Hayvanları koru-ma

Tabii ki yükün ağırı onlarda. Çünkü devletle uğraşıyorlar!
Ben de buradan ve olabilen her yerden onlara destek çıkıyorum, seslerinin duyurulmasına yardımcı olmaya çalışıyorum.
Gündemde konu çok; mezbahalarda kesim öncesi işkence gören hayvanlar (Bursam Et adlı firmanın mezbahasında hamile ineğe yapılanlar nasıl unutulabilir ki), gösteri yunusları (bkz The Cove ve Flipper’ı Kurtarmak belgeselleri), petshoplar’da havasız ortamlarda hapsedilen yavrular, doping yapılan yarış atları, gücünden fazlasını çekmeye zorlanan fayton atları (adalardaki durum yaz yaklaştıkça daha da kötüleşiyor), sirk hayvanları...
Bunları yan yana yazınca, hayvanların insan gördükleri yerden hemen uzaklaşmaları gerektiğini düşünüyorum.
Neyse, ben bunların hepsine yeri geldikçe değineceğim ama şu anda gündemdeki konuların en önemlilerinden biri beklenen yasa değişikliği.
“AB’ye girmek hakkımız” diye bas bas bağırılan Türkiye’de hayvanlara yapılan işkence hâlâ ceza kapmasında değil.
Kapalı yerde sigara içmekle bir ata tecavüz etmek, bir kedinin gözünde sigara söndürmek, bir köpeğe asit dökmek ne yazık ki aynı şekilde ve sadece üç kuruş parayla cezalandırılıyor.
ıstediğimiz ve olması gereken şey ise bunları yapanların mahkemeye çıkması, gerekirse hapis cezası alması...
Biz hayvanseverler arasında “Aferin Oğlum Yasası” olarak adlandırılan, hayvanlara işkenceyi teşvik edecek kadar gevşek olduğunu düşündüğüm 5199 sayılı Hayvanları Koru-ma! yasasının bir an önce değişmesi gerekiyor.
Leonardo Da Vinci “hayvan öldürmek bir gün insan öldürmekle aynı suç kapsamına girecek” demişti.
Devletimiz buna ne diyor merak ediyorum, bir cevap varsa bu köşede paylaşmaya hazırım.

Sadri Alışık ödülleri ve Reha Erdem

Geçen gün gazetelerden birinde “Yeşilçam ve SıYAD’da En ıyi Yönetmen Ödülü’nü alan Reha Erdem’i Sadri Alışık Sinema Ödülleri’nde es geçtiler” diye bir haber vardı.
Arkadaşlar insaf, Sadri Alışık Sinema Ödülleri’nin bu yıl 15.’si veriliyor ve siz hâlâ bu ödüllerin Türkiye’de sadece oyunculara verildiğini, bu anlamda tek olduğunu bilmiyorsunuz.
Reha Erdem’i çok severiz, başarısını tartışmayız bile ama onun bir yönetmen olarak Sadri Alışık Ödülleri’nde yer alabilmesi imkansız.
Atilla Dorsay başkanlığındaki jürisinde Biket ılhan, Burak Göral, Çolpan ılhan, Fehmi Yaşar ve Zeynep Özbatur ile birlikte oy kullandığım 15. Sadri Alışık Sinema Oyuncu Ödülleri bu akşam MKM’de yapılacak törenle sahiplerini bulacak.
Sonuçları biliyor olmam heyecanımı azaltmıyor.
Çolpan ılhan ve Kerem Alışık her yıl olduğu gibi tören için yine gece gündüz demeden çalıştılar. Sadri Alışık Tiyatro okulu öğrencileri ve Yavuz Bingöl-Aşkın Nur Yengi’nin sahnede olacağı bu gecenin muhtemel sürprizleri merak konusu.

Kısaca; sinema emektir, Avatar yeşildir

- “Sevgi emektir” diyen Selvi Boylum Al Yazmalım’a gereken emek harcandı. Film, yenilenmiş kopyasıyla 14 Mayıs’ta sinemalarda gösterimde olacak. Selvi Boylum Al Yazmalım’ın temiz kopyası ıstanbul Film Festivali’nde gösterilmiş ve beğeniyle izlenmişti. Televizyonda defalarca izlemiş olsanız da bu film beyazperdede pırıl pırıl izlenmeye değer.
- Jack London “köpeğe verilen kemik yardımseverlik değildir, yardımseverlik siz de köpek kadar açken paylaşılan kemiktir” demiş. Bir düşünün bakalım, kendinize “yardımsever” diyebilecek misiniz acaba?
- ızlanda’daki volkan patlaması havayollarını mahvetti belki ama en çok da bir filme yaradı. O da dünyanın sonunun 2012 yılında doğal afetlerle birlikte geleceğini savunan 2012. Bu filmi bu aralar bir daha vizyona soksalar yeridir.
- Avatar’daki uzaylılar mavi olsa da filmin mesajı olabildiğince yeşildi. Filmin yönetmeni James Cameron ve başroldeki Sigourney Weaver, filmin promosyonu için de olsa, halen yeşil mesajlar vermeye devam ediyorlar. Okullardaki çevreci etkinliklere katılan ikili, çocukları küçük yaşta eko savaşçılar olmaya teşvik ediyor. Bu arada meraklısına not; Avatar’ın DVD’si Dünya Günü olarak kutlanan 22 Nisan’da piyasada olacak.