Hammadde fiyatlarındaki artışta gıda ürünleri başı çekiyor

Son birkaç aydır petrol, ardından da altın fiyatlarını oldukça yakından izliyoruz. Petrol, 100 doları, altın ise 1000 doları geçti.

Haberin Devamı

Şimdi herkes bu düzeylerin üzerinde hareketin ne yönde olacağını, dünyanın en çekici ‘iki ham maddesinin’ yönünün ne olacağını merak ediyor.

Ancak, fiyatları artan sadece bu iki ham madde değil. Son 3-4 yıldır dünyada büyük bir hammadde fiyat artışı yaşanıyor. Gıdadan tarımsal ürünlere, enerjiden metallere kadar her alanda büyük bir hareket var.
/images/100/0x0/55ea16c3f018fbb8f86a91b4

Bu hareketin iki yönü var. Birinci tarafında yatırım aracı olarak getireceği kazançlar yer alıyor. Gelişmenin ikinci cephesinde ise fiyat artışlarının günlük hayata, yani enflasyona yansıması riski bulunuyor. Bunun ilk işaretlerini de zaten buğday fiyatlarında gördük. O nedenle de ekmek ve benzer ürünlerdeki fiyat artışlarının eli kulağında.

Haberin Devamı

Geçenlerde bir işadamı ile sohbet ediyordum. Sanayi için önemli bir girdi olan saç fiyatlarındaki artışın son 45 günde yüzde 30’a ulaştığını belirtmişti. Saç fiyatlarındaki artışın en son adresi fiyat artışı, dolayısıyla enflasyon olacak.  

Dünya ‘emtia-ham madde’ (Commodity) borsalarında her türlü malın alım satımı gerçekleşiyor. O nedenle fiyatları, hisse senedi ve tahvil gibi serbest piyasada oluşuyor, onlarca yatırımcı parasını bu maddelere yatırıyor. 2005 yılından sonraki fiyat hareketlerine bakıldığında ise bu hammaddelere yatıranların önemli miktarda kazanç elde ettikleri gözlenior.

IMF’in istatistiklerinden yaptığım hesaplamanın sonuçlarını bu sayfaya tablo olarak aldım. Tablolar, aslında vermek istediğim bütün mesajı ortaya koyuyor. Ancak, birkaç konuya daha dikkat çekmek istiyorum:

-‘En çok artan’ ilk 10 hammaddeye baktığımızda, yatırımcı açısından İMKB, Dow Jones ve Dolar’dan daha fazla kazandırdığını görüyoruz.
/images/100/0x0/55ea16c3f018fbb8f86a91b6

-2005 yılı 100 olarak alınarak yapılan hesapta, fiyatı en çok artan hammaddenin buğday ve mısır olduğu görülüyor.

-‘İlk 10’un tamamının gıda ve tarımsal ürünler olması, birinci derecede ‘küresel ısınmanın’ etkisine bağlı. İkinci etken ise Çin ve gelişmekte olan ülkelerden kaynaklanan talep artışı…

Haberin Devamı

-İkinci tabloda, gıda, tarımsal ürünler, enerji ve metallerde ortalama fiyat artışları var. Bu rakamlar bile ciddi yüksek oranları ifade ediyor. Beslenmeden ulaştırmaya, her alandaki ciddi fiyat artışlarının etkisini enflasyonda görüyoruz, gelecekte de görebiliriz.

Dünyada dalga boyunun arttığı böyle bir dönemde bu tablo da başka bir olumsuzluğu oluşturuyor. Gerçi rakamlar geçmişe ait. Ancak, içinde bulunduğumuz dönem ve yakın gelecekte de değişeceğine yönelik pek işaret yok gibi…

 

SON SÖZ: Piyasalarda yaÅŸanan dalga konusunda daha önce deÄŸerlendirmeler yapmış, döviz kuru için ‘riskinizi iyi yönetin’ önerisinde bulunmuÅŸtum. Önlem alanlar ÅŸanslı. Almayanlar ise ateÅŸin bu kadar yüksek olduÄŸu dönemde iÅŸlemden kaçınırsa daha iyi olur.Â

 

Haberin Devamı

‘Altta kalanın canı çıksın’ bazı sektörlerde nelere yol açıyor?

