Hem hasret hem garip

MAKEDONYA’nın batısına düşen Gostivar’a giderken ilk önce Kalkandelen’e uğradık; vadi boyunca Arnavut nüfusun ağırlıklı olduğu köyler kar altındaydı...

Avrupa’da çalışan ’gurbetçi’ Arnavutlar, köylerini üç dört katlı binalarla donatmışlar. Balkanlar’daki Arnavut ağırlığı önümüzdeki 10-15 yıl içinde siyasal ve ekonomik olarak daha da artacak. Türklerin durumu ise ’göç’lerle daha etkisizleşiyor. Bu ayrı bir yazı konusu olmalı.

Neyse... II. Murad’ın yaptırdığı ancak Fatih’in tamamladığı, Vardar Nehri üzerindeki 13 gözlü Taş Köprü’nün yakınındaki Stone Bridge Oteli Makedonyalı Türk işadamı Aydoğan Ademoski’ye ait... Ademoski Balkanlar’da ilk açılan Ramstore alışveriş merkezinin % 75 hissesini de Koç’lardan yeni almış. Şimdi büyük bir otel inşaatına daha başlamış; "Romanların özel iki televizyonu var; Türklerin yok. Bir Türk TV kanalı kurmak istiyorum" diyor.

Yahya Kemal
kim bilir kaç kez geçmiştir Taş Köprü’den?

Makedonya
2.1 milyon nüfuslu; coğrafi anlamda Trakya’dan daha küçük bir yer. Ülke topraklarında Makedon nüfus (% 65) ağırlıklı; sonra Arnavutlar (25.22), Türkler (3.85) ve Romanlar (2.6) geliyor; sırasıyla da Sırplar, Boşnaklar, Ulahlar... En yaygın din Ortodoks (64.7), Müslümanların oranı 33.3 gibi...

550 bin nüfuslu Üsküp’te 26 Temmuz 1963’teki depremde yıkılan tren istasyonunun bir bölümü ve akreple yelkovanı 5.17’de duran saat, ’ibret’ için aynen korunuyor. (1999 Adapazarı depreminden sonra bir ’enkazın’ korunmasını dönemin Bayındırlık Bakanı Koray Aydın’a önermiştik; evet demesine karşın o zamanki yoğunluğundan olsa gerek hiç üzerinde durulmadı.) Ramstore’u geçtikten Üsküp’ün en merkezi caddesinde Rahibe Teresa’nın heykeli ile karşılaştık; üç yıl önce dikilmiş. Türklere göre ’Arnavut Çingenesi’ olan Teresa, 1910 yılında Üsküp’te doğmuş, Katolik misyoner olarak Hindistan’a gitmiş ve yoksullara yaptığı yardımlardan ötürü de Nobel Barış ödülü almış... 2004’te kapanan Türklerin ’Birlik’ gazetesinin yazarı Enver Ahmet ünlü Makedonya Caddesi’ndeki bir yeri işaret ederek şöyle diyor: "Tarih boyunca Makedonya’da ateş ve kan hiç dinmedi. Bunun son örneklerinden biri olan 1995’te Makedonya’nın 1. Cumhurbaşkanı Kiro Gligorov’a yapılan suikast girişimi işte burada gerçekleşti. Gligorov ağır yaralanarak bir gözünü kaybetti. Süleyman Demirel hemen kendisini Türkiye’ye getirterek tedavi ettirdi."

GÜNÜN SÖZÜ

"Kardeşlik ve birliğimizi kendi gözbebeklerimiz gibi koruyalım."

(Eski Yugoslavya Devlet Başkanı Tito)

Osmanlı eserleri

Kalkandelen’de, 1600’lü yıllarda yapılan Alaca Camii, hem geçmişi hem de süslemeleriyle özellikli bir yapı. Yanmış yıkılmış ama en son 1880’lerde yeniden yapılmış. Kubbe kemerlerinde İstanbul ve Haliç resimleri var. Bu muhteşem güzelliklere yeni başlayan Avrupa’daki aydınlanmanın etkisi olabilir mi? 77 dönümlük bir alana yayılmış hanı, mescidi ile Bektaşi Harabatı Baba Tekkesi’nin, savaşta Arnavutların UÇK’sının karargahı yapılması, aslında sahipsizliğin bir göstergesi. Kosova ve Makedonya’daki yüzlerce Osmanlı eseri, Türk nüfus azalmaya başlamasından dolayı özensiz bir şekilde Arnavutların kontrolüne geçiyor. Bunların korunması için Türkiye’nin hem siyaseten hem de ekonomik açıdan yapması gereken çok şey var.

