İzmir mutlaka kabuk değiştirip marka kent olmalı

Haberin Devamı

İzmirliler diyor ki: İzmir mutlaka kabuk değiştirip marka kent olmalı

İZMİR’de 6’ncı kez düzenlenen Travel Turkey Fuarı’nda ETİK’in organize ettiği önemli bir panelde moderatörlük yaptım geçen hafta. ‘Turizmde 2012 yılı değerlendirmesi ve 2013 beklentileri’ adlı zirveye Başaran Ulusoy, Vural Öger, Osman Ayık gibi turizm duayenlerinin yanısıra Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı gibi önemli bürokratlar da katıldı. Panel öncesi sohbet ettiğim ETİK Başkanı Mehmet İşler 2011 yılının turizm açısından bir eşik yıl olduğuu vurguluyordu. Çünkü 2011 yılında ülkemize gelen turist sayısı 32 milyonu buldu ve dünya turizminde 6’ncı sıraya yükseldik. 2012 yılı ise bu eşiğin altına düşmemek üzerine kurgulanan bir yıl oldu. Yılın son günlerinde görünen o ki bu hedef de başarıldı ve küçük bir farkla da olsa 2011’in üzerine çıkıldı. Şimdi ise önümüzde zorlu bir 2013 var. Tüm bu olumlu gelişmelerin tesadüf olmadığını göstermek için artık çok daha bilinçli bir turizm politikası izlenmeli. Bir başka konu ise turizmden elde edilen gelirin turist sayısı ile doğru orantılı olmaması konusu. Maalesef gelen turist sayısı artarken, gelirlerimiz aynı şekilde artmıyor. Peki ne yapmalıyız?
Önce marka şehir yaratmalı, sonra tanıtmalıyız
Panelde konuşan Vural Öger bu konuda çok önemli bilgiler verdi. ‘Dünyada turist profili değişiyor Çinliler ve Hintliler, turizme yönelik büyük bir faaliyet içinde. Bunlar, kültür ve tarih içeren şehirler görmek istiyorlar. Şehir turizmi için şehrin bazı özelliklere sahip olması gerekiyor. Bizlerin de o şehrin özelliklerini ortaya koymamız gerekiyor. Önce ürünü yaratalım, ondan sonra ürünü tanıtalım. İzmir’in tarihi bir merkez yaratması ve yeni bir konsept belirlemesi gerekiyor. Mimarlar, oturup bu şehrin özelliklerine göre binaların konseptini belirlemeli. Bodrum beyaz ev konseptine girdi, İzmir’in konsepti ne? İzmir’e yurtdışından gelen bir insanın üç, dört gün görebileceği mekanların oluşması gerekiyor. Yoksa 10 tane daha otel yapın, otelden çıkınca bu insanlar nereye gidecek?’

Haberin Devamı

İzmir mutlaka kabuk değiştirip marka kent olmalı

Haberin Devamı

BÜYÜK YANGINDA KAYBETTİĞİ MİMARİ TEKRAR KAZANILMALI

“Kıyı bölümüne verilecek imar ve inşaat izinlerinde projelerin klasik tarzda olmasına dikkat edilmelidir. Kordondaki eski Nato binası içinde aynı fikirdeyim. Bunun en iyi örneği 1. Kordon’daki SGK binasının klasik tarzda yenilenmesi olmuştur. Pasaport’taki Yapı Kredi binasını satın alan yatırımcının, burayı yıkarak ultra modern bir otel yapacağı yazılmıştı, oysa buraya klasik tarzda bir polace yapılmalıdır. Yine bu bölgedeki Ticaret Odası, Sanayi Odası klasik tarzda giydirilmeli. İzmir büyük yangında kaybettiği dönemin mimarisini tekrar kazanmalıdır.. Konak meydanında Sarıkışla ve tarihi Adalet Sarayı’nın da reprodüksiyonu ile tarihi meydan kimliğini kazanmalıdır. Yine tarihi Kemeraltı ve benzeri devamı olan eski izmir diyebileceğimiz bölgeye beton yapılar yapılmamalı, korunmalı. Bir şehrin geçmişi ve tarihi, o şehrin ruhunu oluşturur, İzmir’in ruhu yokedilmeye çelışılmış. Homeros Anıtı Kadifekale’ye olmaz ise Meles Çayı’nın denize döküldüğü alana devasa bir sütun üzerinde tüm İzmir’den ve körfezden görülecek şekilde yapılmalıdır. Hem kruvaziyer limanına hem de hava limanına girişlerde İzmir’in Homeros’un şehri olduğu vurgusu yapılmalıdır, yırtdışı tanıtımlarında ve Expo 2020 tanıtında Homer kullanılmalıdır. Homer dünyanın tanıdığı en ünlü İzmirlidir.”
Mustafa Yenihayat

Haberin Devamı

HOMEROS ANITI TEKLİFİ

Pazar günü ise yine bir İzmir aşığı heykel sanatçısı İhsan İnekçi ile röportaj yaptım. O da binalarımızın İzmir’e yakışmadığını mimari yapılarının bozulmadan Ege uygarlıklarından süslemelerle bezenmesi gerektiğini vurguluyordu. Tabi bir de Homeros Anıtı’nın şehrin her yerinden görülebilecek şekilde yapılmasını teklif ediyordu. Bu röportaj üzerine birçok mail aldım. İşte onlardan bazılarını olduğu gibi aktarıyorum;
“Sizin bugünkü sohbetiniz çok önemli bir yorum. Ve mutlaka sahip çıkılması ve genişletilip uygulama olanaklarının araştırılması gereken bir başlangıç. Bundan 44 yıl önce ODTÜ’de öğrenciyken tesadüfen turist rehberi olmuştum. Son kırk küsur yılın çok önemli bir kısmını bu endüstride çalışıp,yöneticilik yaparken geçirdim. Akşam’da Milliyet’de turizm yazıları yazdım. Mühendislik nerede, turizm nerede diyebilirsiniz, ama ben bu sektörü çok sevdim. Travel Turkey Fuarı’nda dinlediğim Vural Öger’in bahsettiği, İzmir kendi ürün kimliğini oluştururken, mutlaka mimarlara,estetisyenlere, ekolojistlere danışmalı. Ama kim olursa olsun,(Buna bugünkü konuğunuz İhsan Bey’de dahil) kenti heykellerle bezerken, birçok tarihi figürün  arasında bence en önemli olan veya olması gereken anıt “Sezen Aksu”, “Mustafa Necati”, “Dario Moreno”, “Sabetay Sevi” olmalı diyen yoksa, bence o kişi ciddiye alınmamalıdır. Kentimizi önce bizlerle yaşayan efsanelerle canlı tutmamız gerekir diye düşünüyorum.”
Semih Adıyaman

 

Yazarın Tüm Yazıları