Kalsiyumsuz olmuyor!

Kalsiyum sağlıklı kemik ve dişler için en önemli mineraldir. Kalp-damar hastalıklarından korunmak, kalp ritminin düzenini sağlamak için gereklidir.

Kolesterol seviyelerini düşürür. Çocuklarda kemik büyüme hızını ve kemik mineral yoğunluğunu artırır. Kan pıhtılaşması için esastır. Kalsiyum yeterli olmadan pıhtılaşma sistemi iyi çalışmaz. Kan basıncını dengeler. Kanseri önlemede ve vücuda enerji sağlamakta da yardımcı olur. Kas-sinir aktivitesine ve cildin sağlıklı kalmasına destektir.

Kalsiyum eksikliğinde diş ve kemiklerde daha çok kurşun birikir. Demirle birlikte kalsiyum alımı her iki mineralden de yararlanmayı azaltır. Demir ve kalsiyum aynı anda alınmamalıdır. Gereğinden fazla kalsiyum, çinko emilimini de azaltır.

DENGESİ ÇOK HASSAS

Menopoz dönemindeki kadınlar östrojen seviyeleri düştüğünden daha fazla kalsiyuma ihtiyaç duyar. Östrojen kemikte kalsiyum depolanmasını sağlayarak iskelet sistemini korur. Östrojen azalınca kemiklerden kalsiyum kaybı hızlanır. Kemik kırılganlığı (osteoporoz) riski çoğalır.

Çok fazla egzersiz kalsiyum alımını engeller, orta derecede egzersiz ise artırır. Vitamin D alımında yetersizlik, aşırı fosfor ve magnezyum alımı, kalsiyumdan yararlanmayı azaltır. Protein, yağ ve/veya şekerden zengin bir diyet, kalsiyum emilimini engeller. Et, hububat, fosfordan zengin ve alkolsüz içeceklerden oluşan bir beslenme tarzı ise kalsiyumun böbreklerden fazla miktarda atılımına yol açar.

Alkollü içecekler, kahve, aşırı tuz ve/veya işlenmiş un, karışık ve düzensiz beslenme de vücuttan kalsiyum kaybını hızlandırır. Kalsiyum dengesi pek çok hormon ve enzimin farklı organlarda birlikte çalışması ile ustaca ayarlanır. Sizin yapmanız gereken şey bu hassas dengeyi bozmamak, ihtiyacınız kadar kalsiyumu her gün besinlerle kazanmaktır.

EKSİKLİĞİNDE HER ŞEY DEĞİŞİYOR

Kalsiyum eksikliğinde; eklem ağrıları, tırnaklarda kırılma, kan kolesterolünde artış, kalp çarpıntısı, sinirlilik, kaslarda kramplar, diş çürümeleri, dikkat bozukluğu, depresyon veya hiperaktivite oluşabilir.

Kalsiyum en çok süt ve süt ürünlerinde, deniz ürünlerinde, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Badem, kuşkonmaz, bira mayası, lahana, incir, yulaf, susam, soya fasulyesi ve şalgamda da bulunmaktadır. Kalsiyum ihtiyacını karşılamakta en etkili besinler süt-süt ürünleri ile yeşil yapraklı sebzelerdir. Her gün 1-2 bardak süt veya yoğurt, kalsiyum eksikliğini önlemenin en güvenli yoludur. Eksiklik için kalsiyum tabletleri kullanılabilir.

Kalsiyum deyip geçmeyin. Bu önemli minerali yeteri kadar almaya özen gösterin. Bu özeni büyüme çağındaki çocuklarda, gençlerde ve menopoz sonrası kadınlarda ciddi bir iş haline getirin.

Kalsiyum desteği almalı mısınız?

Kalsiyum tamamlayıcıları, gün içinde bölünmüş ufak dozlarda ve yatmadan önce alındığında daha çok etkilidir. Tek yüksek doz olarak alındığında daha az etkili olur. Uykudan önce alınması derin uykuya yardımcıdır. Kalsiyum, kalp problemi ve hipertansiyonu olanların kullandığı kalsiyum kanal blokeri ilaçlarla etkileşebilir. Ayrıca kalsiyum tamamlayıcıları böbrek taşı ve böbrek hastalığı olan kişilerce rastgele kullanılmamalıdır.

