Hilal, haç, yıldız bir arada

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Bülent Demir'in Cumartesi günü Hürriyet'in Tatil ekinde yayınlanan ‘‘İnanç Turizminin Yeni Sloganı-Hilal, haç, yıldız bir arada’’ yazısı; bize özgü bir zenginliğin insan suretlerine yansıyışını dile getiriyordu.

Türkiye, 2000'de Hıristiyan dünyasını ağırlayacak.

Osmanlı İmparatorluğu'ndan başlayarak, hilal, haç, yıldız bir inanç üçgenidir bizler için. Onların ruh ışıltısında, dostluklar kuruldu, düşmanlıklara yer verilmedi.

Bir islam ülkesinde; bu kadar çoğulcu bir inanç anlayışına, kutsal dünya atlasında rastlayamazsınız.

Üçünün bir arada bulunmasına, sadece klasik hoşgörü edebiyatıyla yaklaşırsak, diğer boyutlarını görmezlikten geliriz.

Osmanlı imparatorluğu ile islâmı bir arada düşünün ve bu tabloyu da bunların içine yerleştirin. Gerçekten de zor ama insani bir insan dengesi.

Osmanlı İmparatorluğu, dinin, inanacın arkasına politik bir yorum, bir kuşku eklememiştir. Onu kendi tutarlılığı içinde değerlendirmiştir.

Üçgeni bir arada barındırmayı daha da geliştirmiş, din farklılığı yüzünden zulme uğrayanları, yurtsuz kalanları da bu ülkede konuk edebilmiştir.

İnanç turizmi, dünyaya, tarimizden bir kesit sunması yönünden çok önemlidir.

İstanbul, rejimlerle, politikayla din arasına inanç duvarını ören örnek bir kenttir.

***

İSTANBUL Milli Reasürans Galerisi'nde ‘‘İstanbul, İnançların Buluştuğu Kent. Birlikte ve Yanyana’’ adlı bir sergi açılmıştı.

Hilal, haç ve yıldızın birleştiği İstanbul'un çoğulcu kutsallık anlayışını salt inançla kısıtlı olarak yorumlamak, bunun kültürel yanını yok etmektir.

Kiliselerin, camilerin, havraların bir arada bulunması, çokgen bir kültürün varlığının, sentezinin de göstergesidir.

Ben üçünün bir arada bulunuşunun, müziğe, resme, edebiyata yansıyışını düşünüyorum. Sanatı, edebiyatı zenginleştirmişlerdir.

Aynı türe bakış açıları arasındaki fark, bu bağlamda dünyanın tek kozmopolit kültürünü, yaşama biçimini yaratmıştır.

Amerika'da yeni yayınlanan Henry Kamen'in kitabı İspanya'da Engizisyon (The Spanish Inquisition), engizisyonun nedenleri üzerine yeni tezler içeriyor.

Engizisyonun, İspanya'nın çöküş dönemine rastlamasının bir rastlantı olmadığı savunuluyor. Böylece dini hareketlerle, toplumsal, siyasal, ekonomik güç dengeleri arasındaki ilişkileri de gündeme getiriyor.

İnanç özgürlüğüne gelince... Avrupa tarihten sınıfta kalıyor.

Musevilere karşı, onları yurtlarından edecek kadar baskının ardında bu hareketlerin rolü vardır. Engizisyon, resmi inancın dışında bir inanç taşıyanlara da gözdağıdır.

Osmanlı'nın düşünmediği bir kavram, asimilasyon'dur.

Oysa, İspanya 1492'de Musevileri, 1609'da Müslümanları resmi inanç potasında eritmek istemişti.

***

İNANÇ turizmi, bir kültür turizmine dönüştürülmelidir.

Kültürümüzden yaşama biçimimize kadar, inancın etkileşim tablosunu ancak biz çizebiliriz.













Yazarın Tüm Yazıları