İçi kalay dışı alay

İstanbul’da yarın beş gün sürecek bir kongre başlıyor. 22. Dünya Mimarlık Kongresi.

Korkarım bunu ‘ucuz mobilya satmaya geliyorlar’ şeklinde algılayıp, malın iyisi kapışılmadan satış mahalline varmak üzere sabahın köründe sokağa fırlayanlar olacaktır.

Zira bizim mimarlıktan anladığımız bu.

Nereden biliyorum... Kardeşimden. Mimardır kendisi. İfadesine göre mesleğini söylediğinde ‘Yani içmimar di mi?’ demeyen bir kişi çıkmamış daha.

Fakat onlar da haklı tabii... Şehre şöyle bir bakınca ‘Bina mimarlığı diye bir şey de mi var?’ gibi bir soru geliyor insanın aklına.

Oysa evlerin içi öyle mi... Dekorasyon dergileri sayesinde birçoğunu gezme imkánımız oluyor... Hepsi tasarım harikası. Öyle üç beş tane de değiller. Bir sürü dergi var piyasada, yıllardır göstere göstere bitiremediler bunları. Harika binalarımızdan örnekler veren bir dergiye ise rastlayamadık henüz. İki ay sonra konusuzluktan kapatmak zorunda kalacağını bildiğinden kimse çıkarmaya yanaşmıyor.

Aslında biz daha ziyade her şeyin dışını parlatmaktan yanayızdır. Fakat bir tek bu hususta içle dış yer değiştiriyor. Alıştığımızın tersine ‘içi kalay, dışı alay’ oluyor.

*

Kardeşime kongre vesilesiyle mimarlık konusunda bir yazı yazacağımı söylediğimde ‘Lütfen yaz, özellikle kadınlar kendilerini mimar zannetmekten vazgeçsinler’ dedi. ‘Dünyanın en zevkli insanı olabilirler, kendilerine şahane evler döşeyebilirler ama bu mimar oldukları anlamına gelmez, bu bir. İkincisi, mimarın bina yapan cinsi de vardır bilsinler.’

Yazdım işte! Elçiye zeval olmaz.

Milletçe hakikaten kendimizi dekorasyona vurmuş bulunuyoruz. Mimarlar da dahil buna. E, bir adamı 40 defa deli demek suretiyle deli etmek bile mümkünken... Mimara da habire ‘dekorasyon yani di mi’ diye diye... Hepsi dekoratör oldu. Şehirler ihmal edildi. Fakat onlara da sorarsanız ‘tasarlanacak projeler sırada bekliyordu da biz mi istemedik’ diyebilirler.

Bu da doğru.

*

Bu konulara girip de belediyelerin kulaklarını çınlatmazsak olmaz!

Sürekli duyduğum bir laf var ortalıkta... ‘Belediye izin vermedi.’

Şehre bakıyorum... Bu gördüklerim belediyenin izin verdikleriyse eğer, izin vermedikleri yapılsaymış keşke!

Hani adamın biri, tadıp iyisini seçmesi için kendisine sunulan yemek mi şarap mı her neyse iki lezzetten sadece birinin tadına bakıp ‘öteki daha iyi’ demiş ya, nasıl olsa bundan kötüsü olmaz düşüncesiyle... O hesap.

Neyse... Kongrenin gelecek bilmemkaç kişinin bilmemkaç para bırakmasının dışında da hayırlara vesile olması temennisiyle...

Haftada üç kez

Haftada üç kez seks sağlığa çok yararlıymış.

Üstüne bir tatlı kaşığı sıvı yağ da gezdirebilirsiniz.

Ay pardon karıştırdım! Brokoliydi o.

Sonunda seksi de brokoliye döndürdüler.

İnsanın ister istemez sevişirken aklına gelir... ‘Bakalım kolesterolüm düşecek mi?’

Ya da şöyle seslenmeler:

‘Sevgilim bu akşam tedavinin üçüncü seansı var unutma!’

Duyan fizik tedavi var zanneder...

Haftada üç kez!

İkide kalınsa bir taraf ötekini suçlayabilir: ‘Senin yüzünden sağlığım bozuldu!’

Hülya Avşar konuyla ilgili evlilerin üç kez seks yapmasının imkánsızlığına değinmiş. Bu da ayrıca enteresan bir durum. Bekárların değil de, elinin altında hazır partner bulunanların sayıyı tutturamama sorunu yaşaması...

Fakat hak veriyorum Hülya’ya. İlaç niyetine bile olsa, hatta dünyaya kazık kakılacağına dair garanti belgesi verseler yirmi senelik eşle haftada üç kez sevişilmez. Günde üç kez haşlanmış kereviz sapı bundan iyidir.

Netice olarak düzenli seks sağlığa faydalı olabilir ama bundan kimsenin nasibini alacak hali yok. Bir tek yeni evliler/sevgililer uygulayabilir, ki onları da üçte nasıl durduracaksınız. Otuzüçte bile durmazlar.

Sahi, uzmanlar doz aşımında ne yapılacağını söylememişler. Misal, ‘Çiftler boğazlarına parmak sokulmak suretiyle kusturulurlar’ falan gibi.

MIŞ-MUŞ

Kültür ve Turizm Bakanı Koç ‘Şakşuka değil hünkárbeğendiyim’ demiş.

Bizim için ‘bir kalem pirzola’sınız Sayın Koç!

Bol C vitamini nezleden korumuyormuş.

Siz en iyisi bütün bildiklerinizi tersine çevirin.

Mehmet Ağar ‘Bunlar basma başörtüsü takanların değil Armani başörtülülerin hükümeti’ demiş.

Benden yorum yok, onay var.
Yazarın Tüm Yazıları