Gostivar’da bir Atatürk Okulu

VE Gostivar... 10 bine yakın Türk yaşıyor. Prizren’den (Kosova) ve Üsküp’ten sonra Türklüğün en ağırlıklı yaşandığı ikinci kent... Türkiye’de ’yozlaştırılan’ bazı ilköğretim okullarına bakıldığında eğitim bakımından onlara örnek teşkil edecek bir eğitim yuvası; Mustafa Kemal Atatürk Okulu... II. Dünya Savaşı’ndan sonra Makedon bir partizanın adını taşıyan okul, Türklerin isteği üzerine değiştirilmiş. 57 yıllık süreçte, tecrübeli ve fedakar eğitimcilerin çabaları sonucu ’Balkanlar’ın gözdesi’ bir okul haline gelmiş. Dış kapıda müdür Gülcahit Emin ve öğretmenler bizi karşılarken, ana binada 1200 öğrenci dakikalarca "Türkiye, Türkiye..." diye haykırıyordu. Türkiye’nin ’uçbeyleri’ demek gerekiyor kendilerine... Okul öğrencilerinin 23 Nisan kutlaması yapmaları ve kent içinde mehter marşı ile yürümeleri, Osmanlı’nın çekilmesinden beri ilk kez oluyormuş.

Şimdiye kadar Türkiye dahil kimseden talepleri olmamış, kendi yağları ile kavrulmuşlar hep. MHP’li milletvekilleri "Hiç ihtiyacınız yok mu?" diye sordular; "Yandaki arsamıza bir spor salonu yapmak istiyoruz" dediler sadece. Geçen yıl Başbakan Erdoğan da bu okulu ziyaret etmiş. Gerisini yazmaya gerek yok; Balkanlar’ı da düşünüyordur. Sadece şova dönük iftar konvoylarının dışında yapacak başka şeyler de var.

Birkaç öğretmenin; "Bu topraklar ucuz alınmadı... Türkiye’yi unutmak mümkün değil... Milli Misak’ın dışında Türk olmanın zorluklarını yaşıyoruz" sözleri dikkatimizi çekti. Makedonya Türk Kadınlar Birliği Başkanı olarak Balkanlar’daki Türk kadın örgütlerini bir araya getirme başarısını gösteren Sıdıka Ağa, burada ’atıp tutanlar’ için ince bir dokundurma da yaptı; Gostivar ağzı ile "Bindim treni, unuttum seni!.."

Türkkan’dan 2. anaokulu

SIDIKA Hanım’ın ’bizi unuttunuz’ sitemine karşın ailesinin geçmişine sahip çıkan ve buralarda eğitime büyük katkılar sağlayanlar da vardı; Rumeli Eğitim Vakfı Genel Başkanı Lütfü Türkkan "Gün geçtikçe Türkçe eğitim yapan öğrencilerin sayısı azalırken, Türkçe eğitim yapan anaokulları sayesinde eğitime Türkçe ile başlayan çocukların sayısında artış olacaktır" dedi.

Geçen yıl memleketi Üsküp’e kendi adına bir anaokulu bağışlayan Türkkan, bu yıl da eşi Şebnem Türkkan’ın memleketi Gostivar’a aynısını yaptırmış. Üsküp Büyükelçisi Taner Karakaş ile Makedonya Devlet Bakanı Adnan Kahil’in de katıldığı açılış töreninde hem sevinç hem de hüzün vardı. Minik öğrencilerin gösterileri, ilköğretim öğrencilerinin Türkiye duygusu ile dolu konuşma ve şiirleri, çok kişinin gözlerini yaşarttı. Aydın Türk kadınlarının yaptığı börek, çörek ve tatlılar, CNN Türk’te bizim Mehmet Yaşin’in programında gösterilecek kadar görsel ve lezzetliydi.

Yarın: Türklük zorda
Yazarın Tüm Yazıları