Müsamere

Çikolata fiyatlarının indirilmesine dair bir soruya; "Bence indirilmesin, öyle olursa ben daha çok yerim" diye yanıt veren dombili bir çocuktan bahsediyoruz, anlayınız artık... Ki bendeniz artık o noktada ellerimi kaldırıp "Teslim!" dedim...

Bu yıl 23 Nisan, Allah için ’müsamere’den yana pek bereketli geçti. O gün hükümetin adayının Abdullah Gül olduğu henüz açıklanmamış; bir müsameredir, gitti...

Geçen yıl TBMM kürsüsüne çıkıp ideolojik söylemin kulağına su kaçıran, askerlik çağına gelmiş kazık kadar imam hatiplinin yarattığı infial de sağolsun, bu sene baştan-bakanlarımızın koltuklarına nispeten ’çocuk’ yaşta elemanlar oturtuldu.

Oturtuldu oturtulmasına da...

Hani bir zamanlar, mahsusçuktan 10 dakkalığına o makama gelen çocuklar, klişe de olsa, ne bileyim, kardeşlikti, barıştı, hayat bayram olsundu filan, en azından çocuk saflığında, düzlüğünde bir şeyler söylerlerdi.

Bu yıl, Başbakan, kabine ve cumhurun muhtemel reisiyle istikbaldeki ilişkisinin provasını yapmak için fırsat bilmiş olacak, koltuğuna bir vantrilog kuklası oturtmayı tercih etti.

Erdoğan’ın, "Şimdi ben başbakanlıktan vazgeçiyorum ve yerimi sizlerin seçmiş olduğu yeni, güçlü, dirayetli başbakana bırakıyorum." cümlesiyle takdim ettiği mıgırdan ’yeni, güçlü, dirayetli’ başbakan Kamil Karaca’nın ’performans’ı dehşetengizdi...

DUDAKTAN SUFLELER

Hadi kardeşimizin 11 yaşında bir sabi olduğu hálde, yaşıtlarından "değerli çocuklarımız" diye bahsetmesini; elindeki káğıttan okuduğu "BİZLER aldığımız emaneti SİZLERE teslim ederken, geleceğin güçlü Türkiye’sini hazırlamalıyız" benzeri cümlelerle role ’haddinden fazla’ girmiş olmasını falan bir kenara koyalım...

Fakat bir sinirsek tonda, Başbakan’dan aldığı, dudaktan kulağa suflelerle Erdoğan’cılık oynadığı bölüm var ya, resmen ekranın camından içeri ellerimi uzatıp çocuğun her iki kulağına birden asılmak istedim.

Meselá, Küçük Adam’ın yine Erdoğan’ın ’sahiplenici’ üslubunu taklit ederek "Sayın basın mensuplarımmm" diye hitap ettiği gazeteciler, "Efendim, cumhurbaşkanı kim olacak?" diye soruyor: "Bu kadar sabrettiniz, iki gün daha sabredin. Her zaman verdiğim cevabı yine veriyorum, zamanı geldiğinde göreceğiz."

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik; "Bana talimatınız var mı?" diye çanak tutuyor: "Eğitimle ilgili her şeyi yolunda görüyorum. Siz her şeyin en iyisini bilirsiniz."

Abdullah Gül; "Bu Irak’ta n’apıcaz?" şeklinde bir şirinlik şey ediyor: "Sayın Dışişleri Bakanım, lütfen 23 Nisan’la ilgili soru sorunuz. Bu sorunun muhatabı ben değilim; bu soruyu Genelkurmay Başkanı’na yöneltebilirsiniz." (Gül zaten aldığı yanıttan memnun; "Esas soru bu zaten" diyor.)

ÇİKOLATA FİYATI

Bunun üzerine Başbakan, elemana ne demesi gerektiğini hatırlatıyor: "Hem 23 Nisan’da barışı konuşalım, savaşı değil." Bizimki tabii ki yine papağan gibi Erdoğan’ın sözlerini tekrarlıyor.

Çikolata fiyatlarının indirilmesine dair bir soruya; "Bence indirilmesin, öyle olursa ben daha çok yerim" diye yanıt veren dombili bir çocuktan bahsediyoruz, anlayınız artık... Ki bendeniz artık o noktada ellerimi kaldırıp "Teslim!" dedim...

"Milli Eğitim Bakanımız’a büyük bir alkış rica ediyorum" demeler... Bilmem neler...

Maşallah, temkinine kurban AKP, bacak kadar çocuktan gelmesi muhtemel muhalefete karşı bile önlemini o biçim alıyor. Bravo demeli...

AKP’li vekil olacak çocuğun gelişi, 23 Nisan’dan belli... Kardeşimizdir diye takdim edilip Çankaya’ya çıktığı günleri de görürüz; tamam inşallah...
Yazarın Tüm Yazıları