Müzakereye doğru

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Yavuz hırsız evsahibini bastırır diye buna denir, Yugoslav hükümeti önceki akşam yaptığı açıklamada ‘NATO tehdidine karşı’ BM Güvenlik Konseyi'ne başvuracağını duyurdu. Miloseviç zeytinyağı gibi yine üste çıkmaya çabaladı.

Kuşkusuz, Çetnik başı New York örgütünü harekete geçirdiği takdirde Moskova'nın bir kez daha kendisine yardımcı olacağını hesaplıyor.

Çünkü, Kosova taraflarını cumartesi günü Paris'in Rambouillet banliyösünde başlayacak müzakerelere çağıran ‘Uluslararası Temas Grubu’ndaki varlığına rağmen Rusya Belgrad'ı kollamaya devam ediyor. Sırpların sırtını sıvazlıyor.

Dolayısıyla, Slobodan Miloseviç hem ‘Slav dayanışmasını’ sürdürmeye, hem de çağrıya ileteceği cevaba kadar manevra marjını genişletmeye çalışıyor.

* * *

SÖZ konusu müzakerelere katılacağını bugüne kadar bir tek ılımlı Arnavut lider İbrahim Rugova açıkladı. Ne var ki Rugova zemin yitiriyor.

Buna karşılık, rüzgarı pupadan alan ayrılıkçı ‘Kosova Kurtuluş Ordusu’ yanıtın ‘önümüzdeki günlerde geleceğini’ duyurmakla yetindi Angajmana girmedi.

Belgrad'ın kararı ise yarın toplanacak Yugoslav meclisinde belli olacak.

Fakat bu belirsiz ortama rağmen, bana sorarsanız, kendilerini ağırdan satsalar bile gerek Sırplar, gerek Arnavut ‘aşırılar’ nihayetinde Rambouillet görüşmelerine gidecek ve aynı masa etrafında pazarlığa oturacaklar.

Zira, uluslarası camia işi bu defa sıkı tuttuğu ve Bosna türü bir tragedyanın Kosovo'da da tekrarlanmasına göz yummayacağı izlenimini veriyor.

Nitekim, ‘Temas Grubu’na ek olarak, müdahale ihtimaline karşı NATO'nun askeri hazırlıkları bitirmiş olması ve İttifak Genel Sekreteri Solona'nın dün taraflara ‘son şans’ çağrısı yapması yukarıdaki varsayımı güçlendiriyor.

‘Sopanın inmesi’ olasılığı ‘havuç politikası’nın şansını arttırıyor.

* * *

ŞÜPHESİZ, tüm arbedeye rağmen yine de şimdiye dek Kosova'da Sbrenica türü bir katliamın gerçekleşmemesine şükredeceksek, bunu biraz Bosna günahlarının kefaretini ödeyen Avrupa'nın Çetniklere taviz vermeye yanaşmamasına borçluyuz.

AB ülkeleri uluslararası camianın ezici çoğunluğu gibi Yugoslavya'nın yeni bir bölünmesine karşı olsalar bile bu kez Belgrad önünde teslim olmadılar.

NATO değneğini kullanarak Miloseviç'in çok ileriye gitmesini önlediler.

Ancak, bugünkü durum Avrupa'yla ABD arasındaki ikilemi, bilhassa da Kuzey Atlantik Paktı'na yüklenen role ilişkin çelişkiyi ortadan kaldırmıyor.

Eski Kıta başkentleri NATO'nun askeri yönünü ön plana çıkartarak Batı İttifakı'nın BM ve ‘Temas Grubu’ kararları doğrultusunda harekete geçebileceği tezini işlerken, bunun Moskova vetosunu baştan kabullenmek anlamına geleceğini öne süren Washington Brüksel Örgütü'nün bağımsız davranmasını istiyor.

Öte yandan, Kosova'ya kara birliklerinin de gönderilmesi gerekeceğini öne süren Avrupa devletlerine Birleşik Amerika, kendisinin Irak'tan alışık olduğu ‘cerrahi’ hava müdaheleleriyle yetinileceği cevabını veriyor.

Tabii Slobodan Miloseviç de Atlantik'in iki yakası arasındaki bu çelişkileri Rusya faktörüne ek bir kart olarak kullanmak için fırsat kolluyor.

* * *

NE var ki, baştan belirttiğim gibi, yavuz hırsız davranan Çetnik başı istediği kadar evsahibini bastırmaya ve zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışşın, bu defa pabuç pahalıdır ve Kosova'da Bosna'nın tekrarına izin verilmeyecektir.

Rambouillet görüşmelerinde sonuç alındı ne âlâ, sorun tarafların onayıyla masa başında çözümlenecektir. En azından belirli bir süre sükunet inecektir.

Yok alınmadı, Miloseviç sakın Arnavutları da Boşnaklar gibi kıtır kıtır kesmeye yeltenmesin, Sırp lider Kosova'da ‘etnik temizlik’ yapamayacaktır.

Önümüzdeki hafta ve aylar da bu varsayımları doğrulayacaktır...



Yazarın Tüm Yazıları