Hürriyet Lezizz Özel Fotoğraflar: iStock
Adını bu aralar televizyonda çok sık duyuyoruz ama ne olduğunu biliyor musunuz?
Siz adını bile duymamışsınızdır belki ama orada insanlar her gün yiyor.
Yıl boyunca yapraklarını dökmeyen mangostan’ın tadı narenciye ile şeftali karışımı gibi tarif ediliyor. Antioksidan deposu bu meyvenin kanser gibi hastalıklara iyi geldiği iddia ediliyor. Hatta Kraliçe Victoria'nın ona bu meyveyi götürenlere hediye verdiği bile söyleniyor.
Dünyanın en tehlikeli yiyecekleri arasında sayılan ackee, doğru şekilde tüketilmediğinde “Jamaika Kusma Hastalığı” denen bir soruna yol açıyor. Adından anlayabileceğiniz gibi yoğun mide bulantısı yaratan bu hastalığın sonu komaya hatta ölüme gidebiliyor.
Tayvanlılar kumkuatı çaya eklerken, kaynatıp suyunu içmenin de boğaz ağrılarına iyi geldiği düşünülüyor. Güçlü bir antioksidan olan kumkuatın sağlığa birçok faydası olduğundan bahsediliyor.
Bu kadar kötü kokmasına rağmen çok popüler bir meyve olan durian bunu benzersiz lezzetine borçlu. Tadanlar durian'ın tadının bademli muhallebi gibi olduğunu söylüyor.
Kırmızı kabuğunun içindeki beyaz meyvesinin hem tatlı hem ekşi diye tarif edilen lezzeti de üzüme benziyor. Güneydoğu Asya'da üretilen bu meyve genelde Asya'daki marketlerde bulunuyor.
Orta ve Güney Amerika'da sıkça yetiştirilen ve ejder meyvesi diye de bilinen pitayanın dış görünüşü kivinin renk değiştirmiş haline benziyor. Tadı da kivi ve şeftali karışımı gibi olan pitaya artık Türkiye'de de üretiliyor.
Jackfruit konservenin yanı sıra tatlı cipsler şeklinde de satılabiliyor. Asya'da birçok yemeğin önemli malzemelerinden biri olan bu meyvenin ağacından elde edilen odun da enstrüman yapımında kullanılıyor.
Lezzeti karamelli bir sütlü tatlıyı andıran bu meyvenin içinin kalsiyum, fosfor, A ve C vitaminleri açısından zengin olduğu belirtiliyor.
Dış görüntüsü nedeniyle "dinozor" yakıştırması da yapılan bu meyvenin lezzetinin geride hafif bir acılık bırakan tatlı bir salatalık gibi olduğu söyleniyor. Meyvenin iç kıvamı ise jöle gibi.
Cupuaçu’nun aroması ve kokusu kozmetik sektörünün de radarına girmiş durumda. Son dönemde Türkiye’de de bu bitkinin özlerini içeren cilt bakım ürünleriyle de karşılaşabiliyoruz.
Soursop, guanabana gibi isimleri de olan graviola oldukça sulu bir meyve olduğundan meyve suyu ve reçel gibi ürünlerde malzeme olarak kullanılıyor. Çok sayıda faydası olduğu söylenen graviola olgunlaştığında hafif ekşimsi bir tadı oluyor.
Görüntüsü biraz ürkütücü olsa da güçlü parfümü sayesinde oda kokusu olarak kullanılabiliyor. Ancak diğer narenciye türlerinin aksine suyu yok. Yine de tatlılara ve içeceklere lezzet vermek için de kullanılabiliyor.
Aguaje
Bir tür palmiye ağacının meyvesi olan aguaje, tatlı ekşi bir lezzete sahip. Kırmızı kabuğunun altında sarı etli bir kısmı olan A ve C vitamini kaynağı aguaje, Latin Amerika ülkelerinde sık sık karşımıza çıkıyor. "Kadınlar için mucize meyve" diye bilinen bu meyvenin ağacı da “hayat ağacı” olarak anılıyor.
