Memleketi hafta başı kurtarırız

Her sene bu zamanlar bakarım hangi kanalınki daha güzel... Yok, programlar değil, ‘Yeni yayın dönemi açılış partileri’ Ve tabii ki kızlar. Nefes keseni olsun, bakışları üzerinde toplayanı olsun...

Herkesin dört gözle beklediği günler vardır, benimki de bu işte! Sanıyorum kızlarınkiyle örtüşüyor. Onlar da belli ki dört gözle bekliyorlar. Hani bir nevi malın teşhiriyse iş, açılış partilerinden alá pazar yeri yok.

Fakat bazı hain kanallar, bile bile aynı güne denk getiriyorlar partilerini. Bu sene Kanal D, Star, TRT günler torbaya girmiş gibi aynı gün yaptılar açılışı. Kızlar da haliyle tercih yapmak durumunda kaldılar. Halbuki her gün biri açsaydı kızlar da her gün açsalardı... Pardon, yani her gün bir partiye katılsalardı diyorum...

Gazeteler de tabii aynı güne yığılma olunca fotoğraf hususunda ince eleme sık dokuma yapmak zorunda kaldılar. Herkese nasıl yer versinler... Gördüğüm kadarıyla eleğin üstünde kalanlardan biri Tuğçe Kazaz’dı. En fotoğrafı çekilesi ve de gazeteye basılası kızın Tuğçe Kazaz olduğu hususunda bütün gazeteler birleşmiş demek ki hangisini açsam üzerine geçirdiği pembe çamaşır torbasını mor bir kuşakla leğen kemiğinin üzerinde büzdüğü kıyafetiyle baş köşedeydi.

Doğa Bekleriz’in ise en sonunda ‘Göstermeyene ekmek yok’ gerçeğinin farkına varmış olduğu tepeden tırnağa transparan elbisesinden belliydi. İlk mükafatını onca davetli arasından sıyrılarak gazetelere geçmek suretiyle aldı nitekim.

En şıklardan biri de Seray Sever’di. Hem elbisesini kendi dikmiş... ‘Nereden anladın?’ derseniz, mezurayı boynunda unutmuştu. Ne yani, boynunun iki yanından aşağı sarkan şey mezura değil miydi?

Şimdi memleketin meselelerini canının bile üstünde tutan bazı sevgili okurlarım köpürüyorlardır. E, bugün cumartesi... Memleketi kurtarmaya bile bir gün ara vermek lazım. Hafta başında dinlenmiş, zinde bir vaziyette daha iyi kurtarırız inşallah!

İnsanoğlu streç filmin hizmetinde!

İçinizde, streç filmle girdiği mücadeleden galip çıkmış biri var mı?

Mevzua pat diye girdim ama bu bir tepki herhalde... Filmin kendisini pat diye kullanmak bugüne kadar kısmet olmadığından...

Yıllardır uğraşırım, daha bir karışını bir yiyecek kabının üzerine germişliğim yoktur. En çok yılmayışıma hayret ediyorum. Belli ki bu meret yola gelmeyecek, bırak yakasını! Ama hayır... Her seferinde inat ve umutla yeniden başlıyorum.

Önce kenarını buluyorum ki en kolay kısmı bu. Çünkü bir önceki denemede asla bir seloteyp misali muntazam kesip bırakmaya muvaffak olamadığımdan bütün deformasyonuyla ortada duruyor oluyor.

Sırada, bulduğum kenarı tırnak darbeleriyle kazımak ve ittirmek suretiyle rulodan ayırmak var. Fakat heyhat! Canın bedenden ayrılması daha kolaydır herhalde.

Neyse, zor ama başardım diyelim... Sıra istenen ölçüde streç filmin tedarikine geliyor. Gerçi kutunun üzerinde ‘Kullanmak istediğiniz uzunlukta streç filmi kutu dışına çekiniz, kutunun kenarı ile keserek ayırınız’ yazıyor ama ben buna sadece filmle ilk tanıştığımız gün kandım. Nerede öyle tuvalet káğıdı gibi çek gelsin... Herhalde herkes kendi yöntemini geliştirmiştir. Ben mesela kutusundan çıkardığım ruloyu, az önce yakalamış olduğum kenarın iki ucundan tutup halı silkeler gibi silkeliyorum. Artık ne kadar film lazımsa... Rulo karnıma, kasığıma ya da dizime inene kadar sallıyorum.

İşte tam bu noktada bir asistan gerekiyor ki bir bıçak darbesiyle filmi gövdeden ayırsın. Eğer evde asistan kadrosu yoksa artık ne yaparsanız yapın nafile. Bugüne kadar bankonun üzerinde atılmayı bekleyen muhtelif büyüklükte streç filmi toplarının birikmesinden öte bir sonu olmadı hikáyenin.

Netice olarak hayatı kolaylaştırdığı rivayet edilen streç film için ben ancak ‘İnsanoğlu streç filmin hizmetinde!’ diyebilirim. Yoğurt kapakları bile bunun yanında sütten çıkmış ak kaşık.

MIŞ-MUŞ

TCDD Genel Müdürü, hızlandırılmış tren faciasından 2 ay sonra görevden alınıyormuş.

Büyüklerimiz bunu da ‘Acele işe şeytan karışır’ diyerek açıklarlar herhalde.

Devlet Bakanı Şener, ‘Şarabın kadehteki görüntüsünü severim’ demiş.

Aşk gözlerde başlar; benden söylemesi.

Batık bankacılar artık zaman aşımıyla kurtulamayacakmış.

Fakat demokrasilerde çare tükenmez, merak etmesinler.

Evlilikte zorla ilişki tecavüz sayılacakmış.

İyi de bunu yargıya duyuracak kadını nerede bulacağız, mesele o.
Yazarın Tüm Yazıları