Her insan farklı yaşlanır

Yaşlanma, yavaş ilerleyen doğal bir süreçtir, varlığı çoğu kez fark edilmez. Kilo alma eğilimi (yağlanma), çoğu kez ilk metabolik habercidir.

Kırklı yaşlara adım attığınızda vücudunuz otuzlu yaşlara göre günde 120-150 kalori daha az yakmakta, kilonuzun kontrolü zorlaşmaktadır. Takiben diğer işaretler yavaş yavaş devreye girmeye başlayacaktır.

KIRKLI yaşlara geldiğinizde boyunuz otuzlu yaşlarınıza göre ortalama 1-1,5 cm kısalmıştır. Duyma yeteneğiniz azalmış, gözlerinizde özellikle okurken ve yakın nesnelere bakarken problemler ortaya çıkmaya başlamıştır. Cilt sorunları tırnak ve saçlarınızda değişimler birbiri ardına kapınızı çalmakta, hormonal çekilmelere ilişkin sorunlar kafanızı kurcalamaktadır.

Kemiklerinizdeki kalsiyum kaybı, yaşınız ilerledikçe önem kazanan bir sorundur. Kadınlarda ellili yaşlarda menopoz ile birlikte üretim yeteneği çoğu kez sonlanır. Düşük östrojen seviyesi kemik kaybını daha da hızlandırır. Ayrıca LDL kolesterolde hızlı bir artışa ve kalp-damar hastalığı riskinde çoğalmaya yol açar. Kilo verme çabalarınız çoğu kez başarısızdır. Uyku sorunlarınız, saç miktarı ve rengindeki değişmeler, özellikle yüz cildinizde oluşan kırışıklıklar, azalan cinsel performansınız, yaşama ilişkin beklenti ve durum sorgulamalarını gündeme getirirse depresyon (ruhsal çöküntü) ve ‘anksiyete’ (ruhsal bunaltı hali) bile oluşabilir.

VÜCUTTAKİ DEĞİŞİM

Kas kütlenizdeki kayıp, cildinizde gevşemeye, sarkmaya ve kuvvet kaybına neden olur. Enfeksiyonlara ve kansere yatkınlığınız artar. Bağışıklık direnciniz zayıflamış, bağışıklıkta anahtar rol oynayan Timus bezi yüzde 90-95 küçülmüştür. Loş ışıkta ve parlak ışıkta görme kabiliyetiniz ve hareket eden cisimleri algılama yeteneğiniz bozulmaya başlamıştır.

Altmışlı yaşlarda kan şekerinizi düzenleyen pankreas beziniz artık bir hayli yorgundur. Kan şekeri kontrolü güçleşmeye başlar. Çoğu kişide ‘erişkin tipi şeker hastalığı’ (Tip 2 Diyabet) bu nedenle ortaya çıkar. Eklemlerinizde özellikle dizler, kalçalar ve omurlarda yastık görevi gören kıkırdaklarda yırtılma ve aşınma nedeni ile istirahat ağrıları, sabah katılıkları ve yürüme sorunları başlar. Kemik kırılganlığı sorunu (osteoporoz) artık korkutucu boyutlardadır. Seksüel arzularınız belirgin olarak azalır ve cinsel ilişkide güçlük ortaya çıkar. Yüksek frekanslı duyma bozuklukları arttığından karşılıklı konuşma ve anlama problemleri yaşayabilirsiniz.

Yetmişli yaşlarda kalınlaşmış ve sert damar duvarlarınızın kalbinizin her atışında esneyememesi sonucu kan basıncınız yirmili yaşlara göre yüzde 20-30 daha yüksektir. Bellek sorunlarınız artık iyice fark edilir hale gelmiştir. Koroner kalp hastalığı kalp ritm bozuklukları, kalp yetmezliği ya da eforla gelen, dinlenmekle geçen göğüs ağrısı ile yavaş yavaş kendini gösterir. Cinsel yaşamınız bitmek üzeredir. Uykularınız daha kısa, uyanmalarınız daha sıktır. Erkeklerde prostat bezi büyümesine bağlı sorunlar belirgindir. Terleme azalır, cilt kurur, kırışma, kepeklenme, büzüşme ve tüylerin kaybı artık olağandır. Görme ve işitme sorunlarınız belirginleşmiştir. Alzheimer hastalığı bu yaşlarda ortaya çıkabilir. Değişik organ ve doku kanserlerinin oluşması ihtimali artık daha yüksektir.

