Paylaş
Yine İstanbul kadar olmasa da 'çılgın' bir yapı faaliyeti sürüyor. 15.5 milyon nüfuslu bir ülkenin 'başkent'i inşa ediliyor; Atatürk'ün Ankara'yı ortaya çıkardığı gibi... Devlet Başkanı Nazarbayev, Kazakların asırlar boyunca 'Çin tehdidi' altında yaşamasından duyduğu tedirginlikle biraz da Turgut Özal'ın önerisi ile başkenti 2 milyonluk Almatı'dan Astana'ya taşımış. 15 yıl öncesine kadar 100 bin olan nüfusu bugün çeşitli teşviklerle 600 bini aşan Astana'da geleceğin Şikago'sundan bugünün Dubai'sine kadar izler yakalanabilir.
15.5 milyon nüfuslu bir ülkede 35 bin konut inşa edilmesi önemli bir gelişmişlik göstergesi..
Milli Geliri 5 bin dolar olarak bildirilirken, iki yıl sonra Türkiye'nin üstüne çıkacağının beklendiğini söylediler bize.
Devlet Başkanı Nazarbayev'in, hedef koyduğu 2030 yılında Moskova'ya bile rakip olabilir. Çünkü bu yıla kadar devlet ve özel sektör kaynaklı 72 milyar dolar yatırım hedefleniyor.
Sovyetlerden ayrılan Türk Cumhuriyetleri arasında böyle bir ekonomik gelişmeyi gösteren başka bir ülke yok... Ah "canım petrol..." sözcüğü en iyi cevap sayılabilir buna...
Kazakistan'ın nüfusu ancak 15.5 milyonu zor buluyor. Coğrafi olarak Türkiye'nin yaklaşık 4 katı büyüklüğündeki toprakları göz önüne alınırsa, petrol ve maden zenginlikleri ile elbette dünyanın gözü Kazakistan'da olacak.
Tek çiçekle bahar olmuyor.
Kazakistan, Türklerin şimdilik en istikrarlı yatırım pazarı olmaya adım; aynı zamanda 'işçi pazarı' da... Bu ülkede yatırım yapmak biraz da cesarete bağlı.
Her işin ucunda para kazanmak varsa, bu zahmete değiyor demek ki...
Bugüne kadar 12 milyar dolar yabancı sermaye girmiş ülkeye... 'Şantiye' halindeki Astana'da geçen yıl 2 milyar dolar olan inşaat yatırımlarının bu yıl 4 milyarı bulması bekleniyor. Devlet ve özel sektörün yatırımları genelde
10 milyar dolar telaffuz ediliyor.
Ülkenin kalkınma hızı istikrarlı şekilde %9 seyrini sürdürüyor. 9 milyar dolar ticaret fazlılığı var. Bu petrol satışları ve yeraltı zenginliklerinden kaynaklanıyor.
Kazakistan, komünist yönetiminden sonra 'ulus' kavramıyla daha yeni tanışıyor. 130 etnik grup olduğu savunuluyor; 15.5 milyon nüfusun 9 milyonu Kazak; bunun yarısına yakını Rus... Göçlerle baştan gerileyen nüfus son yıllarda duraksamış; Ruslar hala ülkenin ağırlıklı önemli bir unsuru sayılıyor. 70 yıllık Rus işgalinde dillerini ve kültürlerini kaybetme tehlike ile karşı karşıya kalmışlar. Hala Kazak nüfusun %40'ı kendi dilini bilmiyor.
Bu nedenle, Kazakça, Türkçe, Rusya ve İngilizce eğitim veren 22 (2 daha açılıyor) lisenin bu konudaki işlevinin büyük olduğunu söylemek yanlış olmaz.
'Kazakça' dilinin öğretilmesi bu bakımdan önemli. Zaten bu dillerin ve kültürlerin 'yaşaması' konusunda Nazarbayev'in onursal başkanlığını yürüten bir çatı örgütü de bulunuyor.
Kazakistan, din ile daha yeni tanışıyor; ama 'Şaman' dini de unutulmuş değil. Diyanet'in verdiği bilgiye göre, irili ufaklı, cami ve mescidin sayısı 1700-1800 olarak nitelendiriliyor. Bazıları cuma namazlarında açık. Astana'da üç cami var; en büyüğü ise Katar'ın yaptırdığı Arap yapısı bir cami. Nasıl olduysa Osmanlı cami modeli saf dışı edilivermiş.
Kazakistan'la ilgili yazılarımıza devam edeceğiz.
ÇORLU’da ‘Trakya Türkiye’ye sahip çıkıyor’ mitingine CHP iddialı hazırlanmıştı. Son gelişmeler de bu mitingi pekiştirdi. İstanbul başta olmak üzere Trakya ve Marmara Bölgesi'nden gelenlerin sayısı çoktu. Ali Topuz’a göre, 100’e yakın milletvekili de gelmişti.
