Hz. Peygamber’in çevreciliği

Din yobazının, esas kişiliğinin tam tersi bir imajla tanıttığı Hz. Muhammed’in en hayatî sünnetlerinden biri doğayı korumak, ekolojik dengelerin zedelenmemesi için gayret göstermekti.

Haberin Devamı

Şöyle buyuruyor:

“Sizden biriniz elinde bir hurma fidanı varken kıyametin kopma vakti gelirse ve o kıyamet kopmadan o fidanı dikme imkânı varsa, o kişi o fidanı hemen dikiversin!” (İbn Hanbel, Müsned, III 183, 184, 191 

“Uhud öyle bir dağ ki, o bizi sever, biz de onu severiz.” (Buharî, Cihad 71; Müslim, Hac 504) 

Askerlerine verdiği şaşmaz emirlerin başında şu vardı: 

“Yaş ağaçları, yaş ekinleri kesmeyin, nehir ve ırmaklardan su kullanırken israf etmeyin.” 

İslam tarihçilerinin en ünlülerinden biri olan Belâzürî (ölm. 279/892), ünlü eseri Fütûhu’l-Büldân’ın’da  Hz. Peygamber’in bitki ve ağaçları koruma, sit alanları yaratma ve ağaç kesenleri takibe alma gibi konulardaki sünnetini çeşitli vesilelerle gündeme getirip belgelemiştir. Ne yazık ki, Peygamberimizin bu sünnetinden İslam dünyasında hemen hemen hiç bahsedilmemiştir.  

Haberin Devamı

Her halde sakal, sarık ve Arap fistanından bu tür sünnetlere yer kalmamıştır.  

Dahası var: 

Hz. Muhammed, ‘sit alanı’ fikrini ortaya atan ve sistemli sit alanları oluşturan ilk önderdir.  

Hayret verici olan sadece bu değildir: Onun bu sit alanı oluşturmadaki becerisi, plan ve programı günümüzün bu alana ilişkin beklentileriyle, tespitleriyle birebir örtüşmektedir.  

Eğer, Hz. Muhammed’in mucizelerinden söz edeceksek onun en büyük mucizelerinden biri işte budur.  

Ne yazık ki, onun dışkısını bile kutsal ilan eden yarı pagan, fetişist sözde İslamcılar, işin bu yanına dönüp bakmamışlardır bile. Akıllarına getirmemişlerdir bile.  

Yüzyılımızda bu nokta üzerinde ilk duran müslüman bilgin, PakistanlıProfesör Muhammed Hamidullah olmuştur. Bu büyük bilgin,  ‘el-Vesâk es-Siyasiyye’ adlı eserinde Hz. Peygamber’in bu çevrecilik yanını öne çıkaran belgeleri modern dünyanın dikkatine ilk kez sunmuştur. Onlardan bazılarını görelim: 

Medine’ye geldiğinde ilk işlerinden biri olarak Benu Hârise kabilesinin otlak yeri olan araziyi ormana dönüştürmüş ve şu talimatı vermiştir:  

“Buradan bir ağaç kesen, yerine en az bir ağaç diksin.”  

Belâzürî, bu otlak arazinin zaman içinde ormanlaştığını ve ‘el-Ğabe’ adını alan bir ormana dönüştüğünü yazmaktadır.  

Haberin Devamı

Hadis kaynaklarının en büyüklerinden sayılan Buharî, Müslim ve Ebu Davud bildiriyorlar ki, Hz. Peygamber, Mekke ve civarı ile Medine’nin 30 km’lik çevresini ve Tâif kenti civarını ‘haram’ bölge ilan etmiştir. (Buharî, Cihad 71; Müslim, Hac 458, 464, 472; Ebu Davud, Menâsik 96) Bunun anlamı, buralarda ağaç kesmenin ve avlanmanın yasaklanmasıdır.  

Bu yasaklar, yaptırıma bağlanmıştır. Yasağı çiğneyenlerin âlet-edevatıyla silahlarına el konulmuştur.  

Tâif’in sit alanı ilan edilmesi, bu kent halkıyla yapılan bir anlaşmaya konmuş, bu anlaşmaya uygun olarak o civardaki müslüman halka da genelge gönderilmiştir.  

Hz. Peygamber’in çevre koruma ve doğaya saygıdaki bu titizliği İslam medeniyeti ve düşünce tarihinde meyvelerini hızla vermiştir.  

Şunu unutmayalım:

Haberin Devamı

Hz. Muhammed’in çevre ile ilgili duyarlılıkları, önerileri etkilerini göstermiş ve İslam’ın yaratıcı fikir adamlarının çalışmalarıyla ölümsüz eserlere dönüşmüştür. ‘Küresel Âfetler’ kitabımızda, bu eserleri ve içeriklerini büyük ölçüde tanıtmış bulunuyoruz.  

Denebilir ki, ekolojik hassasiyetler alanında ilk atılımlar ve ilk eserler müslümanlar tarafından vücuda getirilmiştir. 

Ne yazık ki, yüz metreye bir cami yapmayı din i ihya etmek zanneden İslam dünyası, andığımız konularla ilgilenmeyi aklına bile getirmemektedir.  

Hıristiyan emperyalizmi ile işbirliği halinde çalışan Allah ile aldatma dinciliği de bu hayatî konulara el atılmaması için her türlü oyunu oynamaktadır. 

Haberin Devamı

Çünkü hem Haçlı emperyalizmin hem de Allah ile aldatma dinciliğinin çıkarı, Müslüman kitlelerin uyanmamasına bağlı bulunuyor.

Yazarın Tüm Yazıları