İnceleme gezilerim sürüyor

Serdar TURGUT

Nişantaşın'da memleket gerçeğini görebilmenin imkân ve ihtimali yok.

Ekonomide kriz sinyalleri geliyormuş.

Doğrudur, geliyordur.

Ancak benim 1972 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde uyguladığım bir prensibim var.

İşadamlarının ağlamalarına pek inanmam.

Marksist günlerimden kalan bu adetim bugüne kadar sürdüyse bunun da suçlusu bizim mahallenin manavı.

Bence kendisi Koç Holding'den çok daha fazla sermayeye sahip.

Ama bu gerçeğe rağmen, ne zaman alışverişe insem, işlerin ne kadar kötüye gittiğini anlatıyor.

Aslında manavda onun değil benim ağlamam gerekiyor, çünkü en fazla üç veya dört alışverişte maaşımın yüzde 90'ını alma becerisini gösteriyor.

Durum böyleyken bile onun şikâyet edebilmesi, işadamlarına yönelik güvenimi tamamen sarstı, bunu da bilin.

*

Şu araştırmacı gazetecilik, pek de zor bir şeymiş.

Gerçekleri yerinde görmek, haber neredeyse orada bulunmak gerekiyor bu gazetecilik ekolünde.

Bu da aslında benim karakterime katiyen uymuyor, çünkü ben mümkün olduğunca az hareket etmenin insan karakterine çok daha yakıştığına inanıyorum.

Felsefi düzeyde de ‘‘yavaşlık’’ yanlısıyım.

Ancak bütün bunlara rağmen araştırmacı gazetecilik bir kez kanıma girmiş işte, yapacak bir şey yok ne yazık ki.

Memlekette ekonomik kriz var, Anadolu yanıyor diyorlar ya...

İstatistiklere bakmam yetmiyor.

İlla da olayı yerinde göreceğim.

Anadolu Kaplanları'nın durumunu analiz etmek için Anadolu turnesine çıkıyorum.

Bu yazıyı da Bodrum'dan yazıyorum.

Buradaki incelemelerimi tamamladıktan sonra biraz dinlemek ve stres atmak için İstanbul'a döneceğim.

İkinci inceleme gezimi nereye yapacağıma daha sonra karar veririm artık.

*

Bu fedakârlığımı anlatmak ve gezi programım hakkında bilgi vermek için yola çıkmadan önce Ertuğrul Özkök'ü -ki kendisi son 100 yılın en seksi erkekleri listesine 11'inci sıradan, hem de Antonio Banderas'tan bile önde girmeyi başarmış kişidir- aradım.

Araştırmacı gazetecilik çalışmalarım için seçtiğim bölgeyi duyunca, ne bileyim ben, biraz bozuldu gibi geldi bana.

Bunu da nereden çıkardın diye soracak olursanız, emriniz olur, onu da anlatayım.

Müşteri velinimetimdir.

Bence bozuldu, çünkü durup dururken havanın son derece bozuk olduğunu, fırtına olduğunu, böyle bir havada uçmanın da hiç akıllı bir karar olmadığını anlattı.

Direkt olarak ‘‘İnşallah uçağın düşer’’ demedi ama bunu ima etti.

*

Yaklaşık 10 yıldır genel yayın yönetmeninin benimle ilgili yanlış bir kanısı var.

Uçaktan korktuğumu düşünüyor.

Bu düşünceye de birlikte yapmış olduğumuz uçuşlarda vardı.

Benimle ilgili fikrini ilk ifade ediş biçimini dün gibi hatırlıyorum.

Galiba İstanbul'dan Ankara'ya uçuyorduk.

10'uncu dakikada benim alnımda boncuk boncuk ter birikmeye başladı.

O da bunun benim uçuş korkumdan kaynaklandığını düşünüp, yere ininceye kadar benimle alay etti.

Hatta alayını yerde de sürdürdü.

Sonra baktı ki her uçuşta su gibi terliyorum, beni korkak ilan etti.

*

Ancak durum öyle değil.

Evet, kendisiyle birlikte yaptığımız her uçuşta terliyorum.

Terliyorum da, korkudan değil.

Genel yayın yönetmeninin bir yanlış düşüncesi var.

Türkiye'nin bütün sorunlarının çözüm anahtarının kendisinde olduğunu sanıyor.

Yan yana geldiğimiz her durumda bunları ne yazık ki bana da anlatıyor.

Ev ortamında onu dinler gibi yapıp televizyona konsantre oluyorum.

Lokantada ise düşüncelerimi pizzaya kanalize ediyorum.

Ancak uçakta kaçış yok!

O da bunu bildiğinden, özellikle uçuşlarda Türkiye'nin sorunları hakkında çok daha gönülden ve heyecanlı konuşuyor.

Benim ise hayatta en son ilgilendiğim şey bu aslında.

Dolayısıyla her birlikte uçuşumuzda 10'uncu dakikadan itibaren birden ter boşanmaya başlıyor vücudumdan.

Ben Türkiye'yi unutmak istiyorum ama o buna katiyen izin vermiyor.

O anda bir paraşüt bulsam atlayıvereceğim aşağıya.

Kenya'da bir kasabadan diğerine uçarken bile aynı şeyi yaptı.

Diğer insanlar onu ilgiyle dinlediler, ben yine terledim.

O, durumu yine anlamadı ve yine benimle alay etti.

Hayat bir tekerrürden ibaret, bu da kesin.

Ha, yeri gelmişken söyleyeyim. Bodrum'daki Anadolu Kaplanları'nın durumu gayet iyi.

Haberler doğru değil, kriz filan yok.