Kovboy gibi yaptık üretimi katladık

TÜRKİYE'nin İkinci Dünya Savaşı sonrasının en derin krizini yaşadığı 2001'in sonunda Arçelik'in önemli bir atağını konuşuyorduk:

‘‘Arçelik, Brandt'i alıp, Avrupa devi olacak...’’

Sıkıntıya giren Fransız beyaz eşya üreticisi Brandt, 7 tesisiyle birlikte ticaret mahkemesi kanalıyla satışa çıkmıştı. Arçelik, büyüme planları çerçevesinde Türkiye'deki kriz ortamından kendini sıyırıp, dünyanın önde gelen gruplarıyla Brandt ihalesinde yarışmıştı.

Ancak, Brandt'i kılpayı İsrailli rakibi Elco Grubu'na kaptıran Arçelik, pes etmeyip, büyüme stratejisine bağlı yeni adımlar attı.

İkisi Brandt'in eski tesisleri olmak üzere, Almanya, Avusturya, İngiltere ve Romanya'da 4 tesis ile 6 markayı bünyesine katmayı başardı.

Peki sonra ne oldu? Arçelik yurtdışında aldığı tesislerde ne yapıyor?

Bu soruların en azından Romanya'daki yanıtını geçen hafta buldum. Bükreş'e yaptığımız bir günlük gezide, Arçelik'in Romanya'da aldığı Arctıc'te önemli adımlar attığını gördüm.

Öncelikle Arctıc'te montajı süren bazı üretim bantlarının Brandt'in iflas masasından satılan makineleri olması dikkatimi çekti.

Arçelik yönetimi, Brandt'in eski üretim bantlarının bile peşini bırakmamıştı. Arctıc, 13 milyon Euro'ya mal olabilecek üretim bantlarına, 3 milyon Euro'ya kavuşabilmişti.

TABANCA GİBİ DURMALI

Arçelik'in 20 milyon Euro'ya aldığı Arctıc tesislerini gezerken Genel Müdürü Oğuzhan Öztürk'le konuşuyoruz. Öztürk, fabrikadaki işçi sayısının 2 bin 200'den 1786'ye düştüğünü belirtiyor. Sonra da üretimi yılda 350 bin adetten 750 bin adede çıkaracaklarını söylüyor.

İlk aklıma gelen, ‘‘İşçinin yerine robotları koyup, üretimi hızlandıracaklar’’ oluyor. Dönüp Öztürk'e soruyorum. ‘‘Hayır, düşündüğünüz gibi değil’’ diyerek, yöntemi anlatıyor: ‘‘Fabrikadaki işçilere bir anlamda kovboy taktiği öğretiyoruz. Kovboy, tabancayı en seri çekebileceği noktada tutar. Bir saldırı anında tabancasını hızlı çeken, hayatta kalır.’’

İşçinin kovboyun tabancasıyla ne ilgisi var? Öztürk, sorunun yanıtını veriyor: ‘‘Arçelik'te araştırmalar yapıyoruz. Fabrikada işçinin üretim bantının önünde nasıl durması gerektiğine, malzemenin nerede bulunacağına bakıyoruz. Sonuçta en doğru duruş, malzeme için en uygun yer ortaya çıkıyor. Doğru konumlandırmayla zaman kaybı azalıyor, üretim artıyor.’’

Yani üretim 350 binden 750 bine çıktığında işçinin çalışma süresinde herhangi bir artış olmayacak mı? Öztürk yanıtlıyor: ‘‘Hayır, olmayacak. İşçi önüne gelen

buzdolabı gövdesine kendi bulunduğu noktada takacağı parçaları sürekli birkaç adım öteden alsa ne olur? Zaman kaybı doğar. O parçaları

aynı kovboyun tabancasını çektiği tarzda en seri şekilde alabileceği konumda bulunca, montajını daha kısa sürede tamamlar.’’

Arctıc'teki hava, Arçelik'in dışarda yeni başarı öyküleri yazdığını gösteriyor. İlk otomatik çamaşır makinesinin yürüdüğünü gülümseyerek konuştuğumuz Arçelik, şimdi sınırötesi teknoloji atakları yapıyor.

Arçelik'in ‘‘kovboy taktikleri’’, sonuçta Türkiye'ye de yarıyor.

Çocuklarla lahana savaşına giriştim


ARCTIC'in Genel Müdürü Oğuzhan Öztürk, Arçelik'in Eskişehir'deki fabrikasında Buzdolabı Direktörü'ymüş. 2003 başında Arctıc'teki görevine başlamış. Ne kadar kalacağı sorulunca, şöyle diyor: ‘‘Burada birçok yabancı sermayeli şirketin yöneticisiyle görüşüyoruz. Bana, mukavele süremi soruyorlar. Ben de, ‘Git dediler, geldim, o kadar' yanıtını veriyorum.’’

Arçelik’in Üretim Direktörü Turgut Soysal araya giriyor: ‘‘Süresiz...’’

Soysal
'ın bu müdahalesi üzerine Öztürk, bir rüyasını aktarıyor:

‘‘Romanya'nın lahanası çok güzeldir. Bir kamyonet lahanayı 20 dolara almak mümkün. Geçen gece rüyamda iki kamyonet dolusu lahana almış, İstanbul'a götürmüştüm. Çocuklarla lahana savaşı yapıyordum.’’

Öztürk
için günler başarı-özlem ikilemiyle geçiyor.
Yazarın Tüm Yazıları