Birçok kansere karşı koruyucu etkileri olduğuna inanılan aguaje, düzenli tüketildiğinde kadınlarda menopozu geciktirmeye yardımcı oluyor ve hormon seviyelerini dengeliyor. Bu nedenle bu meyveden üretilmiş gıda takviyeleri yurt dışında oldukça yaygın.
İki farklı rengi olan passion fruit'un genel olarak bilinen mor çeşidinin (gulupa) yanı sıra bir de altın sarısı (maracuya) versiyonu var. Altın sarısı passion fruit greyfurta benziyor.
Sağlığa çok sayda faydaları olan pomelo'nun, soğuk algınlıklarından, mide rahatsızlıklarına, yorgunluktan ağız kokusuna her şeye iyi geldiği söyleniyor. Özellikle diyet döneminde tüketilen pomelo'nun tok tuttuğu da ifade ediliyor.
Şeker elması diye de adlandırılan çerimoya'nın lezzeti muz ve ananas karışımı diye tarif ediliyor. Ünlü yazar Mark Twain, bu meyveyi bir keresinde "insanlığın bildiği en lezzetli meyve" olarak nitelendirmiş.
Son dönemde marketlerde de karşımıza çıkan C vitamini deposu liçi, üzümden daha tatlı ve belirgin bir lezzete sahip.
Diş eti hastalıklarından yılan ısırıklarına kadar birçok şeye iyi geldiği söylenen bu meyve Çin'den dünyaya yayılmış ancak günümüzde soyu neredeyse tehdit altında sayılıyor.
İçi portakal gibi dilim dilim olan uglinin lezzeti de mandalina ile greyfurt karışımı şeklinde tarif ediliyor. Bu meyve çiğ, ya da meyve suyu olarak tüketilebiliyor.
Bu bitkinin aynı zamanda olgunlaştığında kötü bir koku yayan bir meyvesi var. Lezzetinin ananasın daha tatlısı olduğu söylenen bu meyve o coğrafyada çok seviliyor.
Yine domates gibi hafif ekşimsi bir tadı olan altın çilek tam bir vitamin ve mineral deposu. Özellikle son 10 yılda adını sık sık duyduğumuz altın çilek son dönemde marketlerde de karşımıza çıkıyor.
Hindular için kutsal bir meyve olan bael’in tadı kuru üzüm ve demirhindi reçeline benziyor. Bu meyveyi çiğ halde ya da kurutulmuş veya dondurulmuş olarak yiyebilirsiniz. Aynı zamanda başka meyvelerle karıştırıldığında da nefis bir meyve suyu oluyor.
Lezzeti bal gibi tatlı ve ananas gibi ekşi olarak tarif edilen salak'ın oldukça lezzetli olduğu söyleniyor. Ancak aşırı tüketimi kabızlığa neden olduğundan yerken dikkatli olmakta fayda var.
Bunun sebebi de ağırlıklı olarak kötü kokusu. Bununla birlikte şifalı bir bitki olduğu düşünüldüğü için geçmişten günümüze ilaç yapımında kullanılıyor. Piyasada kapsül, içecek ve cilt bakım ürünü halinde noni görmek mümkün.
Lezzetinin şeker kamışı ve mangonun karışımı olduğu söylenen hala meyvesi, geleneksel Hawaii kültüründe ilaç, boya ve dekorasyon amaçlı kullanılıyor. Meyvenin parçalarını koparmak için biraz kuvvet gerektiğini de belirtelim.
Pembe çiçekleriyle olgunlaşmadan önce de çok güzel bir görüntüsü olan karambolanın tadının ananas, elma ve kivi karışımı olduğu söyleniyor. Bu meyvenin etinden çok suyu bulunuyor.
Dışı patates gibi içi ise koyu sarı olan armut kıvamlı sapodilla'nın 2-5 adet çekirdeği bulunuyor. Bu meyveyi tadanlar pamuk helva ya da karamelli armut gibi yoğun bir şeker tadı olduğunu belirtiyor.
Marula yılda bir kez en sıcak ve kurak mevsimde olgunlaşıyor. Maymun fil gibi hayvanlar bu mevsimde su bulamadıkları için bu meyveyi yiyerek hayatta kalıyor.