3 Kasım 2002 seçimleri öncesine göre, miting daha bir kalabalık, daha bir coşkuluydu.
Partililere göre 50-60, polise göre ise 40-45 bin kişi vardı.
Üç hafta önce izlediğimiz DYP’nin Lüleburgaz Mitingi'nden bir misli daha kalabalıktı.
Baykal, “Türkiye laiktir laik kalacak!” sloganları karşısında, konuşmasında tarımla ilgili sorunlara öncelik verdi, ancak beklenti laik Cumhuriyet’e sahip çıkma üzerine edeceği sözlerdi.
Nitekim Baykal, bunu fark etmiş olacak ki son Danıştay saldırısıyla yaşanan gerginliğe değinmeye başladığında kalabalıktan müthiş tepki aldı. Kalabalıkla sohbet eder gibi konuştu, “Din ve inançla bir sorununuz var mı? Herkes dinini özgürce yaşamıyor mu, bir sıkıntı var mı? En güzel Müslümanlığın yaşandığı ülke Türkiye değil mi? O zaman ne istiyorsunuz?”
Baykal “Dinin yeri siyaset değil, camiye git o zaman” dediğinde karşısında bazı pankartlar yükseliyordu:
“Laikliğin düşmanı; Meclis Başkanı”, “Muhbirler Çankaya’ya çıkamaz”, “Sandıktan şeriat değil CHP çıkacaktır”
Baykal, şöyle konuşuyor:
“Önümüzdeki seçim bir kader seçimidir, bir iktidar seçimi değil... Bu seçimde vereceğiniz karar Türkiye’nin bir Malezya mı, İran mı, yoksa Atatürk yolunda yürüyecek bir Türkiye mi olmak; bunun kararını vereceğiz.”
CHP lideri, önümüzdeki genel seçimler için ilk kez bir blok hareketin gerektiğinin işaretini vererek şöyle dedi:
“Artık sol-sağ ayrışmasının bir anlamı kalmamıştır, o anlayış bitti. Şimdi Türkiye’ye sahip çıkma zamanınıdır. Ve bu seçim varlık yokluk seçimidir. Önce Türkiye’ye sahip çıkacağız.”
Bunu dediği anda “Hükümet istifa” yükseliyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i överken kalabalıktan büyük alkış kopuyor. Ve Baykal devam ediyor:
“Demokraside görev milletedir, başka kimsede değil, onlardan görev istiyoruz, onlardan bu işe sahip çıkmasını istiyoruz. Eğer sahip çıkılmazsa, anayasal düzen bozulursa, Türkiye çok ciddi sarsıntılara uğrar. Türkiye’ye sahip çıkanlar, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkanlara sahip çıkmış olacaklardır. ”
Baykal, AKP iktidarında yaşanan tehlikeli süreç karşı görev istiyor. Bu desteği de eski DP, AP, DYP, MHP dahil olmak üzere merkez sağ ve sol partililerden açık açık istedi.
- Bu vatanı sandıkta kurtaracağız. Söz mü?
- Söz!
- Sahip çıkacak mısınız?
- Söz!
Baykal, “sandıkta el ele verelim” derken, sözlerini, “Atatürk’ün cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır” diye bitiriyordu!
18 Mayıs tarihli Hürriyet'te Uçhisar Belediye Başkanı Mustafa Zuhal'in, Mehmet Ali Erbil'e çekeceği filmin bir bölümünü Uçhisar'da çekmesi karşılığında Uçhisar Kalesi manzaralı bir ev hediye ettiğini tapusunu da verdiğini okudum ve bir anlam veremedim.
Uçhisar bu gün dünyaca tanınmakta olan bir doğa harikasıdır. Geçtiğimiz aylarda 'Le Figaro' Uçhisar'a ve bölgeye 7 sayfa ayırmış ve Uçhisar'ı Türkiye'nin ve dünyanın harikası olarak ilan etmiştir.
Uçhisar geçmiş tarihinde ve günümüzde yüzlerce yerli ve yabancı filme TV dizisine ev sahipliği yapmıştır.
Daha geçen yıl 'Kurtlar İmparatorluğu' filmi Uçhisar Kalesi'nde çekilmiştir. 'Asmalı Konak' dizisinin bölgede çekildiği malumlarınızdır. Bölge doğal yapısı nedeniyle film ve dizi çekimlerinde çok münasip durumdadır.
Hal böyle iken dizi ve film yapımcılarından Uçhisar'ın altyapısında (elektrik, su, yol vs.) kullanılmak üzere pay alınması gerekirken Belediye Başkanı Mustafa Zuhal'e, Mehmet Ali Erbil'e kimin evini, kimin parasıyla ve neden hediye ettiğini sormak ve Uçhisar'ın girişinde bulunan mezarlığın halinin içler acısı olduğunu duyurmak istiyorum.
Fikret KOÇER-ANKARA
Paylaş