 

Çocukluğumuzda ‘alta kalanın canı çıksın’ diye bir oyun oynardık. Adı üstünde… Bir arkadaş en alta yatar, üstüne de bütün arkadaşlarla yığılırdık. Üstüne yüklenen ağırlık nedeniyle doğal olarak en alttakinin ‘canı çıkar’ gibi olurdu.

Bu oyunu geçenlerde bir işadamı ile sohbet ederken hatırladım. Çünkü, ‘bazı sektörlerde altta kalanın canı çıksın oyunu oynandığını’ söylüyordu. Ona göre, örneğin, otomotiv sektörüne iş yapan büyük bir şirkete yurtdışından mal siparişi geliyor. Bu şirket aldığı siparişin bir bölümünü alt şirkete (taşerona) veriyor. Ondan alan da bir ya da birkaç şirkete… İyi işlediği zaman ortada güzel bir ‘değer zinciri’ var.

Haberin Devamı

Ancak, son dönemde YTL’nin değer kazanması ve Türkiye’nin ‘düşük maliyetli ülke’ (Low cost country) tanımından çıkması nedeniyle, bu zincirin işlemesinde sorunlar yaşanıyor. Zincirin içinde yer alan Ege Endüstri’nin genel müdürü Mehmet Atilla, zincirdeki bu bozulmayı şu örnekle ortaya koyuyor:

-Türkiye’de 2001 yılında bizim sektörümüzde saat başı ücret 4.5 dolar düzeyindeydi. 2005 yılında 8.50, 2008 yılında ise 12.55 dolara çıktı. 7 yılda 3 kat artış var.

-Ama bizim mal sattığımız, ihracat yaptığımız şirketler fiyatta değişikliğe yanaşmıyorlar. Hatta artan rekabet nedeniyle düşüş bile istiyorlar.

-Durum böyle olunca onlar bize baskı yapıyor. Biz de altımızdaki şirketlere, hizmet ve mal aldıklarımıza baskı yapıyoruz. Onlar da kendi altındakilere… Böylece en altta kalanın canı çıkıyor.

Haberin Devamı

-Ege’de, İzmir’de böyle çok sayıda batan şirket var. Hepsinin özelliği, en altta kalmaları…

Sadece Mehmet Atilla değil. Çok sayıda işadamı ve yönetici de aynı görüşte. Yabancı şirketin, ülke dışındaki alıcının bizim ekonomimiz umurunda değil. Sırada bekleyen çok sayıda Çinli, Hintli şirket var. O nedenle aynı düşük fiyatta ısrar ediyor. Bu da ‘altta kalana’ kadar uzanan büyük bir baskı yaratıyor.

 

 CEO’ların yanıtını aradığı 5 önemli soru

Geçen hafta PerÅŸembe günü Capital ve Ekonomist dergilerinin bünyesinde kurduÄŸumuz CEO Club’un önemli bir buluÅŸması vardı. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet ÅžimÅŸek, CEO’larla buluÅŸtu, sorularını yanıtladı. Bazı sorular büyük ilgi gördü, baÅŸka yöneticiler tarafından da üzeride duruldu. Bunlar, iÅŸ dünyasının neyin yanıtını aradığını ortaya koyması açısından çok önemliydi. O nedenle sorulardan en çok üzerinde durulan 5’ini sizin de öğrenmenizi istedim:Â

  1. Cari açık konusunda önlemler aldığınızı söylüyorsunuz. Ancak, bize açık bir takvim vermeniz mümkün mü? Neler yapılacak ve ne zaman cari açık düşecek?
  2. Ekonomide her şeyin yolunda gittiğini söylüyorsunuz. Hiç yolunda gitmediğini düşündüğünüz göstergeler yok mu?
  3. Dünyayı saran global dalgalanma ne zaman sona erecek? Türkiye’ye zarar verecek mi?
  4. Düşük YTL için nasıl bir önlem almayı planlıyorsunuz?
  5. Başbakan’ın, ‘En az üç çocuk’ değerlendirmesini ne kadar anlamlı buluyorsunuz?
Yazarın Tüm Yazıları