Menteşe de uçaktaydı

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

GAP uçağının ön bölümünde nostalji yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Demirel ve Adalet Partisi'ndeki ilk kabinesinde yeralan ve yıllarca yanından ayrılmayan İsmet Sezgin, Nahit Menteşe ve Ali Naili Erdem...

Bu yüzden sohbet Adalet Partisi'nden başlıyor: ‘‘Adalet Partisi bir destandır... Gerçekten büyük bir destandır.’’

Yıllarca ayrılmayan siyasetin bu ‘deve dişi’ sayılan ünlülerini seyrediyorum. Demirel Çankaya'da, Sezgin DTP'de ve ANASOL-D Hükümeti'nin Başbakan Yardımcısı, Erdem, parlamentonun dışında, Menteşe ise Çiller'in gölgesinde... Bu hazin tabloya rağmen yine biraradalar.

Ali Naili Erdem ‘‘Bu tablo kemale ermiş beyfendinin fırçasından çıkmıştır. Bunu kimse başaramaz’’ diyor.

Aydın ilinin, bu dört siyaset adamı için önemli yeri var. 1965 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in ölüm haberini Aydın'da alıyorlar.

1993 yılında 17 Nisan günü bu dört kişi yine Aydın'da. Menteşe, o günü Demirel'e yeniden hatırlatıyor:

‘‘Otobüsün üstünde kulağınıza eğilip ilk haberi ben vermiştim. Siz, 'Ne oldu Nahit?' diye sormuştunuz. Özal'ın öldüğünü söylemiştim...’’

MENDERES'İN BAYRAKTARLARI

Bu dört kişi Menderes çizgisinin 27 Mayıs sonrasındaki bayraktarları... Ama şimdi ayrı yerlerde.

Kurtul Altuğ'un TRT'de yayınlanan programına çıkan Demirel, ‘‘Hep güncel sorular sormasa daha çok şey anlatacaktım’’ diyor ve devam ediyor:

‘‘Hâlâ MGK tartışılıyor demek ki! Askerle kavga ederek siyaset yapılmaz. Asker düşmanlığı ile bir yere varamazsınız. Memleketin en düzgün, en iyi işleyen kurumu. Sana gece gelip, ‘topla evraklarını, pılını pırtını alıp çek git' dediler mi? Yok böyle bir şey. Ama bize dediler. Yüzde 5 enflasyon hızı, yüzde 7 kalkınma varken dediler. Yine de askere düşmanlık yapmadık. Git Meclis'te hesabını gör. Varsa gücün orada derle topla.’’

Bunları anlatırken Menteşe’ye bakıyorum. Renk vermiyor ama davul zurna hikayesine de benziyor.

İzmir'den helikopterle Aydın'a geçiyoruz.

Hayırsever işadamının yaptırdığı Lütfiye Atay İlköğretim Okulu'nu açan Demirel'le yine helikoptere binerek İzmir'e dönüyoruz:

‘‘Çok güzel bir gün. Koşuşturuyoruz. 40 yılı aşkın hep koştuk. Hâlâ koşuyoruz.’’

Yazarın Tüm Yazıları