ERKEN YAŞLANMANIN NEDENLERİ

Beslenme eksiklikleri

Hipertansiyon, şeker hastalığı, damar sertliği gibi uzun süreli sağlık sorunları

Homosistinüri mevcudiyeti

Kas ve eklem sorunları

Egzersiz eksikliği/Hareketsiz yaşam tarzı

Kolesterol/Trigliserid yüksekliği

Yoğun stres, mutsuzluk, kötümserlik, depresyon

Organ yetmezlikleri: Tiroid bezi tembelliği, karaciğer yetersizliği, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, hipofiz yetmezliği

Yoğun çevresel kirlilik ve radyasyona maruziyet

Uyku sorunları yetersiz ve kalitesiz uyku

Sigara, alkol, madde (uyuşturucu) bağımlılığı

Kendi yaşlılık hikáyenizi kendiniz yazabilirsiniz

Yaşlılığın bedensel ve ruhsal hikayesi, görüldüğü gibi sıkıcı ve keyifsizdir. Ölümsüzlük ve genç kalabilme, varoluştan bu yana hep gündemde olan bir konudur. Burada hekimler için çözümü zor olan paradoks, insanların uzun süre yaşamak istemeleri, ama hastalanmamak ve yaşlanmamak istememeleridir. Akıllı ve bilgili davranarak, sağlık bilincinizi geliştirerek yetenekli ve bilgili hekimlerle, sağlık kurumlarıyla iş birliği yaparak sağlıklı bir ömür geçirebilirsiniz. Yaşlanma süresini etkileyemeseniz bile sağlığınızı iyi yönde etkileyebilirsiniz. Kısacası yaşlanmaya ilişkin hikayenizi daha değişik hale getirebilirsiniz. Kendi hikayenizi kendiniz yazabilir, kendi hayatının figüranı değil başrol oyuncusu olabilirsiniz.

SAĞLIKLI YAŞAM

Yaşlanmayı önleyici (anti-aging, longevity) programların ve ürünlerin cazibesine kapılmamak gerçekten zordur. Kim sadece bir veya birkaç tablet alarak kremler, pomatlar kullanarak ya da diğer sağlık koruyucu programlara katılarak daha güzel görünmek ve kendini genç hissetmek istemez? Doğru programları bulmak, güvenilir bir sağlıklı yaşam desteği almak ve uzman bir merkez ile işbirliği yapmak öncelikli sorundur. Longevity (uzun ve sağlıklı yaşam) tıbbi uzmanlık alanı olarak henüz çok yenidir. Yetişmiş ve tecrübeli uzman ve klinik son derece azdır. Doğru bir seçim için iyi bir araştırma yapmalısınız. Güncel tıp mensupları ile işbirliği yapmaya dikkat etmelisiniz. Yaşlanmayı yavaşlatmak mümkün değildir, ama onu kısaltan sağlık sorunlarını erkenden belirleyip hakettiğiniz süreci yaşamak ve sağlıklı kalmak her zaman mümkündür.

BİLİME DAYALI TEDAVİ

Uzman bir doktorun rehberliğini almadan yaşlanmayı önleme konusunda girişimler yapmak çoğu kez sonuçsuzdur. Longevity programları için size yapılan her öneri ve her tedavi, bilime dayalı olmalı ve her hasta için ‘kişiye özel olarak’ düzenlenmelidir. En uygun programı belirlerken hastanın yaşı cinsiyeti, genetik özellikleri, geçirdiği sağlık sorunları, mevcut hastalıklar ya da aktif ve inaktif medikal sorunları, yaşadığı çevre, işi, içinde bulunduğu sosyal ortam, ruhsal yapısı, beklentileri, psikolojik stres ve toksin yükü gibi birçok faktörü göz önünde bulundurmak gereklidir. Her insanın yaşlanması farklı olduğundan yaşlanma önleyici tedaviye herkes için en uygun zamanda başlanması gerekir. Eğer genetik kurgunuz, genetik mirasınız, biyolojik potansiyeliniz ve yaşam biçiminize uygun bir programla sağlığınız yeterince gözetim altında tutulur, korunur, güçlendirilir ve sorunlar zamanında çözümlenirse, uzun ve sağlıklı bir yaşamı siz zaten çoktan haketmiş olacaksınız. Yeter ki Tanrı size iyi bir şans da bahşetmiş olsun!
Yazarın Tüm Yazıları