‘İki Türkiye var’

SİLİVRİ’nin önceki sabah Almanya’dan gelen üç ziyaretçisi vardı; Dr. Rolf Mützenich (F. Almanya SPD Grupu Dışişleri Sözcüsü), Tayfun Keltek (SP üyesi, Almanya Göçmen Meclisleri Birliği Başkanı) ve Erdal Tekin (Köln, Türk Sosyal Demokratlar Derneği Yönetim Kurulu üyesi)...

Haberin Devamı

Alman ve Türk siyasetçiler, Silivri’de tutuklu bulunan CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Prof. Mehmet Haberal’ı ziyaret ettiler; akşam da ülkelerine dönmek için Atatürk Havalimanı’nda uçaklarını beklerken, Erdal Tekin aracılığıyla izlenimlerini aktardılar.

Alman parlamenter, meslektaşlarını cezaevinde görmekten çok üzüntü duyduğunu, Avrupa’nın hiçbir ülkesinde seçilmiş tutuklu bir milletvekilinin olamayacağını belirterek “Böyle bir durum, Batı’nın sahip olduğu değerlere ters düşer. Bu durumu çağdaş demokrasi ile açıklamak mümkün değil” dedi.

Dr. Rolf Mützenich, Balbay’ın kendisine önemli bir şey söylediğini belirterek şöyle konuştu:

“Benim, üç sandalye yanımda, Danıştay’a saldıran, suçunu da kabul eden mahkûmiyeti de çıkan kişi ile Cumhuriyet gazetesine bomba atan ve suçu tespit edilen kişinin hizasında oturtuyorlar. Buna itiraz ettim, mahkeme başkanına ‘Efendim ben bu kişilerle yan yana oturmak istemiyorum, siz bu kişileri benim yanıma oturtarak onların işlemiş olduğu suçlara beni de mi ortak etmek istiyorsunuz? Ben bundan rahatsızlık duyuyorum, bu kişileri yanımda istemiyorum.”

BİR DAHA SÖYLE!

Dr. Rolf Mützenich “Lütfen bir daha tekrarlar mısınız?” diye sordu. Balbay da sözlerini yineledi. Mützenich şöyle devam ediyor:

“Yani sizi katillerle yan yana mı oturtuyorlar? Yani onların işledikleri suçlardan sizleri de mi sorumlu tutmaya çalışıyorlar?”

Heyete başkanlık eden Dr. Mützenich bu durumdan çok rahatsızlık duyduğunu söylüyor:

“Ben bunların hepsini rapor edeceğim; bütün görüşmelerimizi Alman Dışişleri Bakanlığı’na, Sosyal Demokrat Parti’ye (SPD) sunacağım. Bu raporların aynısını arkadaşım ve dostum olan Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’e (SPD) de bildireceğim.” (Bu arada Schulz’un bu ayın sonunda Türkiye’ye resmi bir ziyarette bulunacağını da hatırlatıyor bize.) Çarpıcı bir noktaya daha değiniyor:

Haberin Devamı


“AB’ye üye olacağını ve üye olmanın da kendileri için büyük bir amaç ve hedef olduğunu söyleyen, coğrafyasında örnek olarak gösterilen Türkiye’de şimdi gördüğüm demokrasi ve hukuk dışı uygulamalar ile başka bir Türkiye’nin olduğunu gözlemleyebildim.”

Bir şeyi daha ekliyor:

“Milletvekillerinin tutukluluklarını ve hâlâ bunun sürmesine Avrupa devletlerinin seyirci kalmasını demokrasi ilkeleri ve sahip olduğu değerler açısından olumlu görmüyorum.”

BATI’DAN EN ÜST DÜZEY

Fransa’da sosyalistlerin cumhurbaşkanlığını kazanmasını, 2013 yılında Almanya’da SPD’nin iktidar olmasını, Türkiye-AB ilişkileri bağlamında önemli görüyorum; bu aynı zamanda Türkiye’deki demokrasi ve hukuk dışı uygulamalara da son verecektir.

Bunun önemini (demokrasi ve hukuk) Federal Parlamento’da anlatacağım. Ayrıca Türkiye’de demokrasinin ve hukukun ilerlemesine Batı devletlerinin katkı sunması gerektiğini, demokrasi ve hukuku gelişmiş bir Türkiye’nin de AB’ye katkı ve güç katacağını söyleyeceğim.

