Manken, terörist ve düşes

Gila BENMAYOR
Haberin Devamı

Laetitia Casta ile Apo arasında nasıl bir alaka olabilir? Biri yıldızı giderek parlayan Korsikalı gencecik bir manken. Diğerini takdim etmeme gerek yok,bilen bilir.

Pirelli'nin 1999 yılı takviminin tanıtımı için geldiğim Londra'daki sofra muhabbetlerinde, utangaç ve kırılgan Laetitia ile PKK'nın eli kanlı, hoyrat liderinin ismi neredeyse hep yanyana teleffuz edildi.

Laetitia'nın rakipleri Pirelli takviminin diğer kızları Chandra, Sophie ya da Carolyn olmadı. Laf tam Laetitia'nin Madonna tablolarındaki duru güzelliğinden açılmışken pat diye ortaya düşen isim hep Apo'nun ismi oldu.

İşin içinde İtalyanlar olunca sözün dönüp dolaşıp Apo'ya gelmesi kaçınılmazdı zaten.

Apo İstanbul'dan yola çıktığımız andan itibaren takıldı peşimize.

Baş Belası

Pirelli'nin halkla ilişkiler sorumlusu İpek Doğan uçağa binmeden önce cep telefonundan arayan şirketin Türkiye'deki genel müdürü, İtalyanlara özgü telaşıyla PKK liderine lanetler yağdırıp, gruptaki gazetecilere şunun izah edilmesini rica etti: ‘İktidardaki komünistlere laf geçirmek zor. Bu adamlar hepimizin baş belası’.

Pirelli genel müdürünün paniği aslında Türkiye ile iş yapan İtalyan sanayicilerinin içinde bulunduğu durumu iyi izah ediyor.

Tamam, İtalyan sanayicilerin haklı paniğini anlıyoruz.

Ama İtalya neden kapılarını Apo'ya açtı?

Neden açmakla yetinmeyip neredeyse serbest bıraktı?

Bu sorulara yanıt veren yok.

Londra'da karşılaştığım şirket yetkilileri şaşkın ve sessiz. Net cevapları yok.

Kimine göre, Apo'nun İtalya'ya gelişi bir tesadüf, kimine göre olup bitenler komünistlerin tezgahı. Ancak hepsi aynı şeyi söylüyor: ‘Avrupa’ya derdinizi anlatamıyorsunuz'. Türk hükümeti PKK'nın nasıl bir örgüt olduğunu anlatmak için bir kampanya başlattığı takdirde Türkiye ile çalışan yabancı şirketlerin de destek olabileceklerini söylüyorlar.

ONUR KONUĞU

Velhasıl takvim tanıtımının Apo'nun İtalya'ya gelişiyle (yakalanışı diyemiyorum) aynı tarihe denk düşmesi nedeniyle Londra'daki görkemli Victoria ve Albert Müzesi'ndeki resepsiyon, gecenin mondenliğine inat politize oldu.

Laetitia ve Apo dışında gecenin bir diğer sürpriz ismi de Prens Andrew'un ayrı yaşadığı, iki çocuğunun annesi York Düşesi Sarah Ferguson'du. Kızıl saçlarından başka bir albenisi olmayan Sarah Ferguson, esasında Pirelli gecesinin onur konuğuydu ama pek tatsız bir durumla karşı karşıya kalmıştı. Çünkü davetliler, artık sayıları azalıyor kaygısıyla İngiliz Kraliyet ailesinin bir ferdiyle hatıra resim çektirmek peşindeydi. Sürekli yanına gelenlerle birlikte objektiflere sırıtmaktan ve poz vermekten bitap düşen York Düşesi, Buckhingham Sarayı'nın önünde turistlerin bayıldıkları İngiliz askerlerinin pozisyonuna düşmüştü...

Yazarın Tüm Yazıları