşamada, durum ne âlemde hiç bilemiyorum. Daha önce defalarca sözünü ettiğim, Edebiyat Müzesi ile Müzik Müzesi’nden söz ediyorum. Anadolu’daki müzelerin ve müzecilerin derin dertleri yazılmakla bitmez.

* * *

DİLERİM hiç olmazsa Müzeler Haftası’nda müzeleri gezelim ve önemlerini anlayalım.
Yazarın Tüm Yazıları