Kemal Karpat bakan olsaydı...

ABANT’ta Ortadoğu’nun geleceğini tartışıyoruz.

Bu konu, aslında dünyanın da sıcak gündemi.

Abant Platformu, bu yıl "Küresel Politikalar ve Ortadoğu’nun Geleceği"ni tartışmak üzere toplandı.

Bu toplantılar 1998’den beri her yıl yapılıyor.

Toplantının konusu aylar öncesinden belirlenmiş olmalı.

Bugünlerde dünya da, Ortadoğu’da yeni bir savaşı konuşuyor.

Bu konu, dünya gündeminin en sıcak maddesi olarak en üst sıradaki yerini alıyor.

İsrailli bir onbaşının kaçırılmasıyla başlayan olaylar, bakalım nerede durulacak?

Toplantıda, İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı Devleti’nden sonraki Ortadoğu’nun istikrarsızlığının altını çiziyor.

Ve Ortadoğu’yu Osmanlı’dan doğan "prematüre" bir çocuğa benzetiyor.

Programda yer alan Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Moussa ile Dış İşleri Bakanı Abdullah Gül ise, Ortadoğu’da yaşanan sıcak gelişmeler dolayısıyla toplantıya katılamıyorlar.

Dışişleri eski Bakanı Yaşar Yakış, bir anlamda bu eksikliği gideriyor.

Bölgenin en sıcak ülkesi Lübnan’a değiniyor.

Lübnan’ın yine bir başkasının savaşına sahne olduğunu anlatıyor.

Topraklarınızda "hükümran" değilseniz, böyle bir kader sizi bekliyor.

Geçen yıl ziyaret ettiğim Beyrut’ta, savaşın izlerinin epeyce silindiğini görmüştüm.

Yeri geldiği için belirtmek isterim.

Ortadoğu’da insanın çevresine uyum becerisinin garip örneklerini her zaman görüyorsunuz.

Oynayan çocukların ve özellikle ev kadınlarının savaşı hayatın adeta basit bir parçası gibi gören tavırları, sizi derin bir şaşkınlığa sürüklemeye yetiyor.

* * *

İki gün sürecek toplantının genel çerçevesini Wisconsin Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Kemal Karpat çizdi.

Kemal Karpat Hoca, ilerlemiş yaşıyla tezat oluşturan hitabeti ve ses tonuyla oldukça etkileyiciydi.

Konuşmasında hem toplantı için, hem de bölge için kapsamlı bir gelecek projeksiyonu vardı.

Yaptığı analizleri bütün ayrıntılarıyla aktaramayacağım.

Ama sözünü ettiği bir araştırmaya değinmeden geçemeyeceğim.

Ortadoğu için yapılan araştırmada, halkın talepleri olarak eğitim, siyasi değişim, iş imkanları ve rüşvetle etkin mücadele öne çıkıyor.

Karpat Hoca, bu taleplerin Türkiye için de farklı olmadığını söyledi.

Ve farklı bir pencere açtı.

Ona göre, okul kurmak ya da öğretmen yetiştirmekteki sayılar, başarı için yanlış ölçütlerdir.

Asıl ve önemli olan ise, eğitimin içeriğidir.

Ezbercilik ile tepeden inme fikirlerin doldurduğu ve serbest tartışmanın olmadığı bir ortamın doğurduğu çoraklığı ayrıntılı örnekleriyle anlattı.

Mesela "Devri Saadet" ya da mesela Farabi’nin elbette önemli ve büyük olduğunu, ancak aslolanın "Farabileri yetiştirecek bir eğitim sistemi" olduğunu söyledi.

Bunu sağlamadan hedeflenecek bir modernleşmenin de, ilerlemenin de olamayacağını açıkça ifade etti.

Sonrasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler konuştu.

Toplantıya geç katıldığı için olsa gerek, konuşmaların sıraları değiştirilmişti.

Bu yazıyı zamanında kaleme almak için, Sayın Bakan’ın konuşmasının ancak başlangıç bölümünü dinleyebildim.

Şunu söylemeliyim.

İki konuşmacıyı ardı ardına dinleyince, içimden de olsa dedim ki, keşke Kemal Karpat bakan olsaydı da, Hilmi Güler üniversitede hoca kalsaydı...
Yazarın Tüm Yazıları