Kalsiyum özellikle menopoz sonrası dönemde kadınların, osteoporoz gelişmesini önlemek için düzenli olarak kullanmaları gereken bir destektir. Osteoporozu önlemek için günlük 1000-1500 mg. alınması gerekir. Büyüme çağındaki çocuklarda ve hamilelikte de kalsiyum desteği yararlı olabilir.

Kalp hastalıkları cinsel yaşamı etkiler mi

Kalp hastalıklarından ve tedavi amaçlı kalp girişimlerinden sonra, özellikle cinsel aktiviteye yeniden başlamada tereddütler yaşanır. Sertleşme sorununa bağlı problemler sıklaşır. Kalp hastalığının hastanın psikolojisini etkileyerek cinsel isteği azaltması, cinsel gücün normal olmasına rağmen hastaların korku nedeniyle cinsel ilişkiden kaçınması sık görülen bir durumdur.

Depresyon, cinsel aktivitede yaşa bağlı doğal değişiklikler, ilaçlara bağlı cinsel işlev bozuklukları da bu sorunlara sebep olabiliyor. Hastaların yalnızca çok az bir kısmında cinsel aktiviteyi kısıtlayan özel bir kalp sorunu vardır. Doktorunuzun tavsiyelerine uyduğunuz halde endişeleriniz hálá devam ediyorsa, bir müddet uzman bir psikologla davranış terapisini deneyebilirsiniz. Sertleşme probleminizin devamı halinde ise organik durumun incelenmesi için bir üroloji merkezine başvurmalısınız.

Kanama riskine dikkat

E vitamini, Gingko Biloba ve Omega-3 Aspirin’le alınabilir mi?

Koroner kalp hastalığı veya inme riskini azaltmak amacıyla Aspirin kullanan hastaların önemli bir kısmı E vitamininin antioksidan gücünden, Gingko Biloba’nın bellek ve bilişsel desteğinden, Omega-3 yağlarının kanı incelten özelliğinden de yararlanmak istiyorlar. Haklılar ama bir noktayı dikkate almaları gerekiyor. Bu ürünlerin tümü birlikte ve yüksek dozlarda kullanıldığında, kanın incelme derecesi arzu edilen düzeyin üstüne çıkıyor, kanama tehlikesi oluşabiliyor.

Eğer günde 75-150 mg. Aspirin kullanan biriyseniz, 100 ünite ve altında E vitamini, 375 mg. ve altında EPA+DHA desteği ile 140-180 mg. kadar Gingko Biloba özütünü birlikte kullanabilirsiniz. Daha yüksek dozlarda Aspirin kullanıyorsanız (500 mg. ve üzeri), diğer destekleri kullanmadan önce mutlaka doktorunuzla konuşun. Özellikle hipertansiyon sorununuz varsa bunu ihmal etmeyin.

Gizli diyabetli misiniz?

Sabahları pek acıkmıyor, kahvaltıyı sık sık atlıyorsanız... Yemeklerden sonra halsizlik, baş ağrısı gibi sorunlar yaşıyorsanız... Akşam üzeri tatlı krizine yakalanıyorsanız; siz de bir gizli diyabetli olabilirsiniz.

Diyabet insülinin yetersizliği sonucunda oluşan bir hastalıktır. En önemli belirtileri aşırı su içme, idrara çıkma ve halsizliktir. Araştırmalar diyabet hastalığının 10-15 yıllık belirtisiz bir süreçte geliştiğini gösteriyor. Bu dönem "gizli diyabet" olarak adlandırılıyor. Gizli diyabeti olanlarda kan şekeri açken değil, tokken düşüyor. Diyabet ile gizli diyabet arasındaki fark, kan testiyle saptanıyor.