Alman ve Türk konukların Silivri ziyaretlerinde kendilerine CHP Dışişleri Komisyonu üyesi Faruk Loğoğlu ile Anayasa Komisyonu Atilla Kart üyesi refaket ettiler.

Loğoğlu, “Bizim savunduğumuz adalet ve hukuk değerlerini bir kez daha Batı siyasetçisi ile birlikte dile getirdik” derken; bunun Batı siyasetçileri arasında yapılan üst düzey bir ziyaret olduğuna dikkat çekti. Rolf Mützenich de şunları ekledi:

“Bu CHP’nin herhangi bir daveti değildir. Bu direktman, benim insiyatifim çercevesinde oluşan ve partimin de bilgisi altında yapılan bir ziyarettir” diye ekledi.

Haberin Devamı

İÜ Hukuk’ta dekan seçimi heyecanı...

İÜ Cerrahapa Tıp Fakültesi’nden Prof. İbrahim Keleş’in İnönü Üniversitesi değil, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne aday olacağını açıklamasından sonra İstanbul’daki ‘seçim’ kulislerinin ne kadar hararetli olduğu da ortaya çıktı. Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer’in üç yıllık görev süresi geçen ay bitmiş. Sözüer ikinci kez adaylık için kulislere başlamış. Geçen dönem Ceza Kanunu hazırlama komisyonuna CHP tarafından önerilen Sözüer, bu kez solcu ve liberal kesimlerin desteğini aldığını çevresine anlatıyormuş...


Rektör Prof. Dr. Yunus Söylet, YÖK Başkanlığı’na üç isim bildirecek; YÖK de bu isimlerden birini seçecek. Söylet’in, Prof. Sözüer’i listeye koyup koymayacağı hukuk çevrelerinde merak konusu olurken, bir öğretim üyesi “Biliniz ki, rektör çok sıkıntı çekiyor” dedi.

Söylet’in bundan bir süre önce Sözüer’e rektör yardımcılığı önerdiği, ancak Sözüer’in bunu kabul etmeyerek dekanlıkta ısrarcı olduğu biliniyor.

Adem Sözüer’in, Söylet’e karşı bazı çevrelerle işbirliği yaparak ‘baskı’ oluşturduğu iddiası da yer alıyor. Hukuk Fakültesi Dekanlık seçimi, Yunus Söylet’in rektörlük seçiminde önemli bir etken olabileceği bildiriliyor.

Haberin Devamı

Caz sanatçılarının anlamlı protestosu

KEREM Görsev, İlhan Erşahin, Jehan Barbur, Akın Eldes, Aziz Ş. Filiz, Birol Yayla, Cem Aksel, Matthew Hall gibi 61 caz sanatçısının imzasıyla ilginç bir bildiri yayınlandı. Serbest Müzisyenler ve Yapımcılar Derneği üyesi olan caz sanatçılarının bildirisinde, İstanbul’un canlı performans bakımından eski günlerine dönmekte olduğu ancak mekanlar ve müzisyenler arasında ‘kişisel kriterler ve keyfi uygulamalar’ bakımından anlaşmazlıklar çıktığı belirtilerek şöyle deniliyor:

- Mekân sahipleri, işveren konumunda olmanın da rahatlığı ile diledikleri gibi davranabiliyor ve zaman zaman birçok müzisyeni mağdur edebiliyorlar.

- Müzisyen yoksa canlı müzik mekânı da yok demektir. Ne yazık ki, caz müzisyenleri bu karşılıklı sorumlulukların gereklerini yerine getirmeyen işletmecilerle mücadele ediyor. Oldukça uzun bir süredir yerli ve yabancı müzisyenlerden, Jc’s (İstanbul Jazz Center) ve sahibi Aytek Şermet ile ilgili çok fazla şikâyet alıyoruz. Son olarak çok değerli bir müzisyen dostumuz, Uraz Kıvaner’e şiddet uygulanması üzerine artık bireysel tepkilerin yeterli olmayacağına ve Aytek Şermet’e tepkimizi bir araya gelerek göstermek gerektiğine karar verdik.

Haberin Devamı


- Sorunlar çözülene kadar bir arada hareket ederek bu mekânlarda çalmayacağız. Aytek Şermet’i kınarken, gerekli özürler dilenip mekânı işletme politikası düzenlenmedikçe İstanbul Jazz Center’da sahne almayacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları