İnsanların mutlu olması neden bazılarını huzursuz ediyor

Ben İstanbul’da öğretmenlik yapıyorum.

Bu zamana kadar hayattan tek bir şey öğrendim; o da ailem dışında hiç kimseye güvenmemeyi. Çocukluğumdan beri tanıdığım bir kadın vardı, onu öyle çok sevmiştim ki, bir zamanlar onu annemden daha üstün tutup, ona daha çok değer vermiştim karşılıksız.

Her zaman ayrı şehirlerde olmamıza rağmen ona mektuplar yazar, telefonla arar, hep anımsar, herkesten çok severdim. Ama hayatım o dönemde, saçma sebeplerle hep melankolik günlerle geçerdi.

Bu hanım benden yaşça büyüktü, ben ise çok gençtim, büyüme çağındaydım. Tek çocuktum, çok güvendiğim arkadaşım da yoktu. Hayatımda tek gerçek olarak onu görüyordum.

Özlemim aslında gerçek sevgili, gerçek aşktı, ama hep yanlışlar yaptım. Üzüldüm, herkesi de üzdüm, tasalandım, sıkıntımı dışa vurdum.

Sonunda bir gün gerçek aşkımı, ruh eşimi buldum, onu özümsedim, birbirimizi çok sevdik, en derin, en güzel duygularımızla, ruhlarımızı bütünleştirip, evlendik, bir buçuk yıldır evliyiz ve çok mutluyuz.

Nazar değmesin, hayat ikimiz için çok güzel, keşke daha önce bulsaymışız birbirimizi.

İlk başlarda kimseye bu özel ilişkiden bahsetmemeye söz vermiş, ancak ciddi olursa söyleyecektim. O yüzden o hanıma da bir şey söylememiştim.

Bu arada o eşini bir yıl önce kaybettiği için bunalımdaydı.

Bir bayram onu sevdiğim kızla tanıştırdım. Evlendikten sonra bir gün, eşim yanımdayken, bana telefon etti ve eşim bana "O kim" diye sorunca, ben de onun ismini söyledim, ardından da "... Hanım" dedim. Oysa ona hitap şeklim bu değildi.

O bunu yanlış anladı ve "Artık beni arama, ailem de seninle görüşmemi zaten istemiyordu zaten. Bana ’... Hanım’ dedin, şimdi ilaç kullanıyorum, depresyona girdim, uyuyamıyorum’’ dedi.

O an yıkıldım, "Tamam bundan sonra sizi aramayacağım" dedim ve gerçekten de bir buçuk yıldır bir kez olsun aramadım ama bu öyle bir hayal kırıklığı ve üzüntü yaşattı ki anlatamam. Oysa ben onun kötü günlerinde hep kalben, telefonlarla, mektuplarla yanındaydım.

Onunla aynı şehirde olmayı çok istiyordum, sonunda bu oldu ama o beni hayatında istemedi. Sadece o değil, eski iş yerimdeki arkadaşlarım, düğünümde beni tebrik bile etmediler.

Bir arkadaşım vardı, bize yemeğe geldi, ben odada yokken, eşime beni kötülemiş. Ben de herkesi sildim, hayatta yakın dostum olarak sadece eşim ve ailemi görüyorum artık.

Bunların dışında kimseye sevgi duymuyorum, sevgi hissetmek de istemiyorum; çünkü anladım ki, insanların mutlu olması nedense bazılarını kıskançlığa itiyor, çekemiyorlar.

Ben bugün çok mutluyum, ama gençler dikkat etsin, en çok sevdiğiniz insan bile bir gün sizi arkanızdan vurabilir. İnsanları çok iyi tanısınlar, ailelerini, eşlerini çok sevsinler, onlara sıkı sıkı sarılsınlar, her şeyden üstün tutsunlar.

Ben bunu öğrenmekte biraz geç kaldım ama artık gerçekleri görüyorum. Bu insanlara bir anlamda teşekkür borçluyum.