Sağlıklı bir insanın açlık kan şekerinin 100 miligram desilitrenin altında olması gerekiyor. Açlık kan şekeri tekrar tekrar 100 ile 125 miligram arasında çıkarsa gizli diyabet tanısı konuluyor. Eğer açlık kan şekeri 126 miligram desilitre veya daha yüksekse, bu "diyabet" anlamına gelebiliyor. Bu durumda en doğru sonuç şeker yükleme testi yaparak alınıyor.

BESLENME OKULU

Kilo yönetimi

Uygulayacağınız kilo yönetimi programı, önceden sahip olduğunuz yeme alışkanlıklarınızı değiştirmenize yardım edecek akılcı öneriler taşımalıdır. Bir kilo yönetimi programı profesyonel bir sağlık ekibinden oluşmalıdır. Programın içinde doktorlar, diyet uzmanları, fizyoterapistler ve psikologlar olmalıdır.

Bir sağlık sorununuz varsa, programın bir doktor kontrolünde olup olmadığını daha dikkatle değerlendirmenizde fayda var. Hipertansiyon, kalp ve solunum yetmezliği sorunu olanların buna özellikle dikkat etmeleri gerekmektedir. Eğer kilo verirken çok düşük kalorili bir diyet kullanılacaksa (günlük kalori alımı 800 ve daha az olacaksa), bu programları uygularken mutlaka bir doktor desteği almalısınız. Aksi takdirde tehlikeli sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.

BİR SORU

Kilo vermek için katıldığım birçok program oldu. Ancak hiçbirini tam anlamıyla tamamlamadım. Kısa sürede sıkılıyorum, artık bir yenisine daha başlamayı göze alamıyorum. Bende mi yoksa uygulanan programlarda mı bir terslik var?

Sizin için en iyi program hangisi?

Yeni bir programa başlamak için başvurduğunuzda aşağıdaki soruları kendi kendinize sorun:

6 Hazırlanan yiyecek-içecek listesi size özel mi?

6 Başarı ve başarısızlık oranları nedir?

6 Her besin grubundan ve çeşitli türden yiyecek seçimi öneriyor mu?

6 Her yerden kolaylıkla satın alabileceğiniz ve damak tadınıza uygun yiyecekler dikkate alınıyor mu?

6 Beslenme alışkanlıklarınız ve yaşam tarzınızda uygun değişiklikleri de öneriyor mu?

6 Ekonomik olarak size uygun mu?

6 Fiziksel aktivitenizi geliştirmek için öneriler sunan bir egzersiz danışmanı var mı?

6 Programın devamında motivasyonunuzdaki eksilmeleri destekliyor mu?

6 Verilen kiloların geri gelmesini önleyici bir koruma programı var mı?

6 Bir ekip çalışması ile mi yürütülüyor? (Doktor, diyetisyen, egzersiz danışmanı, psikolog...)

Tüm bu sorulara evet yanıtını verebildiğiniz bir kilo yönetimi programı, başarıya ulaşmanıza size daha çok yardımcı olacaktır.

BİR SORU

Yazılarınızı takip ediyorum. Sürekli diyet ve egzersiz ile kilo problemini çözebileceğimizden bahsediyorsunuz. Ben 2-3 aydır akupunktura gidiyorum ve hálá memnun edici bir sonuç alabilmiş değilim. Akupunkturun yararı yok mu?

Akupunktura devam mı?

Akupunktur dünyanın hiçbir yerinde (Türkiye dışında) zayıflama yöntemi olarak kabul edilmez ve uygulanmaz. Akupunktur aslında ağrı kesme amacıyla çok eskilerden beri kullanılan ve başarılı olduğu anlatılan bir yöntemdir. 2-3 aydır memnun edici bir sonuç almamış olmanız da bunu ortaya koyuyor zaten.

Çünkü önemli olan size yapılan iğneler değil, gün boyu yedikleriniz ve harcadığınız toplam enerjidir. Ve siz beslenme davranışını değiştirmediğiniz sürece akupunktur ile zayıflasanız bile bu sağlıklı ve kalıcı olmayacaktır. Metabolizmanızı çok fazla bozmadan mutlaka bir diyet uzmanından yardım alınız.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için:

manager@yasasinhayat.org

Tel: (0212) 236 73 00
Yazarın Tüm Yazıları