Rumuz: Çetes

Sevgili oğlum, beni bağışla ama bu senden yaşça çok büyük hanımla olan bu bağını çok iyi anlamış değilim. Her erkeğin hayatında, çocukluk yıllarında hayranlık duyduğu ve aşık olduğunu düşündüğü yaşça büyük bir kadın olabilir. Bu hanım senin için böyle bir kadın hayali miydi? Yoksa evli olduğu halde, o da sana karşı bir abla- kardeş ilişkisinin ötesinde birtakım duygular mı besliyordu? Her ne ise, belli ki bu hanım sen gerçek aşkını bulup evlendiğinde büyük bir hayal kırıklığı yaşamış.

Anlayamadığım diğer konu ise, arkadaşlarının evliliğine neden bu kadar tepkili olduğu.

Bu sözünü ettiğin gibi, sadece mutluluğu yakaladığın için duydukları çekememezlik mi? Yoksa ardında başka şeyler var da, söz mü etmiyorsun? Her ne ise, madem eşinle mutlusun oğlum, kimsenin sözüne, tepkisine önem vermeden evliliğini keyfini sürdürmeye bak.

3 senelik ilişkimi

kıskançlık uğruna bitirdim

Ablacığım; benim sorunum kıskançlık. Evet çok kıskancım ve bu nedenle de üç senelik bir birlikteliği bir hiç uğruna bitirdim. Bu sorun, ilerde daha büyük boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle kıskanç hanımlara seslenmek istiyorum: eğer eşi, nişanlısı ya da sevgilisinin gözü gerçekten dışarıdaysa, onu elinde tutmak için çaba göstersin. Kıskançlıkla daha çok başkasına itelerler yoksa ve benim gibi aşk acısı çekerler.

Rumuz: Tofita

Sevgili kızım, kıskançlığın hastalıklı bir davranış olduğunu ve sevgiyi yok ettiğini hep yazmışımdır. İşte sen de bunu, biraz geç de olsa, anlamışsın. Kıskançlıkla kimse sevdiğini elinde tutamamış ki. Tam tersine, eğer aklı başkasındaysa, daha çok kaçar. Bu senin için iyi bir deneyim olmuş; sanırım akıllanmışsın.

Tam çıkacaktık ki, beni terk etti

Merhaba Güzin ablacığım.. Ben dershanede tanıdığım bir genç kızı seviyorum. Diğer kızlarda olmayan bir çekiciliği var ve bu bana mutluluk veriyor. Dört ay peşinde koştuktan sonra sonunda çıkmaya başladık. Ama çıktığımızın 3. haftasında beni terk etti. Uzun uğraşlar sonucunda nedenini öğrendim. Daha önceden "seni seviyorum" diyen çıktığı tüm erkekler tarafından terkedilmiş. Bu da bana güvenmemesine neden olmuş. Ama ben onu gerçekten çok seviyorum. Lütfen bana güvenmesini sağlayacak birkaç öneri yazar mısınız?

Rumuz: Aşkımı anlatamam

Kızcağız haklı, bu kadar genç bir yaşta, kime güvenip, arkadaşlığını kabul etse, bir süre sonra terkedilmiş, baksana. Anlaşılan bu defa da o terk etmek istemiş. Aksilik bu ya, bu da sana denk gelmiş. Son zamanlarda hep bu tür sorunlarla karşılaşıyorum.

Gençler uzun süreli ilişkiler kuramıyorlar. Hep terk edilmekten, ayrılıklardan yakınıyor mektuplar. Sana güven duymasını istiyorsan, ona diğer gençlere benzemediğini gösterebilmelisin. Çok ilgili olmalı, sorunlarıyla ilgilenmeli, her an yanında olabilmelisin. Ondan önce hiç kimsenin seni bu derecede etkilemediğini söyle.

Sevgiden çok, onun kişiliğine duyduğun hayranlığı dile getir. Başka kimseyle ilgilenme. Arkadaşça yaklaş, hemen flört etmeyi düşünmediğini anlasın. Ne kadar dürüst olduğunu göster ona.
Yazarın Tüm Yazıları